Kılıçdaroğlu: "Eğer beni idam etmek istiyorsanız..."
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, canlı yayında açıklamalarda bulundu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TV5’te “Mustafa Yılmaz ile Kulis Ankara Özel” programında açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Darağacı konusuyla ilgili olarak, "İlk duyduğumda gerçekten çok şaşırdım. Hiç ilgisi yok. Neden birdenbire böyle oldu diye. Sonra düşündüm. Hükümetin bütün beklentisi gündemi nasıl değiştiririz? Gündemin ağırlıklı olarak ekonomi olması lazım. Vatandaş perişan vaziyette. Esnaf, çiftçi memnun değil. Dertleri benimle uğraşmak.
"Vatandaşlar Kılıçdaroğlu'nun asılmasını bekliyorlar" pes yani pes. Toplumu kışkırtmak, kutuplaştırmak. Toplumun arasına kin ve öfke tohumları serpmek. Budur amaç. O grubun operasyon amaçlı kullanılan unsurlardan biri olduğunu biliyorum.
Türkiye'de bunu cesaretlendiren bir ortam var. Erdoğan, AKP'nin genel başkanı. Neredeyse bütün miting meydanlarında, vatandaşın işsizliğine nasıl çözüm bulacağım bunu anlatmıyor, enflasyon almış başını gidiyor, bunu anlatmıyor. Bunlar sabah öğle akşam benimle uğraşıyor.
Bay Kemal olmak kolay değil. Dürüst adam olmak lazım, kul hakkı yememek lazım. Bay Kemal olmak için onların yaptığı gibi oğlunu bedelli askere göndermemek lazım. Herkese, her inanca, her kimliğe saygılıyım. Bizim Anadolu topraklarının mayasında sevgi var, hoşgörü var. Mevlana, Yunus Emre, Erzurumlu Emrah, Dadaloğlu... Nedir bu kin, nedir bu öfke?
Benim o gazeteyle bir derdim yok. Bir gazeteci beni eleştirdiği zaman neden bunu söyledi demem. Erdoğan'ın yaptığı gibi illa şu gazeteciler gelsin karşıma demem. Hiçbir zaman bir televizyon kanalından davet geldiğinde reddetmedim. Bu bir soru değil, sorunun ötesinde bir şey. Kaos planının bir parçası, toplumu karıştırmak. Onunla konuşulması lazım. Bu görüşü kim verdi. Darağacının oraya niye gider? Siyasi idam, asla doğru değil. Bir insanın siyasi düşüncelerinden ötürü idam edilmesi asla doğru değil. İnanç düşüncelerinden ötürü de doğru değil. Görüşler farklı diye illa kavga edeceğiz bir şey yok.
Kılıçdaroğlu, açıklamalarına şöyle devam etti: Eğer beni idam etmek istiyorsanız, kanun teklifi verin, ben evet diyeceğim. Eğer siz kinle öfkeyle, beni yok ettiğiniz zaman bu ülkede işsizliği yoksulluğu önleyecekseniz, her evde huzur, bereket olacaksa, insanlar birbirini sevecekse ben de canımı veririm. PKK bana saldırdığı zaman bu memleket için ben canımı vermeye hazırım. Biz huzur, barış istiyoruz. Avukat arkadaşlar suç duyurusunda bulundular. Konuyu özel olarak takip etmiyorum" dedi.
İdam kanunuyla ilgili olarak ise, "Vatandaşların duygularıyla oynuyorlar. Parlamentoda çoğunluğu var. Böyle bir siyaset topluma zarar veriyor. Vatandaşın lehine düzenleme yapıyorsan yaparsın. Önüme gelse imzalarım diyorsun. Sen AKP'nin genel başkanı değil misin, Bahçeli de MHP'nin genel başkanı değil mi? E versinler" diye konuştu.
"MUHTARIN BEKA SORUNUYLA NE İLGİSİ VAR"
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü, "Bu seçimlerde muhtar seçeceğiz, il genel meclis üyesi seçeceğiz, belediye başkanlarını, büyükşehir belediye başkanlarını seçeceğiz. Milletvekili, bakan, cumhurbaşkanı seçmiyoruz. Türkiye'yi yönetecek kişileri seçmiyoruz. Kalktılar beka sorunu var... Muhtarın beka sorunuyla ne ilgisi var."
