İklim raporu: Tahminlerden fazla alan su altında kalacak
Earth’s Future dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, bu yüzyılın sonuna kadar yükselen deniz seviyelerinin daha önceki tahminlerin iki katından daha fazla araziyi kaplayabileceğini ortaya koydu.
Buz örtüsü ve buzullar eridikçe ve okyanusların sıcaklıkları arttıkça, deniz seviyeleri yükseliyor.
Mevcut modeller, en geniş alanı kaplayan sel ve kıyı erozyonunun, deniz seviyelerinin birkaç metre yükselmesinden sonra gerçekleşeceğini tahmin ediyor. Bu, başta uzak bir senaryo gibi görünüyor.
Ancak Earth’s Future dergisinde yayımlanan endişe verici yeni bir araştırma, deniz seviyesinin ilk bir ila iki metre yükselmesinin ardından, daha önce düşünülenden iki kat daha fazla karanın su altında olabileceğine işaret ediyor.
Araştırmacılar, “Birçok bölgede sele karşı hazırlanmak için kalan süre, bugüne kadar varsayılandan çok daha az olabilir” diye yazıyor.
Şu anda yaklaşık 110 milyon insan, genellikle duvarlar ve diğer kıyı savunmalarıyla korunarak, deniz seviyesinden daha alçaktaki alanlarda yaşıyor.
Çalışma, deniz seviyesinin iki metre yükselmesinden sonra bu sayıya 240 milyon kişi daha ekleneceğini tahmin ediyor. Gelgit seviyesinden alçaktaki alanlar, yıkıcı sellere karşı son derece savunmasız kalıyor.
NEDEN YANLIŞ HESAPLANIYORDU?
Çalışma, eski verilerde alçak kıyı alanlarının kapsamının daha az olarak tahmin edildiğini ortaya koyuyor.
Hollandalı araştırma firması Data‘daki uzmanlar, bazı toplulukların deniz seviyesinin aslında ne kadar üzerinde olduğuna yönelik bir çalışma başlattı.
Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) ICESat-2 lidar uydusundan alınan yüksek çözünürlüklü ölçümleri kullanan araştırmacılar, kıyının çoğunun önceki tahminlerden çok daha alçakta olduğunu saptadı.
Baş araştırmacı Ronald Vernimmen, “Radar [eski ölçüm yöntemi] bitki örtüsüne tam olarak nüfuz edemiyor ve bu nedenle yüzey yüksekliğini gerçektekinden fazla tahmin ediyor” dedi.
Bu, deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak gerçekleşecek en ciddi etkilerin, düşünülenden daha erken meydana geleceği anlamına geliyor.
Örneğin, deniz seviyesindeki iki metrelik bir yükselme, Tayland’ın başkenti Bangkok‘un çoğunu ve kentin 10 milyon sakinini deniz seviyesinin altında bırakabilir. Daha eski veriler ise, deniz seviyelerindeki iki metrelik bir yükselme senaryosunda Bangkok’un hâlâ büyük ölçüde güvenli olacağını gösteriyordu.
Bu durumun etkileri çok geniş bir coğrafyada gözlemlenebilir. Deniz seviyesindeki iki metrelik bir artış, daha önce radar bazlı yükseklik modellerinin tahmin ettiğinden 2,4 kat daha fazla kara alanını kapsıyor olabilir.
DENİZ SEVİYESİ NE KADAR HIZLA YÜKSELİYOR?
Denizlerin ne kadar hızlı yükseleceği, küresel ekonomiyi karbondan ne hızda arındıracağımıza bağlı.
Küresel ısınmanın sanayi öncesi seviyelerin dört derece üzerinde olduğu yüksek emisyon senaryosunda, dünya okyanusları 2100 yılına kadar 1,3 metre yükselebilir ve 2300 yılına kadar beş metre yüksekliğe ulaşabilir.
Emisyonlar, ısınmayı 2°C’nin oldukça altına çekecek şekilde azaltılırsa, küresel ortalama deniz seviyesi 2100 yılına kadar muhtemelen 0,3-0,6 metre yükselecek.
Ülkeler mevcut çevre politikalarında belirtilen hedeflere ulaşırsa, 2100 yılına kadar yaklaşık 2,7 derecelik bir ısınma söz konusu olacak.
Erken uyum, kritik bir öneme sahip. Setler, bentler ve pompa istasyonları bazı bölgeleri yükselen denizlerden koruyabilir. Amsterdam ve New Orleans kentleri, bunun modern örnekleri arasında yer alıyor.
Araştırmacılar, “Yükseltiye dair daha iyi veriler, tedbirlerin zamanında alınmasına yardımcı olacak” diye umuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.