Kansızlık, birçok vücut sistemini etkiliyor!
Uzm. Dr. Sevinç Yılmaz, soluk cilt, yorgunluk, unutkanlık, baş dönmesi ve saç dökülmesi gibi belirtiler gösteren aneminin vücutta birçok sistemi etkilediğine dikkat çekti ve konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Anemi hakkında bilgi veren Güven Hastanesi Hematoloji Bölümünden Uzm. Dr. Sevinç Yılmaz, “Soluk cilt, yorgunluk, unutkanlık, baş dönmesi ve saç dökülmesi gibi belirtiler gösteren anemi, toplumda bilinen adıyla kansızlık, birçok sistemi etkileyebilir. Başka hastalıklardan da kaynaklanabilen aneminin nedeninin doğru saptanması ise oldukça önemlidir. Anemi, detaylı muayene ve testlerle tanı almalı ve uygun yöntemlerle tedavi edilmelidir” ifadelerini kullandı.
Aneminin pek çok nedeni olabileceğine dikkat çeken Yılmaz, “Anemi nedenleri, etyopatogeneze (oluşum nedenleri) veya morfolojik (eritrosit şekillerine) değişimlere göre belirlenmiştir. Anemiler oluşum nedenlerine göre; kan kaybına bağlı anemiler, eritrosit veya Hg yapımındaki bozukluklara bağlı anemiler, eritrosit yıkımına bağlı anemiler (hemolize bağlı anemiler) olmak üzere üç başlıkta toplanmıştır” diye konuştu.
“Menopoza kadar olan süreçte kadınlarda Demir Eksikliği Anemisi (DEA), erkeklere oranla daha fazla görülür”
Demir eksikliğinin nedenlerine yönelik bilgiler aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:
“Beslenmeye bağlı demir eksikliği; az gelişmiş yoksul ülkelerde ya da gelişmiş ülkelerin daha yoksul bölgelerinde besinsel demir eksikliği ne yazık ki sıklıkla görülür. Özellikle büyüme çağındaki çocuklarda demir ihtiyacı artar ve bu dönemde yeterli beslenilmemesi sonucunda demir eksikliği gelişir. Kronik kanamalara bağlı demir eksikliği; kadınlardaki menstrüasyon (adet) kanaması, kronik kan kayıpları içerisinde en sık görülen nedendir. Bu nedenle de menopoza kadar olan süreçte kadınlarda Demir Eksikliği Anemisi (DEA), erkeklere oranla daha fazla görülür.
Menstrüasyon kanamasının ortalama 4-5 günden uzun ve yoğun olması kronik anemilerin en önemli nedenini oluşturur. Diğer önemli neden ise gastrointestinal ve ürogenital sistemdeki kanamalardır. Peptik ülser, hiatus hernisi (mide fıtığı), özofagus varisleri, mide-kolon kanserleri, çölyak hastalığı, kolon polipleri, iltihabi bağırsak hastalıkları, hemoroid ve parazitler bu kanamaların nedeni olabilir. Atrofik gastrit, parsiyel-total gastrektomi ve ince bağırsak hastalıklarında demir emilimi bozulabilir. Artan demir gereksinimi; hızlı büyüme dönemlerinde, gebelik ve laktasyon (emzirme) dönemlerinde demir ihtiyacı arttığı için DEA sık görülür” diye konuştu.
“Eritrosit yıkımına bağlı anemiler de oluşabilir”
Kemik iliğinde eritrosit yapımının bozulduğu durumlarda da anemiye rastlandığını söyleyen Yılmaz, “Hücre yapımı sırasında gerekli ana vitaminler olan B1, B2 ve folik asitin alımlarındaki veya emilimlerindeki eksiklikler anemi oluşumunda önemli nedenlerdendir. Kemik iliği bozuklukları da eritrosit yapımında eksikliğe neden olabilir. Eritrosit yıkımına bağlı anemiler (Hemolize bağlı anemiler) bu grupta sıklıkla doğuştan olan anemiler görülür. Ülkemizde de sık görülen ‘talasemiler’ çocukluk çağının en önemli anemi nedenini oluşturur. Kazanılmış hemolitik anemilerde ise ilaç ve enfeksiyonlara bağlı oluşan antikorlar en önemli sebeplerdir. Kronik hastalıklar sırasında da yapım ve yıkım yoluyla ‘sekonder anemiler’ olarak adlandırılan böbrek hastalıkları, romatolojik hastalıklar, kronik enfeksiyonlar ve ileri karaciğer yetmezlikleri gibi kronik hastalık anemileri olabilir. Hekimler tanı ve tedavileri basamağında, eritrositlerdeki morfolojik değişikliklere yani eritrosit büyüklükleri ve hemoglobin içeriğinin durumuna göre de anemileri mikrositer- makrositer olarak ayırabilirler” açıklamasında bulundu.
Aneminin belirtileri nelerdir
Belirtilerin şiddetinin anemi gelişiminin hızına, hastanın yaşına ve diğer hastalıklarına bağlı olarak değiştiğini aktaran Yılmaz, "Akut kanamalarda yakınmalar kısa sürede gelişip acil tedavi gerektirirken, kronik anemiler de organizmanın toleransı ve adaptasyonu ile uzun sürece yayılmış olarak saptanır. Yaş ilerledikçe de anemi bulguları özellikle kardiyak sistemini daha ciddi etkileyerek hızlı tedaviyi gerektirir. Kuru ve soluk cilt, yorgunluk, uyku hali, dikkat bozukluğu, unutkanlık, baş dönmesi, baş ağrısı, kulak çınlaması, çarpıntı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, dilde yanma, ağız içinde aftlar, saç dökülmesi, parmaklarda uyuşma, kas kuvvetinde azalma, tırnak değişiklikleri. Uzun ve ağır durumlardaysa ‘pika sendromu’ olarak adlandırılan toprak, saç, tebeşir, kömür gibi maddeler yemek istenebilir. Ayrıca yemek borusunda mukoza bozukluğuna bağlı olarak yutma zorluğu gelişebilir" ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.