Türkiye’de zaman zaman üzerinde durulan ve belirli yasal değişikliklerle giderilmeye çalışan şey, ülke yönetimi ve yönetim tarzları.

Başka ülkelerde ne, nasıl güzel olursa olsun, bizim ülkemizde yönetim biraz da bizim toplumsal alışkanlıklarımıza ve geçmişten gelen kültürel yapımıza bağlı olmak zorunda.

Neticede, Türkiye’de yaşayan insanların özellikleri kısmen evrensel olsa da, çok kısmı kendi özgüdür.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’ye geldiğinde, referandum yapıldığında ülke olarak, çoğunluk olarak ‘Evet’ dedik.

Devleti işin ehli insanların idare etmesini istedik.

Sadece siyaset yaptığı için idarecilik kısmına geçip, saçma sapan kararlarla ülkede yeni kaoslar yaratılmasın istedik.

Merkezi yönetimde yapılanın aynısı yerel yönetimlerde de yapılmalı.

Yani belediyeler artık daha profesyonel kişiler tarafından idare edilmeli.

Meclis kısmı aynı TBMM olduğu gibi seçimle olmalı ama idare kısmı aynı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde olduğu gibi profesyonel insanlar tarafından yürütülmeli.

Önceki gün bunun en büyük zafiyetini Çeşme’de, Çeşme Belediyesi’nde gördük.

Bütçe görüşmelerinin yapıldığı meclis oturumunda, kim ne konuştu, neden konuştu, kime konuştu bilmem ama zabıtanın, seyyar satıcıyı çıkartır gibi meclis üyesini meclis salonundan, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’ın emirleri doğrultusunda çıkarması ne demokratik, ne ahlaki, ne de insanı.

Başkan Oran, kendisi gibi Çeşmelilerin oylarıyla seçilerek oraya gelen meclis üyesini çıkarmayı demokratik ve etik buluyorsa, bir gün Çeşme Belediyesi’ndeki makamından birileri de onu çıkardığında demokrasi dersi veremez.

Yerel yönetimlerde zaten Belediye Meclislerine, belediye başkanların başkanlık yapması zaten başlı başına bir tezatlık ve sorun.

TBMM’de olduğu gibi belediye meclisi de kendisine pek ala meclis başkanı seçebilir.
Başkan başkanlığını, meclis başkanı da meclis başkanlığını yapar.

Hem başkan, hem meclis başkanı olmanın idari zehirlenmesi bu.

Düşünsenize sizin başkan olarak yaptıklarınızı eleştiren meclis üyeleri, meclis başkanı olarak sizin karşınızda duruyor.

Her kelime Belediye Başkanına gidiyor, hem kelime de Meclis

Başkanı’ndan dönüyor.

Belediye Meclisleri bu yüzden, kendin çal, kendin oyna misali bana hiç adil ve etik gelmemiştir.

Çeşme’de Başkan Oran kendi çaldı, kendi oynadı.

Meclis Üyesi’ne seyyar satıcı muamelesi yaptı!