“İyi huylu tümörlerde ameliyatsız tedavi”
Memede oluşan iyi huylu tümörlerin, kadınların yüzde 10’unda ve sıklıkla 15-30 yaş arasında görüldüğü, gebelik döneminde belirginleşerek, menopozda küçülebilen fibroadenomların çok sayıda olmasının meme kanseri riskini az da olsa artırdığı açıklandı.
Muayenede parmakların arasına kaçacak kadar hareketli olduğundan ‘meme faresi’ olarak da adlandırılan fibroadenomların, ameliyatsız olarak tedavi edilebildiğini ifade eden Memorial Antalya Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Saim Yılmaz, “Fibroadenomların çoğu kendi kendine meme kontrolü ya da doktor tarafından yapılan elle muayene sırasında saptanır. Mamografi ve ultrasonda tipik olarak düzgün sınırlı yuvarlak-elips kitleler şeklinde belirlenir.
Elle muayene sırasında, parmakların arasına kaçacak kadar hareketli yapıları vardır. Bu nedenle ‘meme faresi’ olarak da adlandırılır. Fibroadenomların yaklaşık yüzde 90’ı çap olarak 3 santimetrenin altındadır. Ancak ender de olsa çapları 15 santimetreyi bulabilen dev fibroadenomlar görülebilir. Mamografi ve ultrason bulguları tipik olmakla birlikte, kesin tanı ancak biyopsi ile konulur. Biyopside tercih edilen yöntem, ultrason kılavuzluğunda perkütan iğne biyopsisidir” dedi.
“Kanser riski varsa tedavi gerekiyor”
Fibroadenomlar ağrıya neden olmuyorsa, boyutları küçükse, takiplerde herhangi bir büyüme saptanmamışsa ve biyopsi ile tanısının kesinleştirilmesi durumunda herhangi bir tedavinin gerekli olmadığını söyleyen Prof. Dr. Saim Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ultrason ile düzenli olarak takipleri yeterlidir. Ancak fibroadenom büyük bir boyuttaysa ya da takiplerde büyüdüğü tespit edilmişse, görüntüsü şüpheliyse ya da ağrıya yol açıyorsa tedavi uygulanmaktadır. Bu hasta gruplarını genellikle genç yaştaki kadınlar oluşturmaktadır. Bu nedenle uzun süreli takipler yerine fibroadenomların tedavisi yaşam kalitelerini de artırmaktadır.”
“Ameliyatsız tedavi mümkün”
Fibroadenomların günümüzde ameliyatsız olarak çeşitli yöntemlerle kolayca tedavi edilebildiğini aktaran Prof. Dr. Saim Yılmaz, “Kriyoablasyon yönteminde, lokal anestezi altında ve ultrason kılavuzluğunda, ciltte minik bir delikten girilerek fibroadenomun ortasına özel bir iğne yerleştirilir. Daha sonra fibroadenom bu iğnenin oluşturduğu buz küresi tarafından çevrelenir ve dondurulur. Dondurulan ve canlılığını kaybeden fibroadenom gittikçe küçülür ve yol açtığı şikayetler azalır ya da kaybolur. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), 2002 yılında kriyoablasyon yönteminin meme fibroadenomlarının tedavisinde etkili ve güvenli bir yöntem olduğunu onaylamıştır. Kriyoablasyon, genellikle çapları 4 santimetreye kadar olan fibroadenomların ablasyonu için uygun bulunmuştur” dedi.
“Ses dalgaları ile yüksek sıcaklıkta yakılıyor”
Fibroadenomları dışarı almadan tedavi eden bir diğer yöntemin Hayfu (HIFU) olduğunu kaydeden Yılmaz, “Yüksek frekanslı ultrasonik ses dalgaları ciltten geçerek vücuttaki fibroadenom içinde birkaç milimetrelik bir alana odaklanır ve bu odakta yaklaşık 80-100 derecelik bir sıcaklık elde edilir. Bu odak fibroadenom içinde gezdirilerek, tümörün tamamen yakılması sağlanır. Meme fibroadenomlarında son yıllarda gittikçe artan oranda kullanılan Hayfu, yakma işlemidir ve tedavi, cildin dışından iğne bile batırmaksızın yapılabilmektedir” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.