MEDYA EGE - Gazeteci Mikail Karadaş, Abdullah Polat, Mevlüt Kömür, Gökhan Kafalı ve Arif Çayan Bam TV’de yayınlanan Kapı Arkası programında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gazeteci Arif Çayan, Kınık'taki derelerden kumların alınmasını gündeme getirerek, "Kınık’ın derelerinden çok kişi tarafından kumları alınıyor. Onlarca kepçe çalışıyor. Biz bunu görüyorsak zabıta neden görmüyor. Kınık’ın toprakları sanayi sitelerinin altında zemin olarak kullanılıyor. Kepçenin üzerinde işletmenin adı yazıyordu aradık Soma’dan bir firma çıktı. Kum alıp götürüyorsunuz dedim ‘hayır dereye rehabilitasyon yapıyoruz’ dedi. Dedim ki ‘burası sanayi organize bölgesi sizin izniniz var mı?’ dedim. Yok dedi" ifadelerini kullandı.

Kınık Belediye Başkanı Sema Bodur'un ‘ben konut yaptım, bu konutları ucuza sattım’ sözünü hatırlatan Gazeteci Mevlüt Kömür, "Kınık’ın her yerini biliyoruz ama ben öyle bir inşaat yapılan yer görmedim. Dedikleri yer Poyracık. Göstermelik 3 tane temel atmışlar. Ama villa yapılıyor. 1 milyon 800 liradan havuzlu villa veriyormuş. Sen daha yapmamışsın ucuza verdim nasıl diyorsun? Kim bu parayı verebilir?” diye sordu.

Gazeteci Mikail Karadaş ise Başkan Bodur'un ilçesini gezmesi gerektiğini hatırlatarak, "Sema Bodur’un yönetime geldiğinde yaptığı ilk icraat KınayBel’in faaliyet alanını genişletti. ‘Ben iş kadınıyım ve belediyeyi işletme gibi düşünüyorum’ diyor. Sayın Cemil Tugay’ı da örnek alsın. Cemil Tugay’da belediyeyi işletme gibi düşünseydi eğer ticaret yapardı para kazanırdı. Sosyal belediyecilik yapsın. Sema Başkan biraz ilçesini gezmeli ilçesiyle dertlenmeli. Başkana açık teklifte bulunalım. Eğer benim ilçemde böyle şeyler yok diyorsa seve seve olayların yaşandığı her yeri gezdiririz. Derdimiz bağcıyı dövmek değil derdimiz daha temiz bir Kınık olması ve Belediye başkanına yardımcı olmak" diye konuştu.

Gazeteci Abdullah Polat ise ilçenin sahipsiz bırakıldığını dile getirerek, "Herkes kafasına göre bir iş yapabiliyorsa o zaman bu ilçe sahipsiz bir ilçe" dedi.

ASGARİ ÜCRET TARTIŞMALARI

Gazeteciler ayrıca Türkiye ve Dünya gündemine de değindi. Asgari ücret zammına ilişkin görüşlerde bulunan Gazeteci Karadaş, “Bakan Işıkhan konu ile ilgili bugün bir açıklama yaptı. ‘Asgari ücretin zamlanacak diye şimdiden zam yapanları uyarıyoruz takipte olacağız’ dedi. Asgari ücrete yapılan zammın ürüne yansımaması gibi bir ihtimali var mı? Yok. Çünkü personel maliyeti artıyor. Personel maliyeti bir birim artarken ürüne yansıyan rakam 2, 3 birim oluyor” ifadelerini kullandı.

Suriye’de Esad rejiminin devrilmesine ilişkin görüşlerde bulunan Gazeteci Polat şunları söyledi:

“Bu süreç Lübnan’a dönmesin. Bu biraz daha uluslarası devletlerin de masada olduğu, Türkiye’nin de masanın bir köşesinde bu işe müdahil olduğu bir sürece dönüştü. Hep analiz Esad’ın devrilmesi üzerine yapılıyor ama Türkiye’ye yansıması iyi şeyler olacağını düşünüyorum. Öncelikle Türkiye’de sıkışmış olan inşaat sektörü rahatlayacaktır çünkü yeniden yapılanacak olan bir ülke var. Suriye’de yeniden yapılacak olan binalar var ve bunun yüzde 80’i Türk müteahhitler tarafından gerçekleşecektir. Eksisi ise Türkiye’de inşaat sektöründe çalışan Suriyelilerin tamamı böyle bir Suriye’ye gidip orada çalışmak isteyecektir. Türkiye’deki işçi krizi biraz daha artacaktır. Suriyeliler gitsin söylemi kısmı aslında boş gezen, sokaklarda taşkınlık yaratan, suça karışmış insanlar için söyleniyor ama bu sadece Suriyeliler için değildi. Başka ülkelerden gelip ülkemizde yaşayanlar için de aynı şey geçerli. Bir diğer artısı ise Suriye’ye dönüş çok fazla olursa emlak fiyatlarında, kiralarda düşüş olacağını düşünüyorum. Ev sahipleri açısından denge biraz daha değişir diye tahmin ediyorum.”

Gazeteci Karadaş, Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine dönmesi Türkiye’nin lehine bir durum olduğunu belirtirken, Gazeteci gökhan Kafalı ise şunları söyledi:

“Komşuda bir yangın var. Orta Doğu’nun emperyalist güçlerinin hedefinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu planın bir parçası bence. Umarım bu kan ve ateşten bir an önce kurtulur. Liderleri indirilen ülke Irak’da da öyle herhangi bir istikrar görünmüyor. Zaten emperyalist güçler istikrarsızlaştırma politikası güdüyor. Orta Doğu’nun bütün zenginliklerine kağıt ve mürekkep masrafına dolarla sahip olma dertleri var. Gitmiş canlar kimsenin umurunda değil. Umarım artık büyük orta doğu projesi diye söyledikleri bir sürü komplo teorisi biter. Bu ateşin artık dinmesini istiyoruz. Türkiye’ye de büyük görev düştüğünü düşünüyoruz. Suriye’nin umarım üniter yapısı, toprak bütünlüğü korunur.”