Korkutan 'uyuz' açıklaması

Korkutan 'uyuz' açıklaması

Son günlerde sıklıkla gündeme gelen uyuz vakalarıyla ilgili konuşan Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, “Toplumun genel kesiminde bu kadar yaygın görülüyor olması, salgına yakın düzeyde bir artış olduğunun ipucu" dedi.

Kaşıntı ile kendini gösteren uyuz vakalarıyla son günlerde sıkça karşılaştıklarını ifade eden uzmanlar uyarıyor. Dermatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, uyuzun belirtileri, tanı ve tedavi süreçlerine ilişkin bilgi verirken yapılması gerekenler konusunda uyardı. Prof. Dr. Gençoğlan, “Neredeyse polikliniğimizin yüzde 30’unu uyuz vakaları oluşturuyor, evet, ciddi bir yükseliş olduğundan bahsetmem mümkün. Toplumun genel kesiminde de bu kadar yaygın görülüyor olması, salgına yakın düzeyde bir artış olduğunun ipucu aslında. Hastalarımız hiçbir deri lezyonu olmaksızın kuru kaşıntıdan bahseder, tacizkar bir kaşıntıdır. Uykuyu vs. bozar özellikle gece kaşıntısının şiddetlenmesi, gece kaşıntısı tipik özelliğidir. Hastalar, karın alt kısmı, eller, kollar, bacaklar ve göğüs kısmında kasıntıdan yakınır. Alerjik reaksiyona neden oluyor, artıklar, yumurtalar bırakıyor bunlar da alerjiye neden oluyor dolayısıyla uzun süre tedavi edilmediğinde ya da zaten baştan alerjik alt yapıya sahip bir bireyse hastamız, kızarıklıklara ve egzamatöz değişikliklere de bir süre sonra neden oluyor. Bir süredir toplumda olduğu için kullana kullana sürme ilaçlara karşı direnç geliştirdi. Tedaviyi aldıktan hemen sonra hastanın, yaklaşık 1 aydır temas ettiği tüm kıyafetler, çarşaflar, havlular 60 derecenin üzerinde bir sıcaklıkta mutlaka yıkanmalı. Eğer buna dikkat eder, temizliği gerçekleştirirlerse, ilaçlarını önerilen şekilde kullanılırlarsa tekrar bulaş söz konusu değil” dedi.

aw059966-01.jpg

“5 YILDIZLI OTELLERDEN BİLE BULAŞLA GELEN HASTALARIMIZ OLUYOR”

Sözlerini sürdüren Prof. Dr. Gençoğlan, “Gelen hastalarımız en sık seyahatlerinden bahsediyorlar aslında otelde kalmak önemli bir dezavantaj gibi görünüyor. Nevresim, çarşaf, havlular değiştirilmiş mi mutlaka emin olmak lazım çünkü 5 yıldızlı otellerden bile bulaşla gelen hastalarımız oluyor. Çocuklar bence en önemli risk faktörü çünkü 10 dakikalık temasla bulaş gerçekleşiyor. Özellikle anaokullarında vs. ellerinde lezyonu, kaşıntısı olan çocuklarda kendilerini de iyi ifade edemedikleri için bazen geç tanı alıyorlar. Dikkatli olmak lazım, el ele tutuşup oyun oynuyorlar, o yolla hepsine bulaşıyor. Özellikle okullarda kıyafetlerin üst üste asılması, tek bir askılı düzeninin olması bulaşı kolaylaştırıyor. Çocuğa herhangi bir şekilde uyuz bulaştığında ona bakım hizmeti veren herkese bulaşıyor ve çocuklarda kremler de dirençli olduğu için mevcut parazit, tedavi etmek gerçekten zor oluyor, çocuklara hap yutturamıyoruz. Ebeveynlere, bakım hizmeti verenlere, tekrar tekrar uyuz bulaşıyor, 4-6 ay sürekli bir türlü uyuzdan kurtulamayan aileler oluyor. Çocuklarını mümkün olduğunca başkalarının kucağına vermesinler. Mağazalardan ürün denerken, birebir kıyafeti çıplak kıyafetimiz üzerine giyiyorsak bulaş riski elbette var. Hastamız böyle bir parazitin bulaşmış olduğunu kendisine konduramıyor ama toplu alanları kullanan her birimize bulaşma riski var. Gece artan kaşıntılar olduğunda uyanık olmak lazım ve bir dermatologa muayeneden geçmek lazım” ifadelerini kullandı.

“UTANIP UYUZ OLDUKLARINI SÖYLEMİYORLAR, KONTROL ALTINA ALAMAZSAK ÇOK YAYGINLAŞACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR”

Vakalarda tanı sürecine yönelik bilgiler veren ve tedavinin doktorların tavsiye ettiği şekilde ilerlemesinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Gençoğlan şöyle konuştu:

“Gözle göremiyoruz bunu ama dermoskop denen küçük bir aletimiz var. Bunu kullanarak, tek tek lezyonlara bakarak paraziti tespit edebiliyoruz. Bazen tedavi konusunda defans oluyor, aile bireylerinden ‘Kaşınmıyorum ki kullanmayayım’ diyenler oluyor, bulaştan 2 hafta sonra kaşıntı şikayeti başlıyor. Kaşınmıyor olmamız parazitin bize bulaşmadığı anlamına gelmiyor. Tam salgın diyemeyiz şu anda ama eğer kontrol altına alamazsak çok yaygınlaşacak gibi görünüyor. Özellikle kış aylarında uyuzun pik yaptığını bildiğimiz için eğer hastalarımız çok geç kalmadan tedavi olurlarsa, aile tedavisine dikkat edilirse, temas ettiğimiz herkesin bu bilgiye ulaşmasını sağlarsak, bazen utanıp uyuz olduklarını söylemiyorlar. Herkesin tedavi olmasını sağlarsak o zaman salgın boyutuna ulaşmadan bunu önleyebiliriz. İlaç canlı böceklere etkili, yumurtalara etkili değil o yüzden 2 tertip kullanılması gerekiyor. İlk dozdan 8 gün sonra bir doz daha almamız lazım. İlk dozla rahatlayan hastalarımız bazen 2’inci dozu almıyorlar, ‘Ben iyileştim’ deyip ilacı yutmadıkları oluyor, tedaviye uyum o açıdan çok önemli.”

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.