Kemal Kılıçdaroğlu: Seçimler zamanında olacak
Deprem bölgesindeki ziyaretlerini tamamlayarak Ankara'ya dönen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Deprem aslında bu köhnemiş zihniyetin ve beceriksiz sistemin de yıkılışı. Türkiye’nin büyük bir değişime ihtiyacı var" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem bölgesinde yaptığı ziyaretlerin ardından Ankara’ya döndü. Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında deprem bölgesine dair izlenimlerini açıklarken, seçimlerin ertelenmesi tartışmalarına da yanıt verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“Acım tarifsiz, deprem bölgesini karış karış gezdim. Yine arkadaşlarımla beraber gideceğim. Gördüklerimi unutamıyorum. Gecelerdir uyumak mümkün değil. Dehşet içindeyim. Bir üzülüyorum, bir öfkeleniyorum. Duygularım karmakarışık. Emin olun bunları büyük bir samimiyetle anlatıyorum. Ailesiz kalan çocuklar gördüm, evlat kaybetmiş annelere sarıldım. Ölmüş evladının cenazesini bekleyen babalarla ağladım. Enkaz altında kalan sevdiklerinin sesini duyan, çaresiz kalan kadınların feryadını dinledim. Bir vinç gelsin diye yıkıntı başında soğuktan titreyenleri gördüm ve onlarla birlikte üşüdüm. ‘Devlet nerede’ diye haykıranları duydum, her gittiğim bölgede. Bunlar kulaklarımdan silinmiyor. Bunu bilmenizi isterim. Bu millete ‘devlet nerede’ diye sordurttular. ‘Yerli ve milli’den ‘devlet nerede’ye geldik. ‘Devlet nerede’ cümlesinin ayrıntılarını aktarayım sizlere. Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsizlik, rüşvet, her türlü değerlerden kopma, yağma, hırsızlık... Devlet nerede sorusu bunları akla getiriyor.
“VATANDAŞLARIMIZIN KANI BU İKTİDARIN ELİNDEDİR”
Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir. Başkanlık sistemini getirdi, tek adam rejimi devleti felç etti. Tek adam rejimi karar marar alamıyor. Bu yaşadıklarımızın baş sorumlusu tek adamdır ve onun bu ülkeye dayattığı rejimdir. Gördüğüm tablo: Asla koordine olamadılar. En kritik saatlerde geç kaldılar. İnsanlarımız donarak öldüler. Utanarak söylüyorum, üzülerek söylüyorum ama gerçekleri konuşmak zorundayım.
“SORUMLULUK ALMAMAK İÇİN ÖZEL ÇABA HARCADILAR”
İnsanlarımız ölürken onlar nasıl bu işi siyaset üstüne taşırız, sorumluluk almayız diye özel bir çaba harcadılar, bunu düşünmeye başladılar. Beceriksizlikleri on binlerce insanımızın canına mal oldu. İnsanlarımız enkaz altında inlerken kahraman ve eğitimli Mehmetçiğimiz kışlalarında bekletildi. Nasıl bir korkaklıktır, kendi askerinden korkmak? Asker bu konuda deneyimlidir. İlk 12 saat içerisinde bütün sorunları çözebilecek kapasiteye sahip ama askeri kışlalarında özellikle beklettiler.
Durumun vahameti ortaya çıkınca zaten olmayan akli melekelerini tümüyle kaybettiler. Tüm yardım ve kurtarma faaliyetlerinin koordine olduğu alan sosyal medyaydı, sosyal medyaya yasak getirdiler, ağırlaştırdılar. Bizim ekipler VPN üzerinden harekete geçtiler ama gelen taleplerin yüzde 60’ı kesildi.
Bununla da kalmadılar, soru soran gençleri, gazetecileri, bilim insanlarını gözaltına aldılar. Enkaza yardıma koşan kurumlara zorluklar çıkardılar. Ya hepimizi tutuklayın ya hepimizi serbest bırakın deyince serbest bıraktılar.
“ERDOĞAN’IN KADER PLANINDA IŞILTILI HAYAT VAR”
Haber kanallarına sorumluluğu hafifletme talimatı verdiler. Vatandaşlara kader planı dediler. Sevgili halkım, onlara göre senin kader planında molozlar altında donarak ölme var. Erdoğan ve şürekasının kader planında ise ışıltılı hayat ve saraylar var. Kimse de sormadı Japonya’da kader planı neden Türkiye’den farklı çalışıyor, diye.
