Karataş’ta Alternatif bir Çay Ocağı
Hani, “Düştü, gerçek oldu” denir ya... Benim düşüm de elle tutulur, gözle görülür bir konuma büründü. Hatta bu konumdan, konuklarımız konum bildiriyor(!).
Hani, “Düştü, gerçek oldu” denir ya... Benim düşüm de elle tutulur, gözle görülür bir konuma büründü. Hatta bu konumdan, konuklarımız konum bildiriyor(!).
Çocukluğumun geçtiği Karataş, kültür ve sanat merkezlerine yakınlığı ile pencerelerimden gördüğüm denizi ile Tarihi Asansör’ü ile dünyada yaşanabilir en güzel yerdir. En son dış ticaret çalışanı iken 2008’de genç emekliliğime kavuşunca İzmir’de, İzmir etkinliklerini bir arada bulabileceğim kaynak aramaya koyuldum, bulamadım. Bu yoksunluk, beni araştırmaya itti. Bulduklarımı Excel dosyama yazıyor, bu izlenceyi uyguluyor, dostlara da e-posta ile iletiyordum. Derken bu düzendeki etkinlik listesi değerli bulunmaya başladı, Milliyet Blog’ta yazar oldum. İzmir’deki tüm etkinlikleri İzmirliler, dakika dakika kronolojik sırada okuyabiliyordu. Hem spor salonlarından yazı işliklerine, kısa film seminerlerinden yönetmen söyleşilerine, tiyatro festivallerinden arkeoloji seminerlerine, konserlere koşuyor hem de izlenimlerimi yazıp fotoğraflarıyla yayınlıyordum.
Artık “paylaşıyordum” sözcüğü ile değiştirebilirim. Çünkü iki gün önce sosyal medya ağına ben de düştüm! Karataş’taki alternatif çay ocağımız “Café Melantia”nın Facebook sayfasını duyurdum; yorumları okuyup yanıtlıyorum.
Küçük bir aile işletmesiyiz, diyemeyecek kadar küçük (son akım deyişle) bir “butik kafemiz” oldu. Herkes kendini evindeymiş gibi duyumsasın, söyleşebilsin, TRT Radyo 3 dinlesin, dergi okusun hatta yazınsal etkinliklerini burada düzenlesin. Çay ocağı, ekin ocağına dönüşsün. Ne güzel!
Çay ocağımız, evimizle aynı sokakta. Bir dizi 125 yıllık ev var, Asansör’e çıkan bu sokakta... 1900’lü yıllarda bu bölgeye Melantia denirmiş, arama motoru da biraz bilgi verir, merak edene. Melantia Çay Ocağı sessel yönden hoşnut bırakmadı bizi. Eşim de ben de frankofonuz. Kafe ya da Cafe Melantia hiç olmadı; ne yazılışı doğru ne de okunuşu. Yoksa “kaf melantiya” okutacak.
Düşündük ki yirminci yüzyıl başında, olasılıkla “Café Melantia” denecekti; o yüzyıla götürmeye niyetli binası, döşemesi, mefruşatı ile bundan böyle “Café Melantia” olarak anılmamız en doğrusu!..
Şimdilik çayımız, kahvemiz, dondurmamız var. Bizim diye söylemiyorum, çok güzeller. İster Dario Moreno Sokağı’ndan girip sola dönüp dönemin güzel evlerini izleyerek devam edin, ikinci merdivenlerin başında buluşalım; isterseniz Karataş Lisesi’nin karşı çaprazındaki merdivenleri çıkın... İşte tam soluklanmak istediğinizde karşınıza biz çıkacağız renk renk masalarımızla, cumbalı pembe binamızla. Açık adresimiz ise 304 Sokak, 9 numara. Ayrıca Facebook Café Melantia sayfamızda konum bilgisini bulabileceksiniz. Biz Nazan, Erhan, Gürkan ile caz vokalistimiz Bağcan hep buradayız. Klasik ya da caz müziği dinleyeceğiz radyomuzdan, müzik arşivimizden. Sanatçı dostlarımız enstrumanları ile katılacak aramıza kimi geceler.
Açılış mı? Törensel anlamda olmadı ya da doğaçlama bir başlangıç oldu. Dışarının masaları bir akşam üzeri geliverince oturmak isteyen Karataşlı dostlara ilk çayımızı demleyiverdik.
Gündüz, renkli şemsiyeler altında İzmir’in en güzel esen doğal koridorlarından birini kaçırmayın. Yazın son güzel akşamlarında, denizdeki ışıklara bakmak da doyumsuz. Görüşmek, söyleşmek dileğiyle...
Nazan Tümer, smyrnazan@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.