KEŞKE MAKAMI
Öykü Orakçı yazdı
1996 /97'ydi. Her yaz olduğu gibi Fethiyedeyim. Güneş nasıl cömert nasıl cömert. Buharlaşmak üzereyiz. İki arkadaşımla, Ölüdeniz minibüsü bekliyoruz. Nihayet geldi. Minibüse bindik. Ben, 60 yaşlarında, yabancı bir çiftin yanına oturdum. Kadın, yol boyunca kocaman, şemsiye görünümlü şapkasıyla başıma çarptı, çarptıkça saçlarım dolaştı, dahası bozuldu. Çantasının yarısını üstüme koydu. İnerkende ayağıma bastı. Göz göze her gelişimizde hiçbir şey yokmuş gibi gülümsedi. Çok kızdım ve çok canım yandı bir şey de diyemedim. O'da dönüp özür dilemedi. Daha da kızdım. Durumu fark eden arkadaşlarım çok güldüler. ''Öykü, kadın saçlarını kuş yuvasına çevirdi ve sen sakinsin hayret'' deyip dalga geçtiler.
Şükürler olsun indik. Kumburnuna doğru yürüyoruz. Arkadaşlarım, bana kaş göz yaparak arkaya bak diye işaret ederken, gülüyorlar. Baktım, o kadın ve eşi de geliyor. Gölgesine bakıyorum. Saçlarımı bozan şapkası, gölgede tavus kuşu gibi görünüyor. Parmak arası terliklerim ,kırmızı parlak ojelerim şipidik makamında uzunca yürüdükten sonra, Kumburnuna geliyoruz. Bir tarafı yeşilin tonları, bir tarafı, çivi gibi ruhuma çakılan mavisiyle eşsiz denizinin kokusunu içime çekiyorum. Tabi bu huzur fazla sürmüyor. Minibüste kadının eşi, kibarca bana yaklaşıp, karısı ile fotoğraflarını çekmemi istiyor. Galiba sınanıyorum diye geçiriyorum. İçimden. Karı koca, eşsiz manzarayı fon yapıp, musmutlu pozlar veriyorlar. Hiçbir fotoğrafta kadını çekmiyorum, sadece adamı çekiyorum. Kumburnu dönüşü, minibüse yürürken, kızlara durumu anlatıyorum. Gülmekten yürüyemiyoruz. ''Öykü, fotoğrafları bastırıp kadın kendini göremeyince seni hatırlayacak'' diyorlar. Biliyor musunuz biz bunu komik sayarak, yıllarca güldük.
2008 Ekim başlarıydı. Kumburnu'nda şezlongda oturuyorum. Aklıma bu olay geldi. Derin bir üzüntü duydum, kendimi, kendime mahçup hissettim. ''Keşke!'' dedim. Pişmanlığın bir adım sonrası, keşke ile başlayan cümleler kurmaktır. Bunu fark ettim. Belki bir daha Fethiye ye gelmediler. Belki yıl dönümleriydi. Belki son tatilleriydi belki de ilk... Ne olursa olsun, onlar için de "zaman ve an" mutlaka ki önemliydi .O tatili fotoğrafla belgeleyip, anı olarak bırakmak isterlerdi. Bu olay, hayattaki en büyük pişmanlığım olarak yerini aldı. Ne zaman Kumburnuna gitsem ki her yıl gidiyorum, o çifti hatırlıyorum. Rengi değişen ojelerim, modeli değişen terliklerim ama telafisi olmayan pişmanlığım ile biraz buruk, şipidik şipidik fakat bu kez 'keşke makamı'nda' yürüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.