Çocuksu bir sorudur ama çok da mantıklı bir sorudur. İki kere ikinin kaç ettiğini bilmenin içinde, hayatın gerçekliğini ve doğrularını kabul edebilmek vardır.

Genel ve yerel siyasette de bu böyledir. Bazı şeyleri görmek, konuşmak veya yazmak, siyasetin gelecekteki gerçekliğinden ve doğrularının farkında olmaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz gün İzmir’deydi. Hem CHP Genel Başkanı olarak, hem İzmir Milletvekili olarak, hem de Türkiye’nin Ana muhalefet Partisi Lideri olarak.

Birçok yerde açılışlar ve ziyaretler yaptı ama bunların en üstte olanı Buca Metrosu’nun temel atma töreniydi.

Yaklaşık 20 bin İzmirli de bu törende kendisine eşlik etti, onunla birlikte oldu ve onu dinledi.

Türkiye siyasetinin geleceğini, yerel siyasetin geleceğini.

En çok da, Türkiye’nin bütün dünyada olduğu gibi yaşadığı ekonomik krizden nasıl çıkılabileceğini merakla dinledi.

Buca Belediye Başkanı Avukat Erhan Kılıç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile ev sahipliği yaptığı günde Başkan Kılıç’ın da mesajı çok net oldu.

Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan ve diğer protokolden önce kürsüye çağrılan Buca Belediye Başkanı Kılıç, kürsüye o sırada ince ve uzak bir yerde olduğu için uzunca bir yürüyüşten sonra çıkabildi.

Kürsüye çıktığında söylediği ilk cümleyle, Türkiye siyasetinin tam ortasına girdi.

CHP’nin işte bu gelişi gibi ince ve uzun bir yoldan iktidara geldiğini belirten Kılıç, Buca’da yapılanın sadece bir açılış, sadece bir mitingi, Buca’ya gelen misafirin ise sadece ana muhalefet partisi lideri olmadığının sinyalini de net şekilde kendisini dinleyenlere vermiş oldu.

Buca’nın altın olduğu günde Buca’nın altın başkanı Kılıç’ın, Buca’da neler yapmayı düşündüğünü ve yapacağını ise uzun uzun yazmak da yetmez.

Buca altın çağını yaşıyor!

Hep beraber yaşayacağız ve göreceğiz, altının ne olduğunu Başkan Kılıç’ın neden Altın Başkan olduğunu.