Asya Yaşarikiz
İklimle mücadeleye başlayacaksak önce Aliağa'yı konuşalım
6 Şubat'ta yaşadığımız depremlerin bizi ülkece bir enkaza dönüştürdüğünü düşünüyorum. Kişisel hayatlarımızda kayıp yaşamasak dahi, hiçbirimiz artık eskisi gibi değiliz.
Depremler sonrası Adıyaman ve Şanlıurfa'da seller meydana geldi. Aslında bu seller sıradan seller değil. Toprak suya kavuştu, diyerek sevinilecek bir durum da değil.
Bu seller aşırı hava olaylarına bir örnek. Aynı zamanda aşırı hava olaylarına karşı ne kadar savunmasız olduğumuzun da bir göstergesi.
Aşırı hava olayları, iklim değişikliğinin, iklim acil durumunun etkileridir. Buna karşı yapılacak ilk adım, ülkelerin fosil yakıtları hemen şimdi bırakması. Ama bir şekilde olmuyor.
Bizim yanı başımızda fosil yakıt kaynaklarına ne yazık ki çok örnek var. Kente dair merakı olanların aklına eminim hemen Aliağa gelir. Gemi söküm alanları, fosil yakıtla çalışan santralları ile kentin havasını, suyunu, toprağını yıllardır kirletiyor. Kapasite artışları veriliyor.
1960’ların başında 3 bin nüfuslu bir balıkçı kasabası iken kanser saçan bir ilçeye dönüşen Aliağa’nın yarattığı kirlilik, İzmir’in en büyük sıkıntısı aslında.
Aliağa 1960’lı yıllarda sanayi bölgesi ilan edildiğinde çevre sorunları böyle konuşulmuyor, o bölgeye istihdam gözüyle bakılıyordu. Ama petro kimya tesisleri, arkasından çelik haddahaneleri, demir söküm tesisleri, kömürlü termik santraller ile Aliağa bugünkü haline geldi.
Öte yandan Aliğa’da Tabip Odası gibi kurumların yaptığı kanser araştırmalarında, 15-30 yıl arasında Aliağa’da yaşayanların kanserden ölüm oranlarının 15 yılın altında yaşayanlardan 4.7 kat fazla olduğunu ortaya koyuldu.
Hem aşırı hava olaylarına neden olan hem de halk sağlığını böylesine tehdit edilen Aliağa hakkında neden bir şey yapılmıyor?
İklim için bir şey yapılacaksa hemen şimdi yapılmalı ve Aliağa ile başlamalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.