Maden facialarını hatırlattı: 'Kanla kalkınma olmaz!'
TBMM Bartın Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu'nda konuşan CHP'li vekil Beko, “Kanla, ölümle, hastalıkla, sakat kalmalarla kalkınan bir toplumun geleceği sağlıklı olabilir mi, üretken özelliği kalabilir mi?" diye sordu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, Bartın Amasra ilçesinde meydana gelen maden kazasının tüm yönleriyle araştırılarak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'nda madencilik sektörünü ve maden işçilerinin sorunlarını gündeme getirdi.
Beko, 22 Kasım 2003 tarihindeki Ermenek’te 10 işçinin hayatını kaybetmesinden başlayarak, 8 Eylül 2004 tarihinde Kastamonu'nun Küre ilçesinde 19 işçinin, 10 Aralık 2009 tarihinde, Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde 19 işçinin, 23 Şubat 2010 tarihinde, Balıkesir'in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy maden ocağında 17 işçinin, 17 Mayıs 2010 tarihinde, Zonguldak'ta 30 kişinin, 7 Temmuz 2010 tarihinde Edirne'nin Keşan ilçesine bağlı Küçükdoğanca köyündeki göçükte 3 kişinin, 8 Ocak 2013 tarihinde, Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde 8 işçi ile tesiste 1992'de 263 işçinin, 13 Mayıs 2014 tarihinde, Manisa'nın Soma ilçesinde, 301 işçinin, 8 Ekim 2014 tarihinde Ermenek’te 18 işçinin, 17 Kasım 2016 tarihinde, Siirt Şirvan'da 16 işçinin, 17 Ekim 2017 tarihinde, Şırnak'ta 8 işçinin ve son olarak Amasra'da 42 kişinin yaşamını yitirdiği bilgilerini paylaştı.
EN ACIMASIZ ÜRETİM SÜREÇLERİ DEVAM EDİYOR
On dokuz yılda ortaya çıkan tablonun korkunç olduğunu dile getiren CHP’li Beko, “Ben burada bir birçok kazadan ve ölümden söz ettim ne yazık ki, bu konuyla ilgili şunu sormak istiyorum: Peki, 2003 yılından bu yana maden kazalarında hayatını kaybeden işçilerin sayısı kaçtır? Sizin elinizdeki veri nedir? Aynı dönemde madenlerde çalışmanın bir sonucu olarak meslek hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden işçilerin sayısı kaçtır? Yaşanan kazalar ve bu tür işletmeler, rödovans ve taşeronlaştırmanın sonuçlarının en trajik örneklerini göstermektedir. Bunlar açısından mesleki eğitim ve birikim önemli olmadığı gibi iş, işçi sağlığı, iş güvenliği uygulamaları da tamamen maliyet kalemi olarak görülmektedir. Maksimum kârı elde etmek için en hızlı en acımasız üretim süreçlerini yaşama geçirme konusuna maalesef hiç tereddüt etmemektedirler. Yıllardır bu konularda çalışma yapan sorunlara dikkat çeken, sendikalar, meslek odaları ve birliklerin uyarılarını dikkate almayan anlayışların işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında ciddi adımlar atabilmesi kesinlikle mümkün değildir” diye konuştu.
Meslek odaları ve birliklerin uyarılarını dikkate almayan anlayışların, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında ciddi adımlar atabilmesinin kesinlikle mümkün olmadığına vurgu yapan İzmir Milletvekili Kani Beko, komisyon üyelerine şu soruları yöneltti: “O nedenle sizce de işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarını uluslararası normlar düzeyine çıkararak kalkınmayı ve gelişmeyi temel politika hâline getirmek gerekmiyor mu? Kanla, ölümle, hastalıkla, sakat kalmalarla, kalkınan bir toplumun geleceği sağlıklı olabilir mi, üretken özelliği kalabilir mi?”
MUHARREM KİRAZ DA HESAP VERECEK Mİ?
Beko konuşmasında; "Sayıştay raporlarına ben baktım, emniyet fezlekelerini inceledim, uzman arkadaşların raporlarına baktım, işçilerin ifadelerine baktım. Genelde birleştikleri bir konu var, havalandırmanın yetersiz olduğuna dikkat çekmişler. Şunu sormak istiyorum Sayın Komisyon üyeleri: Biz komisyon olarak "Bu kaza neden oldu?" sorusunu cevaplamaya çalışıyoruz fakat daha ilk toplantıda, Türkiye Taşkömürü Kurumu, (TTK) Genel Müdür Yardımcısı Muharrem Kiraz, bilirkişi ön raporunun aksine "Kendi yaptıkları incelemeye göre facianın meydana gelmesinde havalandırmanın etkisi olmadığını" söyledi yani bir anlamda kararı vermiş oldu. Merak ediyorum, facianın teknik raporunu yazacak komisyonda, bu faciada hesap vermesi gerekenlerden TTK Genel Müdür Yardımcısı Muharrem Kiraz da yer alacak mıdır?" diye sordu.
AMASRA’DAKİ KATLİAMIN NEDENLERİNE DAİR GÖRÜŞLERİNİ SIRALADI
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Amasra'daki katliamın teknik, tehlike olasılıklarıyla ilgili görüşlerini şöyle sıraladı: "Merkezî gaz ölçüm sistemi ve uyarı ikaz sisteminin çalışmaması; uygun ve yeterli havalandırma sisteminin bulunmamasına bağlı olarak baca ve kılavuz arınlarındaki metan geriliminin deşarj edilmemesi; yeraltı haberleşme sisteminin yetersizliği; grizulu ocaklarda kullanılması zorunlu olan alev sızdırmaz ekipmanının ve otomatik devre kesici donanımların zamanla bu özelliğini yitirmesinin önüne geçilmemesi; kömürün kendiliğinden yanmasının erken tespit edilmemesi ve mücadele yöntemi için prosedürler oluşturulmaması bana göre, burada patlamanın en büyük tetikleyicisi olmuştur."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.