İşletmelerde Finansman Krizinin Mali Boyutu İflas, Hukuki Boyutu Ceza
İşletmelerin finansman krizine yakalanmaması için gerek ekonomik ortam gerekse şirket içinden kaynaklanan durumları doğru değerlendirip iflas erteleme veya iflas aşamasına gelmeden varlığını devam ettirmesinin sağlanması gerektiği ifade edildi.
İflas ertelemede şirketlerin korunup bilanço hilesi yapan sorumlular hakkındaki ceza davalarının devam ettiği belirtilirken, başta 3 kata kadar vergi kaybı cezaları olmak üzere ağır mali yaptırımlar ve 3 yıla varan hapis cezalarına mahkumiyet uyarısı yapıldı.
Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Maliye Bölümü ile işletmelerde finansman krizlerinin hukuki ve mali sonuçlarını ele alan bir seminer düzenledi.
işletmelerde mali krizler, borca batıklık, iflas erteleme, konkordato, uzlaşma yoluyla yapılandırma, vazgeçilen alacak, bilanço maskelemenin sonuçları gibi konuların gündeme getirildiği toplantının açılışında konuşan EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Hüseyin Vatansever, üyelerin sorunlarına çözüm bulma ve hızla değişen mevzuat hakkında bilgilendirme amacıyla tüm paydaşlarla işbirliği içinde çalışıp, konunun uzmanlarının katılımıyla düzenledikleri etkinliklere özellikle önem verdiklerini belirtti.
KOBİ’nin önceliği üretim
Türkiye’deki şirketlerin yüzde 98’ini oluşturan aile işletmeleriyle KOBİ’lerin finansman ve mali sorunlar yaşadığını dile getiren Vatansever, “Halbuki KOBİ’lerin önceliği finansman değil üretim. İşletmelerimiz maalesef doğru maliyet ve doğru fiyatlandırma yapamıyor, fiyat üzerinden rekabet yıkıcı oluyor. Bütün sektörlerin en büyük derdi karlılık” dedi.
Hüseyin Vatansever, ‘Kötü emsal, emsal olmaz’ atasözünü de hatırlatırken, “Kötüye ceza verilsin. Ancak mevzuat niyetin kötü olabileceğine ilişkin olarak yapılıyor. Firmaları yaşatmak üzere kanun yapmalıyız. Bugün eğitimli gençlerdeki işsizlik oranı yüzde 35. Üniversitelerimizden her yıl 700 binden fazla gencimiz mezun oluyor. Yatırım, istikrar olan yerde olur” diye konuştu.
Kararlı uygulamalar
Prof. Dr. İbrahim Atilla Acar yönetimindeki toplantıda ilk sözü alan Yeminli Mali Müşavir Tayfun Şenol, işletmelerde karlılık ve likiditenin şirketin devamlılığı adına büyük etkisi olduğunu aktararak, “İşletmeler karlılık için kurulur. Fakat sadece kar etmek yeterli değil, likiditeyi de ayarlamak gerekir. Karsızlık hastalık gibi işletmeyi yavaş yavaş eritirken, likiditesizlik (nakitsizlik) resmen trafik kazası gibi şirketin bir anda kapanmasına yol açar. Nakit döngüsü iyi yönetilmelidir. Alacakla borç ödenmez. Borçlarınız fazla ise iflas etmişsiniz demektir” dedi.
Şirketlerin iflasına giden yolda alarm noktalarına dikkat çeken Şenol, “Özsermayenin yarısının karşılıksız kaldığı durumda yönetim kurulu, genel kurulu toplantıya çağırır ve uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar. Sermayenin üçte ikisi giderse, genel kurul sermayenin üçte biri ile yetinilmesine veya tamamlanmasına karar vermediği taktirde şirketin varlığı sona erer. Borca batıklık şüphesi uyandıran işaretler varsa yönetim kurulu hem işletmenin devamı hem de muhtemel satış fiyatı üzerinden ara bilanço çıkarır. Mal hesabına dayalı tasnif de şirket tasfiyesidir” dedi.