"TÜRKİYE'NİN GERÇEK GÜNDEMİ EKONOMİDİR"
Kemal Kılıçdaroğlu, çöp toplayan kadın fotoğrafıyla ilgili olarak, "Bir salı toplantısında gösterdim. Kadının yüzü görünmüyordu. 21. yüzyıl Türkiye'sinin fotoğrafıydı. Arkasında Erdoğan'ın resmi vardı. 6 milyon kişi böyle, sokaktan geçiniyor. Araştırmalar böyle söylüyor. Kağıt toplayan, plastik toplayan var. Eskişehir'den bir kadın buldular. "Ben oradan kediler için topluyordum bunu..." Biz o kadını bulduk. Ama afişe etmek istemedik. Gidin Ankara'ya İstanbul'a, bu tür insanları görüyorsunuz, görmemek mümkün değil. İlk kez Sokak Ekonomisi Çalıştay'ı yaptık. Türkiye'de bir ilktir. Türkiye'nin gerçek gündemi budur.
Bilinçli olarak gerilim yükseltiliyor. Bunlar konuşulmasın, toplumun gündeminden çıksın. Bütün dünyaları bu. Hayatın bir başka gerçeği daha var, onu da görmemiz gerekiyor. Medyanın yüzde 90-95'i iktidarın kontrolünde. Siz ne derseniz deyin, geniş kitlelere ulaştırmakta zorlanıyoruz biz" açıklamasını yaptı.
"BAHÇELİ BAŞKANLIK SİSTEMİNİ TARTIŞMAYA AÇABİLİR"
Kılıçdaroğlu, Bahçeli'nin "Başkanlık sistemi tartışma konusu olur" sözlerine ithafen, şunları kaydetti:
"Bahçeli seçimden sonra tartışmaya açabilir ama biz öyle görmüyoruz. Biz şöyle görüyoruz; belediye başkanlarımız seçilecek. İstanbul'u, Ankara'yı, Adana'yı, Mersin'i, Balıkesir'i inşallah hepsini kazanacağız. Anketler ve sokağın ilgisi çok önemlidir. Biz bu yakın ilgiyi sokaktan görüyoruz. Vatandaş bir çıkış arıyor. Evinde yangın var, geçinemiyor. Hayat standardında ciddi bir düşüş var.
İstanbul'da 1 milyon hanenin elektrik ve suyu kesik. Var bunlar. Böyle bir tablo içerisinde seçime gidiyoruz. Bu tabloyu göstermek istemiyorlar. Her şey rayında gidiyor, Türkiye uçmuş vaziyette...
2018'de Yunanistan'dan 115 milyon dolarlık pamuk ithal ettik. Türkiye'de pamuk ekecek yer yok demekki. 28 milyon dolarlık buğday, 13 milyon dolarlık da tütün ithal ettik. Bizim meşhur Türk tütünü vardı. Dünyada bilinen, diğer tütünlerle harmanlanan tütün. Şimdi biz tütün ithal ediyoruz. Nedir bu? Kim battı kim çıktı? Kim ilerledi, kim geriledi? Çiftçiyi, hal esnafını, pazar esnafını terörist ilan ettiler. 200 bin ton patates alıyoruz dışarıdan. Köylüye diyor niye pahalıya üretiyorsun? Elektriğe, doğalgaza, ilaca zammı sen yapıyorsun. Maliyetine satsa fiyat yükseliyor. Nasıl geçinecek bu adam, kâr etmesi lazım. Adamı batırıyorsun. Bu tablonun Türkiye'de konuşulmasından rahatsız oluyorlar."
"SOYGUN DÜZENİ BU"
"Bir ülkenin ekonomisini dolara bağlarsanız beka sorunu olur. Dolarlarınızı bozdurun çağrısı yaptılar. Dolar bazında verdikleri ihaleleri niye TL'ye çevirmediler. Yandaşlarına dolarla devam et, vatandaşa Türk lirası kullan. Niçin? Vatandaş bunu bilmesin, öğrenmesin istiyorlar.
