Kırmızılı Adam ll

Hayat tesadüfleri sever. Aklınızda olanı fikrinizde olanı önünüze serer... Bana çok sık olur. Aklıma getirdiğim, yüreğimden düşündüklerimi alıp yanıbaşıma getirir, görebileyim diye...

Kırmızılı Adam başlıklı yazımı okuyanlar hatırlayacaktır. Tanımadığım, etmediğim ama önce toplu ulaşım durağında gördüğüm sonra birlikte otobüsle biraz seyahat ettiğim yirmibeş otuz yaşlarında bir genç beni derinden etkilemişti...

Ben onu gördüğümde  elinde kırmızı bir tişört vardı. Boynuna dolayıp sıkıca sarıp çekiştiriyordu. Boynu kıpkırmızı oluyor sonra gevşetiyordu.. Ardından sizin abiniz var mı? diyordu. Şaşkın bakışlar ardında  kendi cevap veriyordu. Benim var. Hapiste....

Kırmızılı Adam yazımda bu olayı uzunca anlatmıştım. Tabi otobüsteki kısacık seyahatimizde gördüklerimi anlatmıştım sizlere... Ama o karakter hep aklımda kalmıştı.... Yardım edecek, ulaşabilecek bir şansım olsaydı....

Şimdi nereden nereye geleceğim sıkı durun...

Arkadaşım Nevcihan, geçen hafta beni aradı hadi bana kahveye gel, öğlen bir saatimi sana ayırabilirim dedi... Epeydir de görüşmüyoruz iyi bir fırsat hadi buluşalım dedim...

Nevcihan'ın ofisine gittim. Ordan birlikte dışarıya çıkacağız. Ama ofise bir gittim ki hafif tonda bir bağırış çığırış... Yatıştırılmaya çalışılan bir genç, yanında annesi olduğunu tahmin ettiğim bir kadın ve gergin bir ortam... O arada nasıl olduysa gence dikkatli baktım... Bir baktım ki genç, Kırmızılı Adam değilmiymiş... İnanamadım....

Aklımdan çıkmayan ve aklımın bir köşesinde uyandırılmayı bekleyen Kırmızılı Adam şimdi karşımdaydı...

Bu arada olayı yazdığım şu anda da heyecanım nüksetti, size arkadaşım dostum Nevcihan'ın mesleğini en başta yazmayı unuttum. Nevcihan psikiyatr...

Nevcihan bana hemen yan odaya geç ben gelene kadar da beni bekle dedi...

Hemen odaya geçtim. Kafamda uçuşan onlarca soru... Ama öncelikle, gencin rahatlaması ve kendini iyi hissetmesi ilk aklıma gelendi. Çünkü benim onu ilk görüşümde durumu hiç iyi değildi...  Şu an elinde kırmızı tişörtü yoktu. Yalvaran gözlerle konuşmuyordu. Görebildiğim kadarıyla sadece gergindi...

Hayat tesadüfleri sever...

Yarım saat sonra Nevcihan odaya geldi ve haydi dışarıya çıkalım dedi...

Dışarıdaydık ve kahvelerimizin mis kokusu eşiğinde ilk yudumu içerken daha fazla dayanamadım ve hastanın ismini sordum. Aziz dedi Nevcihan... Hayrola ne oldu diye de hemen ardından sordu...

Ben de bir çırpıda ama enerjisi yüksek bir tempoda benim gözümde ve benim aklımın bir köşesindeki Aziz'i anlatıverdim.

Nevcihan da şaşırdı. Benim onunla karşılaşmama...

Tabi konuşmamızın seyrinin nereye doğru evrildiğini, yazılarımdan beni takip edenler tahmin edeceklerdir.

Nevcihan'a en kapsamlı soruyu sordum. Aziz'in derdi ne?

Nevcihan anlatmaya başladı. Aziz ve ailesi varlıklı, eğitimli, sevilen ve sayılan bir aile. Ama ne olduysa, babasının fabrikasının yanması, ardından da abisinin fabrikayı yakanlarla karşılaşıp onları ayağından vurup hapse girmesi... Bunlar olurken babasının kalp krizinden vefat etmesiyle Aziz'in dip yapması işte bu dönemlere denk gelmiş. 

Anne de oğlu için elinden geleni yapmaya gayret ediyor. Hatta elinde maddi ve manevi varolan imkanları çocukları için kullanmayı sakınmıyor. En zor durumda olanlardan biri de anne diyor Nevcihan. Eş ölmüş, çocuklardan biri hapiste diğeri hasta...

Hasta olan Aziz hem kendini hem anneyi çok zorluyor diye sözlerine devam ediyor Nevcihan...

Aziz çok sevdiği babasının acısını yaşarken çok sevdiği abisini de kaybettiğini düşünürken olanlar olmuş ve kendini sokaklara atmış. Annesi Aziz'i bulmak için inanılmaz çabalamış. Ve ardından hemen bana getirdi. Hemen tedavisine  başladık.

Çok yol kat ettik. Arada sırada hafif ataklar geçiriyor. Ama bunlar da iyileşmesinin göstergesi. Sen de tam bu atağa denk geldin. Yoksa onlarla randevum yoktu. Tamamen tesadüf. ..

Gülümseyerek hayat tesadüfleri sever dedim Nevcihan'a...

Kendimi bildim bileli, dışarıda yaşamak zorunda kalanların hayatlarının hep bir kül kedisi hikayesi barındırdığını düşünürüm. Yani görünenin ardında hep farklı bir masal vardır dinlenesi.... Hepsinin, eşsiz, sevgi dolu, senin gibi benim gibi normal hayatları olduğunu düşünürüm. Olsa olsa bir anafor ters kepçeye çevirmiştir hayatlarını... 

Ve kimse kendini yokedici bir hale sokmak istemez. Sarmaldan çıkmak isteyenin yanında biri yoksa kaybolup gider ama bir seveni varsa her şey olumlu anlamda tersine döner dedi Nevcihan...

Nevcihancım bir kahve içimlik zamana bir hayat sığdı dedim. Bu tesadüfü çok sevdim. Aziz hep aklımdaydı. İnşallah yakını vardır inşallah tedavi olur inşallah iyileşir diye ... Bu tesafüf bana çok iyi geldi. Aziz için umutlandım Aziz için sevindim...  Senin ellerinde sarılıp sarmalanacağına eminim dedim. İyi ki varsın...

Umut varsa sevgi varsa her şey tamam. Hayat bize her şeyi sunmaya hazır. Bize düşen, hayatı sevmek geleni kabul etmek. Yoksa bunu da her fırsatta hatırlatır. Öyle değil mi? Hayat tesadüfleri sever... Yeter ki umut olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum