KURŞUN ADRES SORMAZ Kİ!
Arif Çayan yazdı...
Medyaege ailesine dün noterden bir haber tebligatı geldi.
‘O haberi kaldırın’ tebligatı.
Hangi haberi kaldırın dediklerine baktım, haberimizde bir vatandaşın hayatının dramını anlatmaya çalışmışız.
Kurşun zehirlenmesi nedeniyle iki bacağını kaybeden ve artık yürüyemeyen Suat Akbal’ın hayatını.
Kurşun fabrikasında çalıştıktan sonra bu rahatsızlığının ortaya çıktığını söyleyen Suat Akbal’ın, kurşun zehirlenmesine uğradığını, ondan dolayı bacaklarını kaybettiğini de yazmışız.
Çünkü doktorlar öyle rapor tutmuşlar.
Kurşun adres sormaz misali, sanırım bizim haberimizdeki Suat Akbal’ın kurşunu bir yerlere isabet etmiş.
Birileri bizi vurdunuz diye hukuk servisini harekete geçirerek, ‘Haberi kaldırın, yoksa dava açarız’ diye hukuk diliyle tehdit de de bulunmuşlar.
Haberin içeriğine baktım, dedim bu şirket kim, biz bunun ismini neden yazdık, yazdıysak neden arayıp, olayın ayrıntısı nedir diye sormadık.
Gazetecilik bunu gerektirir.
Ama haberde Suat Akbal, kaybettiği iki ayağı, kurşun ve kurşun fabrikasından başka bir şey yazmamışız.
Yani ne onların ismini yazmışız, ne de onlara bu ayak ne ayak diye sormamışız.
Biz insan haberi olarak gördüğümüz durumu, Akbal’ın anlatımlarıyla haber haline getirmişiz.
Hukuk servisinden gelen tebligatı okuduğumda onlarında, ismimizi yazmamışsınız dediklerini gördüm.
Ama şirket bir de not düşmüş, bu bölgede bizden başka kimse bu işi yapmıyor, dolasıyla bizi hedef gösterip, şirketşerini haksız yere karalamaya çalıştığımızı iddia etmiş.
Allah’tan Akbal’ın kendilerinde çalışmadığını iddia etmemişler.
Suat Akbal, bir insan. İki ayağını kaybeden bir insan. Kurşun zehirlenmesi yaşadığını iddia eden doktorlar. Kurşun fabrikasına girdikten sonra hayatım karardı diyen ise Akbal.
Biz sadece gazetecilik yaptık.
Bilmem anlatabildim mi?
İsmini hala bilerek yazmadığım kurşun fabrikası!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.