İktidar vatandaştan yasalara göre vergi toplar. Bir plan yapar, o plana göre parayı harcar. Yol yaptı, "yoldan geçersen bana para ver"... Hayatında hiç o yoldan geçmeyecek adam bile para verecek. Soygun düzeni bu, deli dumrul köprüsü.
Türkiye bölgesinin en güçlü ülkesidir. 5 yıl önce beka sorunu yoktu, 10 yıl, 15 yıl önce yoktu. Niye birdenbire çıktı? Bu ülkeyi beka sorunu olur noktaya hangi iktidar getirdi? Ben mi getirdim? Kim yönetiyordu bu ülkeyi, bu beyle yönetmiyor muydu? Bir telefonla papazı bırakanlar bunlar değil miydi? Talimat geliyor yerine getiriliyor
Tank Palet fabrikasıyla ilgili olarak Resmi Gazete'nin 19 Aralık 2018 baskısını gösteren Kılıçdaroğlu şunları söyledi: "Bu karar bana ait değil. Cumhurbaşkanlığına ait. Milletin aklıyla alay mı ediyor? 25 yıllığına veriyorsunuz. Telekom gibi. Telekom'u sattılar. Sonra bizim bankalardan borç alıp satın aldı. Kârını götürdü, borcu bizim bankalara bıraktı.
En büyük ortak Katar ordusu. Niye bunu verdin diyorum. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir devlet kendi silah fabrikasını başka bir ülkeye vermez. Silah fabrikası bir ülkenin namusudur, geleceğidir, güvencesidir. Niçin verdin diye sorduğumda şunu söylüyor. "Devletin imkanlarıyla gerçekleştirmeye kalktığınızda yatırım için 50 milyon dolar gerekiyor" diyor. 50 milyon dolar nedir? İstanbul'da Boğaz'da 50 tane küçük dairenin parasıdır. Bundan vazgeç 50 milyon doları ben bulacağım. Şu anda kampanya açalım, 50 tane sanayiciye 1 milyon dolar ver desek, verir. 5 büyük fabrikadan birisidir bu fabrika. Tank üretecek, kime satacak? Bize satacak. Bizim fabrikamızda ürettiği malı bana satacak. Zaten bana ait. Bir şey daha var. İhalesi yapıldı mı? Siz duydunuz mu hiç? Katar ordusuna nasıl veriyorsun sen bunu? İhalesi olması lazım. İhaleye çıkarsınız teklif olur. İhale yok ortada.
Bu fabrikayı satarken, ordunun görüşü alındı mı diye sordum. Genelkurmayın görüşü alındıysa çıksın söylesin. Bu fabrikada askerler çalışıyor. Bizim askerler Katar ordusunun emrinde çalışacak. 50 milyon dolar para bulamıyorum diyor, beyefendinin sarayına bakın. Bunun karşılığında bedava verildiği söylenen uçağın karşılığında mı burayı verdi. Ben bunu da sordum. Niye elin oğlu sana bedava uçak versin? 500 milyon dolarlık uçağı niye sana bedava versin? Hiçbirisine cevap gelmedi. Suriyelilere 35 milyar dolar verdik dediler, 50 milyon dolar bulamıyor musun?"
"SOYLU, RAKİPLERİNİ TERÖRİZE EDEREK DEVRE DIŞI BIRAKMAYA ÇALIŞIYOR"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun muhalefeti terörle ilişkilendirmesi konusuyla ilgili olarak, "Geçmişte Ulaştırma Bakanı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı görevini bırakırlardı, bağımsız kişiler gelirlerdi. Kamunun kaynakları seçim amaçlı kullanılmasın, halk üzerinde siyasi baskı unsuru olmasın diye. Geldiler, biz bu düzeni değiştireceğiz dediler. İçişleri bakanı son derece agresif, insanları kıran, aşağılayan, suçlayan bir kişi. Daha önce başka bir partideyken Erdoğan hakkında ağza gelmeyecek şeyler söylerken şimdi başkalarına aynı şekilde. Birisi aksi bir görüş ifade ediyorsa PKK'lı ya da FETÖ'cü diye suçluyor. Toplumun bu konudaki duyarlılığını kullanarak, rakiplerini terörize ederek devre dışı bırakmaya çalışıyor" diye konuştu.
