İzmir depreminin simgesi Elif'in abisi 'Yüreklere Umut' olacak
İzmir depreminde enkaz altından çıkarılırken itfaiye onbaşı Muammer Çelik’in parmağını tutan Elif Perinçek ve hayatını kaybeden Umut’un ebeveynleri Seher-Oğuz Perinçek, yalnızca çocuklara hizmet veren Yüreklere Umut Vakfı'nı (YUVA) kurdu.
30 Ekim 2020’de meydana gelen İzmir depreminde, Bayraklı ilçesindeki Doğanlar Apartmanı yıkılmış ve çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti. Ege Üniversitesi Emel Akın Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Seher Dereli Perinçek ile çocukları Elzem, Ezel, Umut ve Elif Perinçek de enkaz altında kalmıştı. Depremden yaklaşık 23 saat sonra Seher Dereli Perinçek ile ikizleri Elzem ve Ezel Perinçek yaralı olarak kurtarılırken, Umut’un cansız bedenine ulaşıldı. Kardeşleri ve annesiyle birlikte enkazdan çıkarılamayan Elif ise 65 saat sonra kurtarıldı. Enkaz altından çıkarılırken itfaiye onbaşı Muammer Çelik’in parmağını tutan Elif Perinçek, depremin simgelerinden biri oldu.
11 yaşındaki ikizler Elzem-Ezel ve 4 yaşına basan Elif ile hayatlarına devam eden Seher-Oğuz Perinçek çifti, depremde kaybettikleri çocukları Umut’un adını taşıyan Yüreklere Umut Vakfını (YUVA) kurdu. Ana sınıfı, kütüphane gibi çocuklara yönelik pek çok alanda hizmetleri bulunan vakıf, depremin yıl dönümünde de “Umuda Sürüyoruz” adıyla bisiklet sürme etkinliği düzenleyecek.
Deprem güzergahında gerçekleştirilecek etkinlikte, depremde hayatlarını kaybeden 117 vatandaş için pedal çevrilerek deprem farkındalığı oluşturulacak.
“YUVA size ses veriyor”
Dört çocuğu ile enkaz altında kalan Seher Perinçek, “Enkaz altındayken bizim için çok hayati bir soru vardı; ‘Sesimi duyan var mı?’ Bu, enkaz altında kalan herkes için hayati bir soru. Aynı sorunun ihtiyaç sahibi çocukların iç sesleri olduğuna inanıyoruz. ‘Evet, YUVA sizin yanınızda, size ses veriyor, kulak veriyor’ diyoruz. Biz vakfı kurduğumuzda amacımız, çocukların eğitim, sosyal, kültürel gibi hangi noktada desteğe ihtiyacı varsa onların yanında olabilmekti. Çocuklar bizim yarınlar için büyüttüğümüz umutlarımız” açıklamasında bulundu.
Minik Elif’in parmağı, YUVA’nın logosu oldu
YUVA’nın logosunun, Elif’in itfaiye onbaşının parmağını tuttuğu andan oluşturulduğunu dile getiren anne Perinçek, “Elif’in itfaiyeci arkadaşımızın elini tuttuğu an, YUVA’nın logosu oldu. Biz bu sembolün çok anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Elif’in o parmağı tutması, ‘ben umut doluyum, ben azimliyim, ben yarınlar için varım’ demek. Bizim vakfımız; azim dolu, umut dolu yarınlar için burada dimdik duruyor. Biz çok uzun soluklu bir vakıf olmak istiyoruz. Biz çocuklarımız Elif, Ezel ve Elzem’e miras bırakalım, onlar çocuklarına miras bıraksın ve vakıf tüm Türkiye’nin mirası olarak yıllarca yaşasın” dedi.
“30 Ekim’de Umuda Sürüyoruz”
Depremin yıl dönümüne sayılı günler kala çeşitli projeler geliştirdiklerini söyleyen Seher Perinçek, “Bu ay bizim için çok anlam yüklü bir ay. Miniklerimize deprem farkındalığı sağlamak için resim ve kompozisyon yarışmamız var. Sloganımız, ‘Umut’a mektubum var’ oldu. Yüreğindeki umudu anlatmak isteyen tüm çocuklarımız resim çizsin, hikaye yazsın istiyoruz. Ayrıca ihtiyaç sahibi çocuklarımızın sportif yeteneklerini belirleme ve onları ilgi alanlarına göre çeşitli branşlara yönlendirme anlamında çağrımız var. Bir başka projemiz kapsamında, yangınlar sonucunda kaybettiğimiz ormanlarımızın yeniden hayat bulması için ‘Bağışlarla YUVA Korusu’ oluşturuyoruz. 30 Ekim’de de ‘Umuda Sürüyoruz’ adıyla depremde kaybettiğimiz 117 vatandaşımız için gönüllü bisikletlilerle deprem güzergahında bisiklet sürüşü gerçekleştireceğiz. Deprem farkındalığı sağlamak isteyen tüm vatandaşlarla güç birliği yapmayı talep ediyoruz” diye konuştu.
