Milletvekilliği ve Dönem Kısıtlaması
Ali Eyce yazdı; Milletvekilliği ve Dönem Kısıtlaması
Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildiğinde en çok savunanlardan birisiydim.
Neden savunduğumu, eski yazılarımı okuyanlar ayrıntılı şekilde bilir.
Bu sistemin en çok tuttuğum noktası ise bir kişinin en fazla iki dönem Cumhurbaşkanı seçilebilmesi ve hükümet kadrosunu da aktif siyasetin içinde bulunmayan, işin ehli olduğunu ispatlamış insanlardan seçilmesi.
Siyasetin ağır ve zorlu yolunu siyasetin içinde olanlar tabi ki daha iyi bilir, netice de onlar çekiyor ama biz gazeteciler de onları takip ettiğim için zorluklarının en büyük şahitleriyiz.
Demokratik bir ülkede yaşıyoruz, herkesin seçme ve seçilme hakkı en doğal hak.
Ancak herkesin her dönem seçmen olması mümkün olsun ama seçilmesi mümkün olmasın.
Nedenin gelince, bazen o isme, bu isme bakıyorum, 3 dönemdir, 5 dönemdir milletvekili.
Duayen milletvekili!
Milletvekilliği mesleği olmuş!
Milletvekili olarak ne kattığı veya katmadığı noktasında değilim.
Her milletvekilinin illa ki bu milletin temsilcisi olarak bir katkısı vardır.
Milletvekilli olabilmeye de sınırlama getirilmeli.
Bütün siyasi partiler ortak bir karar alarak, 2 olur, 3 olur, 4 olur, 5 olur, bir kişinin milletvekili olarak görev yapmasına dönem kısıtlaması getirmeleri yerinde olur.
90 milyona yaklaşan, genç nüfusun daha aktif olarak geldiği bir ülkeyiz.
Gençlerin önünü açmalıyız!
Siyasetin önünü de açmalıyız!
Bazı milletvekillerinin 10 yıldır, 15 yıldır, 20 yıldır milletvekili olduklarını görünce, özellikle gençleri ve sonrasında siyasetin içinde, partilerin içinde emek harcayanların durumlarını düşünmemek elde değil.
Kendimden örnek vereyim, 26 yıl bil fiil Sabah, Yeni Asır ve Takvim Gazetelerinin İzmir’de yargı muhabiri olarak görev yaptım.
SGK emekliliği hak ettiğimi ve maaş bağladığını söylediği günün ertesi günü gazetemdeki görevimden ayrıldım.
Bir ayın başında (çalıştığım için), bir ayın ortasında (emekli olduğum için) iki defa maaş alacağım, paraya para demeyeceğimi söyleyerek işi bırakmama gerektiğini söyleyen çok insan oldu.
26 yıl bir kurumda, bir yeri işgal ettim, çalıştım, bir 26 yıl daha olmasa da çalışırdım ama gazetecilik mesleğini yapmak için iş arayan genç meslektaşlarımızın da düşünmek zorundayız.
Onların önünde kazanmak zorunda oldukları hayatları da düşünmek zorundayız.
Bu nedenle ayrıldım ve şu anda bu gazetelerin içinde genç meslektaşlarımız bizim bıraktığımız yerden devam ediyorlar, mesleklerini yapıyorlar, hayatlarını kazanıyorlar.
Bunu niye anlattım!
Bazı şeyleri zamanı geldiğinde bırakmayı bilmek, bırakmanın gerektiğini bilmek, arkanızdan gelenlerin, yeni bir şeyler katabileceklerin önünü açmak gerekiyor.
Hayat bile öyle değil mi?
Ne kadar yaşamak isterseniz isteyin.
Bir gün kesin bıraktırıyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.