MİLLETVEKİLİ BALBAY’DAN MENEMEN İÇİN CAN ALICI 12 SORU

MİLLETVEKİLİ BALBAY’DAN MENEMEN İÇİN CAN ALICI 12 SORU

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay Menemen’de ard arda verilen ÇED izinlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’ye sordu.

Balbay, “Belediyenin o bölgede “Sulama Barajı” yapmasına onay vermeyen bakanlık yetkilileri taş, maden, mermer ocaklarına nasıl bu kadar kolay onay veriyor. Bu bon-körlüğün arkasındaki gerçek nedir?” diye konuştu.

Meclis Başkanlığına verdiği soru önergesinde Menemen Bağcılar ve Değirmendere’deki işletmelerin faaliyetlerini hatırlatan Balbay şunları söyledi:


“İzmir – Menemen ilçemizin Bağcılar ve Değirmendere bölgelerinde taş, maden ve mermer ocağı, hazır beton tesisi kurulmasına ve işletilmesine valilik tarafından “ÇED Gerekli Değildir Kararı” ile izin verildi.

 
19 Haziran 2017 tarihinde onay verilen Menemen – Bağcılar’daki işletme 99 hektar ruhsat sahası olan, yılda 1 milyon 600 bin ton üretim kapasiteli, saatte 165 kg toz çıkaracak ve yılda 196 kg anfo patlayıcı ile 2 bin 750 kg dinamit kullanarak faaliyet yürütecek.


02 Ağustos 2017 tarihinde onay verilen Menemen – Emiralem Değirmendere’deki işletmenin de; yılda 6 ton dinamit ve 432 ton anfo patlayıcı kullanacağını, yılda 1 milyon 600 bin ton bazalt kayanın dinamitle patlatılacağını, saatte 18 ton hafriyat çıkaracağını, günde 30 tonluk kamyonlara 215 sefer taşıma yapacağını, saatte 206 kg toz çıkaracağını, saatte 160 metreküp beton hazırlanacağını, saatte 32 ton su tüketeceğini, işletmenin 5 yıl süreli faaliyet göstereceğini, yer altı su kaynaklarının işletmenin tasarrufuna bırakıldığını ve yörede 36 hektar alanda faaliyet yürüteceğini biliyoruz.”


Bu izne Menemen Belediye Başkanı ile bölgenin muhtarları, meslek odaları, akademik odalar ve sivil toplum kuruluşları toplu bir şekilde karşı çıktılar. Konu mahkemeye taşındı ve henüz bir karar çıkmadı. 


Hal böyle iken 22 Mayıs 2017 tarihinde işletme ruhsatı verilen Menemen- Karagöl’deki bir başka Kalker Ocağı ve Kırım Eleme Tesisi projesi için bugünlerde valilik makamından onay beklendiğini paylaşan Balbay sözlerini şöyle sürdürdü: 


“İzmir’in çevreye duyarlı kişi, kurum ve kuruluşları ve avukat arkadaşlarımızla yaptığımız proje inceleme çalışmamız sonucu şunlarla karşılaştık. İşletmenin amacına ve planlamasına baktığımızda; 39 yılı kapsayan (süre uzatılabilecek) 99,5 hektarlık ruhsat alanının 21,69 hektarlık kısmında faaliyet yürüteceğini, ocak üretim kapasitesinin yılda  2 milyon ton olduğunu, kırma eleme tesisinin kapasitesinin yılda 260 bin ton olmasının planlandığını, faaliyet alanından çıkarılan kalkerin yıllık 260 bin ton’luk kısmının kırma eleme tesisinde işlemden geçirilerek nakledileceğini, yıllık 1 milyon 740 bin ton’luk kısmının ise tüvanan olarak kamu kuruluşlarının ve piyasanın taleplerine göre ilgili yerlere nakledileceğini gördük.”


Proje sahası ile kullanılacak patlayıcı miktarlarına ve cinslerine bakıldığında bakanlığın adeta çevreye yönelik bir terör eylemine izin verdiği benzetmesinde bulunan Balbay şu tespitlerini paylaştı:


“İşletmenin verilen izin ile faaliyet yürüteceği bölgede;


630 metre mesafede bir konut var.


4,1 km kuzeybatısında Göktepe Köyü


3,6 km kuzeyinde Ayvacık Köyü


3,2 km kuzeydoğusunda Alaniçi Köyü


3,8 km kuzeydoğusunda Karaorman Köyü 


2,6 km mesafede “Tabiat Parkı” statüsündeki Karagöl


6,3 km mesafede Manisa yolu bulunmakta.


12 km mesafede Menemen ilçe merkezi


17 km mesafede İzmir il merkezi bulunmakta.


Ayrıca, çalışma açık işletme – delme – patlatma yöntemiyle yapılacak. Bu işlemler için;


Yıllık 430 ton anfo (amonyum nitrat + mazot)


7 ton dinamit


14 bin adet elektrikli kapsül


126 metre infilaklı fitil kullanılacak.


Patlatma faaliyeti hariç, toplam toz hesaplaması saatte 284 kg olarak raporlanmış.


Yıllık 13 bin ton pasa atık depolanacak.


Tesis günlük 120 m3 su tüketecek. İhtiyaç halinde yörenin yer altı su kaynaklarını da kullanabilecek.”
 