Şirketlerin iyileştirme projelerini mahkemeye sunduklarında iflas erteleme kararı verilebileceğini belirten Şenol, iflas erteleme aşamasına gelmeden alınması gereken önlemleri de şu başlıklar halinde özetledi: “İşletmelerde krize neden olan kontrol edilemeyen etkenlerin etkileri öngörü ile en aza indirilebilir. Kontrol edilebilen etkenleri de denetimler ile önleyebilirsiniz. Şirketiniz krize girdiği zaman ve borçları artmaya başladığından yapacağınız şey çok basittir. Krize neden olan etkeni bulup maliyetleri kısmanız gerekir. En iyi büyüme kriz anında gerçekleşir. Kriz zamanlarında çömelmelisiniz, yani küçülmelisiniz. Çömelmeden sıçrayamazsınız. Ciro artışı yerine karlılık artışını hedefleyin. Likit kalın. Eksik sermayeyi tamamlayın. Riskli satış yapmayın. Borçlarınızı yapılandırın. Döviz kuru riskini minimize edin. Yeni ürünler ve pazarlar yaratın. Stratejik finansal ortaklık yapın. Fire ve kayıpları azaltın, üretimde verimliliğini arttırın. Sizi krizden çıkaracak kilit personele sahip çıkın. Düzgün raporlama yapın ve denetleyin. Ani değil hızlı karar alın, hızlı hareket edin. Bir bilene danışın. Kararlarınızın sonuçlarını takip edin.”
Finansman sektörü avantajlı
Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Atalay da, ödemede acizlik ve borca batıklığın işletmelerin kriz anında karşılaştığı en büyük sorun olduğunu ifade ederek, alacağın bir an önce tahsil edilmesindeki menfaatle borçlunun varlığını devam ettirmesi ve bundan toplumun kazandığı menfaat tercihlerinin önemini ortaya koydu.
Finansal sektörün temsilcilerinin kanunlar hazırlanırken daha aktif olduklarını belirten Prof. Dr. Atalay, “Kreditör anlayışı, erken harekete geçerek dosyayı kapatmaktır. Teminatlı alacaklarda faiz işlemeye devam eder. İflas erteleme kararı verildiğinde bile teminatlı alacaklı, alacağını almaya devam eder. Münferit icra talepleri işletmeyi kilitler. Şirketin varlıkları kolaylıkla paraya çevrilebilmelidir” dedi.
Prof. Dr. Atalay, iflas ertelemenin çeşitli suiistimaller nedeniyle ekonomiye zarar verir hale dönüşmeye başlaması nedeniyle koşulların daraltıldığını söylerken, uygulamanın sadece şirketi koruduğunu, sorumlular hakkındaki ceza davalarının devam ettiğini hatırlattı.
Para ve hapis çezası
İKÇÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölüm Başkanı Prof. Dr. Keramettin Tezcan ise, Türkiye’nin gurur duyduğu şirketlerin bile iflas erteleme talebinde bulunduğunu söyledi. İflas erteleme talebi için mahkemeye sunulan bilançoda stokların düşürülmesinin belgesiz mal satışı anlamına geldiğini ve bir kat vergi kaybı cezası gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Tezcan, “Önceki bilançoda yer alan iş ve sipariş avansları iyileştirme projesinde yoksa bunun anlamı ortaklara belgesiz kar dağıtımı demektir, hesap ve muhasebe hilesidir. Müteselsil sorumluluk kapsamında mali müşavirlerin de başını derde sokar. 3 kat vergi kaybı cezası ve 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına konu olur” diye konuştu.
Şüpheli alacak için karşılık ayrılıp vergi avantajından yararlanılabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Tezcan, değersiz alacaklar için de mahkeme kararı veya belge olması gerektiğini bildirdi. Prof. Dr. Tezcan, konkordato ya da sulh yoluyla vazgeçilen alacakların borcundan vazgeçilen için kar anlamına geldiğini ve kar/zarar hesabında dikkate alındığını anlattı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.