Tüm bu rezalet yetmedi, İletişim Başkanlığını devreye koydular. İletişim Başkanlığı en çok takipçili hesapları satın almaya başladı. Siyaset üstü reklam kampanyasına başladılar asrın felaketi kampanyasını öne sürdüler. Bölgede hala arama kurtarma faaliyetlerini koordine edemeyen Erdoğan, kendi iletişim koordinasyonuna düşmüştü. Bir video devreye soktular, insanlar moloz altındayken belgesel tanıda efektli video servis etmeye başladılar. Allah bunlara akıl fikir versin. Hemen videoyu geri çektiler rezalete son verdiler.
“VİTAMİNSİZ GOEBBELS”
Bu İletişim Başkanlığı’nı daha önce de izlemiştik. Bu vitaminsiz Goebbels bunları yeni yapmıyordu. Yeni ekonomi modeli dediler, işsizlik fırladı. Enflasyonla topyekun mücadele dediler, enflasyon uçtu. Türkiye yüzyılı dediler, şimdi asrın felaketini konuşuyorlar.
İletişim Başkanlığı, Erdoğan ne zaman batırırsa halka hemen bir reklam servis etmeye başlıyor. Halkımız devlet nerede diye haykırırken, ortaya koyabildikleri tek şey koskoca bir yalan makinesi.
“ASRIN FELAKETİ TEK ADAM REJİMİDİR”
Artık yetti. Milletin canına tak etti. Asrın felaketi demiş beyefendi. Asrın felaketi nedir anlatayım: Bu ülke için asrın felaketi tek adam rejimidir. Açıkça ifade etmek gerekirse Erdoğan’dır.
“AKLINIZDAN BİLE GEÇİRMEYİN, SEÇİMLER ZAMANINDA OLACAK”
Açık ve net söylüyorum, seçimler zamanında olacak. Seçim savaş dışında ertelenemez. Savaş için bile TBMM kararı verir. Anayasa madde 78 çok açık. Tıpkı Anayasa 101. Maddede olduğu gibi.
TBMM’de de YSK’da da afet halinde seçimi erteleme diye bir olay yoktur, böyle bir yetki de yoktur. Söylüyorum, aklınızdan bile geçirmeyin. Bunu YSK talep ederse demokrasiye darbe talebinde bulunmuş olur.
“ERDOĞAN BİR YIL DAHA İSTİYOR, SANA BİR SAAT BİLE VEREMEZ”
Erdoğan çıkmış bana bir yıl daha verin mesajıyla ortada geziniyor. Erdoğan bu ülke tam 20 yıl verdi. Bu saatten sonra sana bir yıl değil, bir saat bile veremez.
Deprem aslında bu köhnemiş zihniyetin ve beceriksiz sistemin de yıkılışı. Ama Türkiye’nin büyük bir değişime ihtiyacı var. Deprem aslında bu köhnemiş zihniyetin ve beceriksiz sistemin yıkılışı. Türkiye’nin büyük bir değişime ihtiyacı olduğunu ifade ettim.
Bu iktidarı biz değiştireceğiz halkın oylarıyla. Sadece iktidarı değiştirmek yetmez, zihniyetini değiştireceğiz. Bu zihniyet tek adam zihniyetidir.
Milletimizden çalınan 418 milyar doları kuruşu kuruşuna tahsil edeceğiz ve milletin cebine koyacağız. Bu parayla Türkiye’yi ayağa kaldıracağız. Yatırım taahhütleri alıyoruz. Çok sayıda yatırımcı kapıda bekliyor. Sorun şu, para var ama dürüst insan yok. Harcadığımız her kuruşun hesabını millete vermek bizim onurlu bir görevimizdir. Dürüst ekipler, ahlaklı siyasetle, bu parayla Türkiye’yi hızla toparlar. Yeter ki ikinci yüzyılda cumhuriyetimizi akılla, bilgiyle, bilimle, adaletle, vicdanla baştan kurmaya çalışalım. Bunun için büyük bir değişimi başlatmak zorundayız. Bu değişimle net bir çizgi çizeceğiz artık. Halkıma bütün yüreğimle sesleniyorum. Vaat ettiğim değişimle yeni bir çizgi çizmek zorundayız. Herkes düşünüp bu bağlamda tercihini yapmak zorundadır. Halkımıza mezar olan çürük, rant düzeni bir yana; temiz ve ferah bir yana. Bir avuç çeteyi zenginleştiren sistem bir yana vatandaşı için çalışan devlet bir yana. Hırsızlık ve bencillik bir yana birlik ve insanlıktan yana olmak bir yana. Herkes tarafını buna göre seçsin. Kaybedecek bir dakikamız bile yok.”
(Kısa Dalga)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.