MAŞATLIKTA SAHİPSİZ KALANLAR
Abdülkadir Hazman yazdı...
İzmir Devlet Tiyatrosundan bir akşamüstü çıkıp, birkaç saat önce yağan yağmurun ak-pak ettiği tertemiz havayı içime çekerken gözlerimi bir tarafı sonradan yapılmış olan şelale ve diğer tarafı Bahri Baba parkının arasındaki dik yamaca dikip hem Bahri Babanın mezarının nasıl yok edildiğini hem de bir zamanlar Yahudi komşularımızın yakınlarının yattığı Maşatlığın ne kadar büyük bir mezarlık olduğunu düşünmeye başladım.
Bir süre önce yağmurda ıslanan iki kedi Kız Lisesinin hizmetli lojmanının da bulunduğu istinat taş duvarına doğru giderlerken orada ki belli belirsiz sanki merdiven basamaklarına benzer toprağa gömülü taşları fark ettim. Hava karardığı için evin yolunu tuttum ama sabah ilk işim gidip o merdiven basmaklarına benzer taşlara bakmak oldu. Tarih 24 /12/ 2016. Gördüklerime şaşırmadım diyemem, çünkü bu güne kadar kimsenin fark etmemesi ilginçti.
Gördüğüm taşlar Yahudi vatandaşlara ait mezar taşlarıydı, emin olmak için ellerimle taşların ancak bir kısmını temizleyebildim çünkü büyük bölümleri toprağa gömülü idi. Temizlediğim kadarıyla fotoğraflarını çektim ve zaman yitirmeden ertesi gün yani 26 /12 / 2016 da İzmir Bir Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğüne bir dilekçe yazarak bu taşların bir an önce koruma altına alınmasını ve mümkünse tescilinin yapılmasını istedim. Kurum yetkilileri şaşırdılar bu zamana kadar bu taşların fark edilmemesine ve bu yazdığım dilekçeyi kayıt da alarak bir örneğinin de Arkeoloji Müze Müdürlüğüne vermemi istediler ve bende dilekçemin bir örneğini müze müdürlüğüne teslim edip kayıt altına aldırdım. Artık devletin gerekli birimlerini haberdar etmenin huzuru ile sonucu beklemeye başladım. Fakat içimde ki merak o taşların acaba kimlere ait olduğunu bir an önce öğrenmem konusunda beni rahat bırakmıyordu.
Fotoğraf sanatçısı bir bayan arkadaşa rica ederek en azında taşların göründüğü kadarıyla profosenelce fotoğraflanmasını rica ettim ve fotoğrafladık. Bana semtimizde bulunan Yahudi mezar taş parçalarında ki yazılarının okunması konusunda büyük desteğini hiç esirgemeyen dostum Nesim Bencuya’yı aradım ve buluşarak taşların olduğu yere gittik, elimizde ki plastik şişede ki sular ile taşların görünen kısımlarını yıkayıp okumaya çalışsak ta pek başarılı olduk diyemem çünkü taşların büyük bölümü toprak altındaydı. Nesim Beyin çektiği fotoğraflarla dilekçemizi güçlendirmek ve de kanıt olarak sunmak üzere Bir Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurul Müdürlüğüne bir kez gittik, yetkililer gerekenin en kısa sürede yapılacağını söylediler ve bizi biraz rahatlattılar.
Günler hızla akarken ben de taşların başına bir şey gelir korkusu başladı ve bu tescil işleminin biraz uzayacağını daha önceki deneyimlerimden biliyordum. Bu süreci hızlandırmak için Yahudi Cemaatinin de işin içine girmesi gerektiğini düşünerek Nesin Beyin de yardımlarıyla Yahudi Cemaat Başkanı Sami Azar beyi alarak taşları gösterdik ve sahip çıkılmasını istedik. Sami Bey konuyu cemaatle görüşeceğini söyledi ve de birkaç gün sonra da bir dilekçe ile Cemaat olarak bu taşların bir an önce koruma altına alınması için Bir Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğüne başvurdular. Bütün bu çabaların sonucunda Yahudi Cemaatinden bir görevlinin de bulunduğu ve Müze Müdürlüğünden görevli bir arkadaşa taşların yerinde tespitini 22 / 3 / 2016 tarihide yaptırdım. Müze Yetkilisi gerekli işlemler yapıldıktan sonra mezar taşlarını Yahudi Cemaatinin Müze Görevlileri eşliğinde kaldırabileceğini sözlü olarak beyan etmesi ile artık iş Yahudi Cemaatinin çabalarına bağlıydı. Ben de bir yurttaş olarak görevini yapmanın huzuru ile Karataş’ın deniz gören sokaklarına döndüm. Döndüm dönmesine de bu çabamızın üstünden yaklaşık iki yıl geçmesine rağmen taşlar yerinden kaldırılıp koruma altına alınmadı. Defalarca Yahudi Cemaatinin yetkililerini uyarmam rağmen bu güne kadar bir gelişme olmadı. Geçmişine sahip çıkmayanların geleceklerinin de olmayacağını ilgililere bu vesile ile hatırlatıp Dostum Nesim Bencuya’nın büyük bölümleri toprak altında olan ve bazılarının da kırık parçalar halinde olmasına rağmen taşları okumaya ve tercüme etmeye çalışması da her türlü takdire değer. Umut ediyoruz ki Mezar Taşlarının başına olumsuz bir şey gelmeden ya Müze yetkilileri ya da Yahudi Cemaati taşlara sahip çıkıp güvenli bir yere kaldırırlar.
1-Nolu taş da yazanlar: taştaki yazılar çok belirsiz. Başlangıçta bir kadından söz ediliyor gibi. Sonra Sabetay veya Sabetaya ismi geçiyor ve bunu da Natanel adı takip ediyor. Vefat eden kişi bu isimdeki insanların kızı veya birinin eşi olabilir.
Ölüm yılı da herhalde 5667 yani 1907
2-Nolu taş da yazanlar: başlık: kaderine karar veren Tanrı'dır.
gerisi belli değil, cümle parçacığı var, sanki '' bu mezar taşı(kişi adı olmalı) nın dır gibi bir şey.
3-Nolu taş da yazanlar: yıl 5588 galiba yani 1828
Yazının yarısı görünmüyor, isim filan yok ( Bu taşın muhtemelen bir sünnetçiye ait olduğunu düşünüyoruz)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.