"NEREDEYSE SAVAŞA GİDİYORUZ, NEREDEN ÇIKTI BU ATMOSFER"
Saadet Partili bir kişinin karakola götürülmesiyle ilgili olarak, "Bu, ben ne dersem onu kabul edeceksiniz, benim her dediğim doğrudur" demektir. Bütün bunlara rağmen, geçmişte millet ittifakını oluşturan siyasal partilerin kazandıkları her belediye başkanlığı, bütün dünyaya şu mesajı verecektir: Bütün baskılara rağmen halk demokrasiye sahip çıktı. Ülkeye bir demokrasi kültürü getirecektir. Neredeyse savaşa gidiyoruz gibi. Nereden çıktı böyle bir atmosfer. Herkes sandığa giderken kendi özgür iradesini kullanacak.
Bütün dünyada bilinen bir kural vardır. Kimin suçlu olup olmadığına bütün dünyada hakimler karar verir. Hakim karar vermediği sürece hiçkimseye sen suçlusun diyemeyiz. Ama beyefendi, gözüne kestirdiği, kendisine itiraz eden, farklı düşüncede olan birisine bu teröristtir diyebiliyor. Hal esnafına dediği gibi" dedi.
"MHP İLE GEÇMİŞTE YAPILAN İTTİFAKTAN PİŞMANLIK DUYMUYORUM"
Geçmişte MHP ile yapılan ittifaka ilişkin, "Bir pişmanlık duymuyorum. O günün koşulları. Ekmeleddin Bey'e hala saygı duyarım. Bahçeli geçmişte "başkanlık sistemine karşıyım" dedi. Ne olduysa bilmiyoruz, hiç gündemde yokken anasayasa değişikliğ için yeşil ışık yaktı. Erdoğan'ın hiçbir yanlışını eleştirmemeyi sürdürdü. Beni asıl üzen Tank Palet fabrikası Katar ordusuna satılırken, 25 yıllık işletme hakkı devredilirken bunu Sayın Bahçeli'nin savunmuş olmasıdır. Beni asıl hayal kırıklığına uğratan budur.
"MANSUR YAVAŞ HAKKINDAKİ İDDİALARI CİDDİYE ALMADIM"
Mansur Yavaş'la ilgili iddianameyle ilgili olarak, "Bu daha önce gazetelerde yer aldı. Bunları ciddiye almadım. Mansur Bey düzgün, temiz bir insan. Beypazarı'nda Belediye başkanlığı yaptı. Toplu iğne ucu kadar herhangi bir şaibe yok. Bizi üzen nokta, bütün bu sahtekarlıkları yapan bir kişinin çocuk istismarcısı ve şizofren olmasıydı. AKP sözcüsü Ömer Çelik'in özel basın toplantısı yapması. Çocuk tacizcisi saygın bir iş adamı oldu. Bunu bütün televizyon kanalları canlı verdi. Mansur Bey basın toplantısı yaptığında bunu vermediler. "Biz o saygın iş adamı dediğimiz kişi, bizim değil CHP'nin sorunudur" dediler. Saygın diyen sensin, çocuk tacizcisi öğreniyorsun çark ediyorsun.
Birden fazla partinin Mansur Bey'e teklif götürdüğünü biliyorum ama bununla ilgili Mansur Bey'e bir şey sormadım.
Erdoğan'ın Mansur Yavaş'ı tehdit etmesiyle ilgili olarak, "Ben milli irade falan anlamam" diyor. "Mansur Yavaş'ı seçerseniz, elimden ne geliyorsa yaparım", bu anlama geliyor. Hiçbir şey yapamaz. Bütçesi var zaten, hükümetten para dilenecek hali yok" açıklamasını yaptı.
