Kaynak: Türkiye İçin Büyük Bir Başarı
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak'tan önemli açıklamalar.
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Türkiye'nin güvenli bölge ısrarını kendisinin harekete geçirerek yerine getirdiğini belirterek, "Sevinerek ve övünerek söylüyoruz, Fırat Kalkanı Operasyonu bu manada Türkiye için büyük bir başarı hikayesi olmuştur." dedi.
Kaynak, CNN Türk'te katıldığı "Hafta Sonu" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye'de 2 milyon 750 bin Suriyeli, 100 binden fazla Iraklı, 9 bin Yezidi, 50 binden fazla Gürcü, Filistin, Libyalı ve Mısırlı olmak üzere toplam 3 milyonu aşan mülteci olduğunu ifade eden Kaynak, resmi olmayan rakamlara göre de bu sayının 300 kişi daha fazla olduğunun tahmin edildiğini söyledi.
Kaynak, Türkiye'ye gelen mültecilerin entegrasyonuna ilişkin bir soru üzerine ise şunları anlattı:
"9 bin çocuktan bahsediyoruz. Bunların bir kısmı Türkiye'de doğmuş, okul öncesi eğitim çağına gelmiş. Türkiye'ye gelmiş 5 yaşında, şimdi ilköğretim çağında. Türkiye'ye geldiğinde 10 yaşında, lise çağında şimdi. Biz bunlara bir umut, bir ufuk, bir vizyon vermezsek, gelecek umudu aşılamazsak, bunlar gerçekten ya DEAŞ terör örgütüne yazılırlar ya Hizbullah terör örgütüne yazılırlar ya El-Kaide'ci olurlar, ya El-Nusra'cı olurlar. Bu çok büyük bir tehlike. O nedenle eğitime büyük önem veriyoruz. Bunların tamamı bu senenin ikinci yarısından itibaren eğitim kapsamına alınacak. Tamamına iyi meslekler öğreteceğiz. Aksi taktirde Türkiye'de kalsalar da dert, Suriye'de her şey düzelse Suriye'ye gitseler de dert."
Kaynak, yaptırdığı gayri resmi araştırmalara göre, Türkiye'ye gelen insanların yarısından fazlasının burada kalmak isteyeceğinin tespit edildiğini, bunun da normal karşılanması gerektiğini dile getirdi.
Türkiye'nin gelişmiş bir ülke olduğunu vurgulayan Kaynak, şöyle devam etti:
"Kendi ülkelerinde her şey normal olsa bile Türkiye daha gelişmiş bir ülke. Sağlık sisteminden daha iyi yararlanma, imkanları daha iyi olduğu için bunu normal karşılamamız lazım. Bunları yük olarak da görmememiz lazım. Bunları eğitebilirsek, meslek edindirebilirsek, ekonomimize de önemli katkı vereceklerdir diye düşünüyorum. Almanya'nın, Sayın Merkel'in ısrarla mülteci istemesinin altında bu yatıyor. Merkel istiyor, diğer siyasi aktörler istemiyorlar. Avrupa'daki en fazla mülteci sayısı Almanya'da. Yanlış bilmiyorsam 600 binden fazla. Yüzde yarım büyüyen Almanya'nın büyümesi yüzde 1,5'a çıkmış. Fakat Almanya bir şey yapıyor. Biz diyoruz ki bu bir insanlık dramıdır, kimsenin boyuna, posuna bakmayız. Tahsiline, güzelliğine, yakışıklılığına bakmayız. Ama Almanya diyor ki, 'Ben seçer alırım'. 'Tahsillisini alırım, sağlamını alırım, boylusunu, poslusunu alırım.' Ben böyle karikatürize ediyorum. Almanya ile farklı politikamız burada. Biz insansa tamam, bu kadar."
Kaynak, Türkiye'ye gelen Suriyelilerin ülkenin büyümesine katkısı olup olmadığına ilişkin soru üzerine de Türkiye'de sadece fakir, bakıma muhtaç sığınmacıların bulunmadığını, önemli Suriyeli iş adamlarının da sermayeleriyle yurda geldiğini bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Kaynak, sadece Gaziantep'te 796 Suriyeli şirketin bulunduğunu, 23 ilde Türkiye-Suriye İş Adamları Derneğinin olduğunu ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bildiğiniz gibi iki önemli tedbir alındı. Bir tanesi perşembe günkü açıklamada belki onu da görebiliriz. Turkuaz Kart, yani çalışma izni, arkası oturma izni, arkasından vatandaşlığa giden bir süreç yaşanacak. Bu bir süreç olarak yani herkes otomatik olarak vatandaş olmayacak elbette ki. Türkiye'de 50 bin yüksek tahsilli Suriyeli var. Mühendisi, hukukçusu, doktoru, eczacısı var. Her alanda var. 10 bine yakın doktora yapmış Suriyeli var bu 50 bin içinde. İş adamları var. Bir yabancı iş gücü kanunu çıkardık. Öncelikle buradan başlayacağız ama Türkiye'ye belli bir oranda sermaye getiren, Türkiye'de belli bir rakamda gayrimenkul yatırımı yapan ve Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu sektörlerde hizmet verebilecek olan alanlardan... Bunun öncelikle Türkiye'nin milli güvenliğine zarar vermeyecek, Türkiye'nin milli güvenliği açısından risk oluşturmayacak şahıslardan olması gerekiyor. Bunlar gelişte önce sınırda Türkiye'ye iltica etmek istediklerinde iç ve dış güvenlik birimimiz tarafından denetime tabi tutuluyorlar. Sonra biyometrik kayıtları yapılıyor, sonra bekleme salonuna alınıyorlar, sonra da gidecekleri yere gidiyorlar."
