'Narin' gerçeklik!

'Narin' gerçeklik!

Ali Eyce yazdı; 'Narin' gerçeklik!

Yıllarımı adliye koridorlarında geçirmiş bir gazeteci olarak biraz yazmaya hakkım var.

Bildiğim kadarıyla değil, bilgim kadarıyla!

Diyarbakır'daki 'Narin' yavrumuzun başına gelen Türkiye'de ne bir ilk, ne de son olay.

Hiç olmamasını bütün insanlık adına istesek de, şu gerçekliği unutmamamız gerekiyor, şehirdeki hayat ile dağdaki, ovadaki, tarladaki, köydeki hayat bir değil!

Şehirde insanları bilindik, tahmin edilen, düşünülen ne kadar tehlikeli durumlar bekliyor ise aynı tehlike bilinmeden, tahmin edilmeden ve düşünülmeden kırsal kesimlerde de insanları bekliyor.

'Sabah sokağa salarız, akşama gelirse bizimdir, gelmezse Allah'ındır' özlü deyişinin altında kırsalda yaşamak insanlar için hele ki çocuklar için çok ama çok zor.

Şehirde insanlar çocuklarının evlerinde, evlerinin önünde, bildiği, tanıdığı insanların yanında ve mekanlarında olmasından dolayı bir nebze rahatlasalar da, bu kırsallarda öyle değildir.

Kaşla göz arasında ortadan kaybolan çocuğun başına gelebilecek o kadar çok tehlikeli durum vardır ki, insan bunlardan sadece bir tanesidir.

İşin adli kısmına gelince, adalet yerine bulacak.

Birileri ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası alacak.

Hatta bu cezanın belirli kısmını hücrede tek başına geçirerek yaşayacak.

O birileri elde edilen deliller, dinlenen tanıklar sonunda Narin'in öldürmenin, gömmenin, saklamanın cezasını çekecek.

Adalet yerini bulacak!

Asıl önemli olan bu tür olayların yaşanmaması.

Bunun içinde toplumun eğitilmesi, kendisini toplumun eğitimlisi olarak görenlerin topluma karşı sorumluluk içinde hareket etmesi.

Günümüzde evliliği bir aşk hikayesi yazabilmek için, bir yakışıklı veya güzeli elde edebilmek için genç neslin, evlendikten sonra, çocuk sahibi olup çekirdek aile olduktan sonra üzerlerine düşen sorumluluğun yeterince bilincinde değiller.

Düğünlerden sonra yaşanan 'Bal Ayı' adı verilen, birilerini birileri için her şeyi yaptığı, birilerinin ise sadece keyif yaptığı anları ay değil, yıllar içinde yaşamaya çalışan bir gençlikten bahsediyorum.

Baba ve anne olmanın sorumluğu 'Bal Ayı' paketinin içinde verilmiyor.

İyi baba ve iyi anne olabilmenin sorumluluğu, besleyen, bakan, koruyan, kollayan sıfatlarının içinde.

Ünlü sanat yönetmeni Mustafa Erdoğan'ın gözleri dolarak kullandığı bir cümle var, "İyi babalar boşanmaz."

Bu cümleyi 3 erkek çocuğunun annesinden ayrılan Erdoğan'ın gözleri dolarak söylemesi o kadar etkileyici, her ne kadar iyi bir baba olduğu çocukları ve ayrıldığı eşi Gülben Ergen tarafından söylense de o, iyi babanın tanımını "İyi babalar boşanmaz" diyerek kapatıyor.

Tabi buradan yola çıkarak, diğer yöne giriş yaparak "İyi anneler de boşanmaz" demek gerekiyor.

Sevgili olmak, Aşık olmak, Nişanlı olmak, Evli olmak güzel ama en güzeli ve en sorumluluk bekleyeni Aile olabilmek ve Aile olarak kalabilmek.

Her şeye rağmen, her zorluğa ve sorumluluğu rağmen Aile kavramından vazgeçmemek.

Narin olayının gerçekliğinde yatan onun kimin öldürdüğü, neden öldürdüğü, nasıl öldürdüğü vs. yargının sonuçlarını açıklamak için bulması gereken sorular.

Narin olayının gerçekliğinde asıl yatan Aile kavramının nasıl sorumsuzluk, başı boşluk, vurdum duymazlık ve hatta hata gereksizlik olarak görünmeye başladığıdır.

Bir çok hayvan doğurduktan, gözlerini açıp, yürüdükten sonra yavrularının sorumluluğunu taşımazlar, onları tanımazlar, onları hayatın akışına bırakırlar.

Yaşayan, düşünen, yazan, okuyabilen insanın, hayvanlardan bir farkı da olsun!

Vesselam!

narin-guran-lptg-cover.jpg

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.