“Anne, Umut da mutlu oldu”
4 yaşına basan Elif’i anlatan Seher Perinçek, şunları söyledi: “Elif, ablalarının olmasının avantajını çok yaşadı. Tabii ki ilk başlarda Umut’u aradı. Çünkü Umut onun çok iyi bir oyun arkadaşıydı. Onunla çok güzel zaman geçiriyordu. İlk başta onun bocalamasını yaşadı. Bir boşluk hissetti ama ona ‘Annecim, Umut yüreğinde. Seninle büyüyor’ diyorum. O, her severek yaptığı şeyde bana dönüp ‘Anne Umut da mutlu oldu biliyor musun? O da bunu çok severdi’ diyor. Ablalarının olması ona büyük bir güç. Biz de herhangi bir psikolojik destek almadan bu süreci atlattıysak bunu Elif’e borçluyuz. Çünkü o bizi enerjisiyle hayata bağladı. İyi ki çok kardeşler, iyi ki bir aradalar.”
“Bir evladımızı kaybettik ama başka evlatlarımıza dokunalım”
Baba Oğuz Perinçek de, ailesi enkaz altındayken içinde hep bir umut olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Deprem sırasında çocuklarım ve eşim enkaz altındaydı. İçimde hep umut vardı. Oğlumun ismi Umut’tu, umudu yüreğimde hissettim. Çocuklarıma ve eşime sağ salim ulaşabileceğimi düşündüm. Ardından çocuklarıma ve eşime ulaştım. Enkaz altında Elif kalmıştı. Elif’i de kurtarabileceğimize dair umutlarım vardı. Umut olmadan hiçbir şey olmuyor. Umut olmalı ki çaba sarf etmelisiniz. Elif’imizi sağ salim kurtardık, kucağımıza aldık ama oğlumuzu kaybetmiştik. Elif her zaman umutlu, her zaman güçlü olma mesajı vermişti. Biz bir evladımızı kaybettik ama başka evlatlarımıza dokunalım düşüncesiyle vakıf kurduk. Bugün çocukların hizmetinde olan Yüreklere Umut Vakfımız var. Bu vakıf, çocuklarla ilgili her şeye hizmet ediyor. Eğitim, sağlık, spor gibi alanlarda çocuklara her türlü desteği vermeye hazırız. Biz çocukların hizmetindeyiz. Onları hep umutlu kılmak için çalışıyoruz.”
“Her bir çocuğu Umut olarak görüyoruz”
Vakfın hizmetlerinden bahseden baba Perinçek, “Bize depremden sonra yardım etmek isteyenler oldu ama biz şahsi yardım kabul etmedik. Israrcı olununca kamusal hizmetlerde bulunmak istedik. Sadece benim evlatlarıma yapılacak yardım çok anlamlı olmayacaktı. Dolayısıyla ‘okullara kütüphaneler yapalım, bilgisayar laboratuvarları yapalım, dersliklerin fiziksel koşullarını iyileştirelim’ dedik. Farklı illerde farklı okullarda hizmetler sunduk. Milli Eğitim Bakanlığına da bize desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Biz her bir çocuğu Umut olarak görüyoruz ve onların umutlu olmasını istiyoruz" dedi.
Umut Kitaplığı’nda Umut’un kitapları var
İzmir Menderes’teki bir okulda, Umut’un adını taşıyan bir kütüphane oluşturduklarını ifade eden Oğuz Perinçek, “Buraya Umut Kitaplığı adı verildi. Kitaplık, Umut’un sevdiği kitaplardan oluşuyor. Bizim evden getirdiğimiz, Umut’un kokusunun sindiği, onun sayfalarını çevirdiği kitaplar da burada var. Umut, hayvanlar ve doğayla ilgili kitapları severdi. Biz de onları sembolize etmek için kitap, hayvan ve ağaçlarla birlikte Umut’un resmini çizdirdik. Ağacın dalında otururken resmedilen Umut, burada kitap okuyan çocukları izleyecek. Acılarımızı hafifletebilmek için en güzel yöntem, başkalarının acılarını iyileştirmek. Biz bunu tecrübe ettik. Acıyla boğulmak değil, acıyla umut doğurmak, umutlara koşmak önemli” diye belirtti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.