Mansur Yavaş'ın adaylığıyla ilgili olarak bir sorun çıkarsa bir yol haritanız var mı sorusu üzerine, "Hiçbir şey olmaz. Halkı korkutmak istiyor. YSK karar vermiş, aday çıkmış zaten. Kararı Erdoğan mı verecek, Yüksek Seçim Kurulu mu verecek? Açılan dava, "suçluyu niye bize bildirmedin" davası. Ona bakarsan en büyük davayı Erdoğan'a açmak lazım. Toplumun sevdiği, saydığı, topluma güven veren insanlarla yolumuza devam ediyoruz. Mansur Bey, halk tarafından sevilen sayılan, geçmişi temiz bir insan. İyi bir aile hayatı var. Geçmişinde bir başarı var" diye konuştu.
Aday tercihlerinde başka parti kökenli adaylar çıkarılmasıyla ilgili olarak, "CHP'nin toplumun hangi kesimi olursa olsun, hiçbir kesinle CHP'nin kavgalı olmasını istemem. Eğer bir yerde bir vatandaşın sorunu varsa, o dert benim derdim olmak zorundadır. Bir memlekette huzur istiyorsak, herkesin karnının doyması lazım.
"BİR ZAMANLAR EN MUHAFAZAKAR BİZDİK"
Muhafazakar, değişmeye karşı direnmek demek. Bir zamanlar en muhafazakar bizdik, değişmemek için direniyorduk. Özeleştiri yaptım. Oyumuzun düşük olduğu yerlerde bunu yaptım. O bölgelere gittim, sofranıza oturmadık, yanınıza gelmedik. Bunu söylediğim zaman alandan alkış alıyordum. Toplumun bize oy vermeyen kesimleriyle bir diyaloğumuz hiç yoktu.
Kılıçdaroğlu, açıklamalarına şöyle devam etti: Vatandaşlara soruyorum, bizim en çok neyimizi eleştiriyorsunuz? Siz vatandaşa tepeden bakıyorsunuz diyorlar. Böyle bir şey yok ama böyle bir algı var. Algıyı yaratan biziz, vatandaş değil. Belki CHP'nin dilinde, üslubunda hatalar olabilir. Nerede bir insan varsa orada hata vardır.
"YENİ ZELANDA KONUŞMAM ÇARPITILDI"
Yeni Zelanda'da bir cuma namazında iki ayrı camide insanların katledilmeleri, bütün dünyda infial yarattı. Ben haberi aldığımda Yalova'daydım, konuşma yaptım. Onu çarpıttılar ama. Orada, lanetledik bu olayı, kınadık. İslam dünyası düşmanlığı ve ırkçı yaklaşımlarla böyle bir katliamın yaşanmasını insanlığın kabul edemeyeceğini ifade ettim. Batı'yı da göreve çağırdım. Batı'nın daha dikkatli bir dil kullanması gerektiğini söyledim.
"BAŞÖRTÜLÜ CHP'Lİ MİLLETVEKİLİ NEDEN OLMASIN?"
CHP'de başörtülü milletvekili olur mu? sorusuna yönelik, "Başörtülü belediye meclis üyelerimiz, adaylarımız var. Milletvekili de neden olmasın. Başörtüsü konusunda CHP'nin geçmişteki politikasını doğru bulmadım. Kız çocuklarını okutmak istiyoruz. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'a üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması gerektiğini söyledim, kaldırdılar.
"ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI YAPMAYACAĞIZ"
Kılıçdaroğlu, "1 Nisan'da beklediğinizin üstünde bir sonuç alırsanız, erken seçim çağrısı yapar mısınız?" sorusu üzerine, "Hayır. Belediye başkanlarımızın verdikleri sözü yerine getirip getirmediklerini denetleyeceğiz. Bir miting, bir toplantı olursa belediye başkanımız çıkıyor konuşuyor. Vatandaşa verdiği vaatlerin takipçisi biz olacağız. Allah'ın izniyle başarılı olacağız. Vatandaş artık bıkmış vaziyette." dedi.
Kaynak: Gerçek Gündem
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.