GEDİZ FEDA EDİLEMEZ


Balbay sözlerini şöyle sürdürdü:


“Bölge diğer izin verilen tesislerde dikkate alındığında, toplamda 2 bin 360 dönüm alanda maden işletme ruhsatı verilen işletmelerin işgali altındadır. Birbirlerine yakın mesafede üretim yapan bu işletmeler nedeniyle bölge büyük bir tehlike altındadır. Tesisin kurulu olduğu alanın 1. derece deprem bölgesi olduğunu yetkililer bilmiyor mu? Bunun sonuçlarının nerelere varacağını hesap ettiler mi? Ayrıca bu alan ‘Karagöl Yamanlar’ su toplanma havzasıdır. Gediz nehri ve Regülatör Köprüsü ile içiçedir.

 

Tarımsal Sit ilan edilen Gediz Ovası, maden ocağı faaliyetlerinin etki alanındadır. Gediz Regülatör Köprüsü 1940’lı yıllarda yapılarak günümüze gelmiş, Menemen Ovasının kanallar vasıtasıyla sulanmasını sağlamaktadır. Bu köprü sağlam olmadığı gerekçesiyle belediye otobüslerinin geçişine kapatılmışken, yaklaşık 50 metre mesafede patlatılacak dinamitlerin etkisine maruz bırakılmaktadır. Ayrıca 10 yıl kadar önce bir başka firmanın izni İdare Mahkemesi kararıyla durdurulmuş. Şimdi bu izni tekrar kim hangi olanaklarla sağlıyor, açıklanması gerekmekte. Bunu anlamak gerçekten mümkün değil. Bu hırs ve ikram neyin karşılığı acaba!” 

 

Balbay, projede olası can ve mal kayıplarının işletmeci tarafından karşılanacağı taahhüdünün ise akıl almaz bir durum olduğunu, böyle bir ihtimale açık faaliyet yürütecek bir firmaya ruhsat verilmesinin olası cinayete ortak olmak anlamına geleceğini söyledi. Bu işletmeye ruhsat verilmemesi gerektiğini, Bakanlığı ihtimal dahilindeki cinayete ortak yapan kişilerin tespit edilmesi gerektiğini ve işletmenin ruhsatının iptal edilmesini, ayrıca valilikten onay bekleyen dosyasının da iade edilmesi gerektiğini vurguladı. 

CAN ALICI SORULAR
 

Ayrıca 1/100.000’lik planda Orman Arazisi olan bu alanda uygulanacak projenin teknik olmayan özelliklerinde sıralanan iş ve işlemlerde alanın 25 hektara kadar çıkabileceği gibi, ormanlık araziye, hayvancılık alanlarına, çiftliklere, tarım alanlarına ve halen kullanılmakta olan konutlara büyük zarar vereceğini iddia eden Balbay Bakan Özhaseki’den şu sorularına yanıt istedi:

İzmir-Menemen’de tüm yerel güçler tarafından karşı çıkılan taş, maden ve mermer ocaklarına bu kadar kolay ÇED izni nasıl verilmektedir?


Henüz Bağcılar ve Değirmendere’de valilik tarafından verilen “ÇED Gerekli Değildir” iznine yapılan itiraz sonuçlanmadan, aynı yörede başka bir şirketin projesinin gündeme gelmesi ne anlama gelmektedir? Bu ısrarcı gelişmelerin arkasında kim yada kimler bulunmaktadır?


Projelerde kullanılacak patlayıcıların bölgenin insan ve diğer canlı varlığına, tarım alanlarına, meralarına ve orman dokusuna vereceği muhtemel zararlar neler olacaktır? Bu konuda bir çalışma yapılmış mıdır? Sonuçları nedir? Bölgede bu kadar patlayıcı ile adeta bir terör faaliyetine izin verilmiş olunmuyor mu?


Bahse konu üçüncü projede “olası can ve mal kayıplarının işletme tarafından karşılanacağı taahhüt edilmiştir.” Bu taahhüt her türlü riske ilişkin gerekli önleyici tedbirin alınmadığının göstergesi değil midir? Eğer bir can kaybı ihtimali var ise işletmeye ruhsat nasıl verilmiştir?


Yöre halkının karşılaşacağı muhtemel sağlık sorunlarına, doğanın fiziksel ve bitkisel yapısının bozulmasına, yerleşim alanlarının karşılaşacağı çevre sorunlarına ilişkin hangi önlemler alınacaktır?


Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi bölgenin tarımsal, ekonomik varlıklarını, doğal kaynaklarını ve sosyolojik yapısını nasıl etkileyecektir?


Tesisin kurulacağı alanın 1. derece deprem bölgesi olduğu yetkililer tarafından dikkate alınmış mıdır? Alınmış ise bu denli patlayıcının kullanılacağı bir faaliyete nasıl izin verilmektedir?


Bahsekonu projede nakliyenin hangi güzergahtan nereye yapılacağı neden kesinleştirilmemiştir? 


Bölgede faaliyet yürüten hali hazırda kaç taş, maden, mermer ocağı, hazır beton tesisi, kalker ocağı ve kırma eleme tesisi bulunmaktadır? Tesisler hangi şirketler tarafından işletilmektedir? Şirketlerin ruhsat veriliş tarihi ve işletme onay tarihi nedir?


Bir yaşam alanını etkileyecek bu denli önemli konularda yerel temsilcilerden (Sendikalar, Meslek Örgütleri, Akademik Odalar, Muhtarlar, Belediye Başkanları v.b. gibi) neden görüş alınmamaktadır?


Bu işletmelere verilen izinlerde Sağlık Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlardan görüş alınmış mıdır? Bu kurumların görüşleri nedir?


Bölgenin doğal zenginliklerinin korunması, canlı varlığını sürdürmesi için en önemli ihtiyaç olan suyun tutulması amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmak istenen “Sulama Barajına” neden onay verilmiyor?
 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.