"Çok az kayıt dışı var"
Başbakan Yardımcısı Kaynak, kayıt dışında olan insanlara yönelik bir endişelerinin olup olmadığı yönündeki soruyu yanıtlarken de Türkiye'nin ciddi bir devlet olduğunu söyledi.
Türkiye'de kayıt dışında çok az sığınmacı bulunduğunu, bu kişilerin de sınırdan kontrolsüz geçenler olduğunu belirten Kaynak, Fırat Kalkanı Harekatından sonra kayıt dışı ya da kayıt içi geçişin gerçekleşmediğini vurguladı.
Operasyonun bu amaçla yapıldığını dile getiren Kaynak, "Fırat Kalkanı Operasyonu ile yaklaşık 1820 kilometrelik bir alan DEAŞ teröründen ve PYD teröründen temizlendi. Cerablus da çok büyük oranda. Geçen hafta pazar günü temizlendi diyebildiğimiz El Rai'de yani bizim tabirimizle Çobanbey'de bir bombalı araç patlatıldı. Aslında bu tür intihar ve fedai saldırıları olabilir." diye konuştu.
Kaynak, haber alınamayan Türk askerleri ile ilgili yeni bir bilgi olup olmadığı yönündeki soru üzerine de bununla ilgili yeni bir bilgisinin olmadığını söyledi.
Her operasyonun bir kısım risklerinin olduğunu, bu riskler göze alınarak büyük fotoğrafa bakılacağını kaydeden Kaynak, Türkiye'nin Fırat Kalkanı Operasyonuna başlama nedenini şöyle açıkladı:
"Gaziantep'e kadar gelen 14 yaşındaki bir çocuğa canlı bomba yeleği giydirilerek patlatılması üzere 56 tane insanımız Kurban Bayramı'ndan önce maalesef öldüler. Bunun da 29'u çocuktu. Türkiye güvenli bölge ısrarını kendisi harekete geçirerek yerine getirdi. Sevinerek ve övünerek söylüyoruz, Fırat Kalkanı Operasyonu bu manada Türkiye için büyük bir başarı hikayesi olmuştur. O tarihten bugüne Türkiye'ye Fırat Kalkanı Operasyonuyla temizlenen sahadan bir tane terör ve terörist geçişi olmamıştır. Amaç buydu. 1820 kilometrekarelik bir alan var. Bu alan içerisinde maalesef evsiz 172 bin insan var. Bu çok büyük bir sayı. Hatay sınırının bitişiğinde. Bunların 70 bini uluslararası çadır kamplarda yaşıyorlar ama 100 bini zeytinlik bölge dediğimiz bir ağaç altında, bir bezin, çaputun gölgesinde yaşıyorlar. Biz şimdi ısrar ediyoruz, yardım yapma taahhüdünde bulunan ya da yardım yapmayı düşünen ülkelere, hayır kuruluşlarına ki Arap dünyasında bu var. 'Gelin bu alanda kendi ülkelerinde bunlara köy kuralım.' Bizim samimi isteğimiz bu. Bu insanlar orada."
Bu durumda olan ve Türkiye'ye yerleşen insanların buralara gidip gitmeyeceği yönündeki soru üzerine Kaynak, "En azından çifte vatandaşlık tercih edebilirler, her şey düzelirse uzun vadede." diye konuştu.
Görev alanına ilişkin bilgiler veren Kaynak, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ile 150 ülkede insani kalkınma programları yaptıklarını, AFAD'ın da nerede yurt içi ya da yurt dışında bir insani dram ve doğal afetler varsa orada olduğunu vurguladı.
Vakıfların da kendi sorumluluğunda bulunduğunu, bu kapsamda Yeni Cami, Sultan Ahmet Cami ve Erzurum Çifte Minareli Medrese'de restorasyon çalışmalarının yapıldığını dile getiren Kaynak, "373 yaşındaki Yeni Cami diye bildiğimiz İstanbul'un sembolü Eminönü'ndeki Valide Turhan Sultan Cami 373 yaşında ilk defa kapsamlı bir restorasyon yapılıyor. Mısır Çarşısı'na orijinaline uygun, tekniğine uygun çok muhteşem restorasyon yaptık, bitiriyoruz." dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.