İzmir siyaseti, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’e yaptığı ziyaretlerinin hemen sonrası tartışmaya girdi.

AK Parti tarafı, İzmir’i ziyaret eden Kılıçdaroğlu’nun İzmir’deki hizmet yetersizliğini görmemesini, belediyelerini mükemmel çalışıyor gibi göstermesine tepki verip, ‘Gözün görmüyor, burnunda mı koku almıyor?’ dedi.

Ardından CHP tarafı, Genel Başkanlarının İzmir ziyaretlerinin coşkuyla geçtiğini anlatırken, İzmir’den değil, Türkiye’den giriş yaparak, artan zam oranlarını, yükselen enflasyonu ve gelecek seçim sandıkları gösterdi.

Ne tarafından bakarsanız bakın yerelden gelene, genelden yerel siyasete girmiş iki doğru eleştiri.

AK Partililer eleştirilerinde haklılar, çünkü İzmir gerçekten kokuyor ama öyle böyle değil, pisin de üstünde pis kokuyor.

İzmirliler, iki damla yağmur yağsa da koku biraz da olsa azalsa diye neredeyse yağmur duasına çıkacak durumdalar.

Öte yandan İzmir’in yollarını zaten uzun uzadıya yazmıştım tekrar yazmama gerek yok sanırım, patates tarlası yollardan tek memnun olan oto tamircileri.

Araçların bütün alt takımları bitik, lastikçiler ise bayram ediyor vaziyette.

CHP tarafı da eleştirilerinde hakkılar, ülkede yaşanan enflasyonu bilmeyen, hissetmeyen yok. Özellikle enerji alanında gerçekleşen zam üstüne zam bütün her şeye yansıyınca ceplerdeki binliklerin arttık ne ederi kaldı, ne değeri.

İki doğrudan bir yanlış çıkmaz!

İki doğrudan çıksa çıksa yapılması gereken iki doğru çıkar.

CHP tarafından eleştirdiği ekonomik bozukluk sırf Türkiye’ye ait değil, dünyanın bütün ülkelerini içeriyor. Pandemi ve sonrası savaş sonrası iki yıl öncesi başlayan ekonomik sıkıntı, özellikle de enerji alanındaki fiyat artışı yeterli enerji kaynağına sahip olmayan Türkiye gibi ülkelerin biraz daha fazla hissetmesi de doğal sonuç.

Enerjiyi üretenlerin koyduğu fiyatlandırma, dünyanın süper güçlerinde bile tarihlerinde görülmemiş yüksek enflasyon ve fiyat artışlarına neden oluyorken, kafamızı kuma gömerek çıkarımlarda bulunmak dar siyasetçiliktir.

Enflasyon yaşayan bütün ülkeler gibi Türkiye’de bu artışa karşı vatandaşlarının elindeki para kaynağını güçlendirmeye çalışıyor. Enerji kaynağı bulamadığınız durumlarda, enerji de dışa bağımlı olmaya devam ettiğiniz durumlar da tek çareniz de budur.

Para kaynağı yaratırsan sorun sorun olmaktan çıkar.

AK Partililerin eleştirdiği İzmir ile ilgili özellikle koku sorunu ise yeni değil.

İzmir’in neresinden baksanız 30 yıllık sorunu.

Koku sorununa yeni eklenen ise patates tarlası yollar.

Bu yerel sorunun kaynağı ise enerji gibi yurt dışından değil, yurt içinden.

İkisine de doğru dedikten sonra biz vatandaşların siyasetten beklentisi ise en doğrusu.

Birileri bu kokuyu, bu patates tarlası yolları halledecek, birileri de enflasyonla mücadele de elimizi güçlendirecek.

Ama şu gerçeği de unutmamak fayda var.

Cepte para olmasa da göz görür, burun koku alır.