Bize fatura gelene kadar bunu hissetmemiş değilim.

Birileri benden önce hissetti, birileri sosyal medyadan yazdı İzmir’deki su faturalarının durumunu.

İçerisinde ne gibi kesintiler, ne gibi ödemeler var, o ayrıntılı incelenmesi gereken bir durum.

Biz, vatandaşın isyan ettiği, tepki verdiği total üzerinde duruyoruz.

Mevsimlerden kışı, aylardan Şubat’ı yaşıyoruz.

Muhtemelen de Ocak ayının faturası bu.

Ne kadar kirli olursanız olun, ne kadar temizlik hastası olursanız olun, malum hava soğuk, kapı, pencere açma olasılığınız yok, doğalgaz veya yakıt gideri fazla gelmesin diye haftada bir gün havalandırdığımız mevsimde, suya ne kadar dokunabilir, ne kadar kullanabilir, ne kadar tüketebiliriz ki?

Su faturaları 400-500 liradan aşağı gelmeyen evlerden gelen sese kulak, siteme, isyana kulak vermek gerekiyor.

Su bu, ‘SU’!

Ülkemizde az çıkan doğalgaz, ülkemizde az bulunan petrol, ülkemizde az bulunan altın vs. değil.

Bildiğiniz ‘SU’

Doğalgaz, elektrik vs. faturalarının yanında nasıl bu kadar yüksek olur insanın aklı almıyor!

Su’dan nasıl tasarruf yapılır biliyoruz ama faturaya nasıl tasarruf yansır onu kimse bilmiyor.

Ocak ayında gelen bu su faturalarından daha korkuncunu düşününce, vatandaşın korkusu daha da artıyor.

Haziran, Temmuz, Ağustos gibi sıcak aylarda.

İçmeye doyamadığımız, duş almaya doyamadığımız, temizlik yapmaya, temizlenmeye doyamadığımız su faturalarının hane başı bin TL’nin üzerinde olacağını düşünmek dahi istemiyor insan ama maalesef gerçek bu.

Her şeyin o kadar, bu kadar fiyatlandığı bir ekonomik dönemde su faturasının bu kadar fiyatlanması hiç de doğal değil, kabul edilebilir değil.

31 Mart’ta seçim var!

‘Su’ belediyelerin bir hizmeti!

Şimdi size soruyorum, o oy verecek seçmen bu su faturalarına, gelecekte olması muhtemel daha yüksek su faturalarına karşı kime, ne oyu verecek?

Kafasına göre değil, kesesine göre mi düşünecek?

Onu da sandıklar gösterecek!

‘Su gelir güldür güldür. Gel de yar beni güldür’ dizelerinde olduğu gibi.

Vesselam!