İzmir’in en güzel ve şirin denize kıyısı dar olsa da, denizi olan küçük bir köyü iken, büyük bir ilçesi olan yer Narlıdere!

Coğrafi olarak düzlük alanı dar olduğu için, ilçe büyüdükçe, dağlara, dağların tepelerine, tepelerin yamaçlarına, gelen nüfusa, isteyen insanlara çok katlı ama en çok katlı binalar yapıldı.

Dik yokuşların olduğu dağlarda evlere ulaşmak ayrı dert, evlerin içine girdikten sonra bir daha dışarı çıkmak ayrı dert.

Tek tesellisi, kuşların baktığı kadar yüksekten alabildiğince İzmir Körfezi’ni görebilmeniz.

Ha Yamanlar Dağı’nın tepesine çıkmışsınız, ha Narlıdere’de evinize misali.

Bu kadar dik yokuş, dağların ve tepelerin üzerinde yüksek katlı apartmanların oluşu, görsel olarak ne kadar güzel manzara verse de, orada oturanlar ne kadar alışsa da, ilk defa giden insanların kafasındaki soru hep, ya toprak kayarsa, ya bu duvar uçarsa, ya bu yol çökerse, ya bu bina yıkılırsa?

Korkutan manzara ve korku dolu düşünceler.

Sonuçta hemen hemen her yıl bir yerleri kayıyor Narlıdere’nin, bir yerleri patlıyor kaymasın diye örülen duvarların.

Önceki gün de istinaf duvarı, yani kaymayı önleyecek duvar çöktü. Hemen dibinde koruduğu yüksek katlı apartmanın üzerine.

Yeni korkulan yine oldu!

İzmir’i dağı, taşını yüksek binalar yapmak, doğanın kaidesine karşı gelmekten başka bir şey değil.

İstediğiniz mühendislik hesaplarını, istediğiniz mimarlık güzelliklerini ortaya serin, sonuçta hemen olmasa da, belli bir süre sonra doğa sizin hesaplarınızı da, güzelliklerinizi de yok ediyor.

Allah’tan ölen veya yaralananlar olmuyor, şimdilik sadece maddi hasar, çözümsüz sorun ve artan korkular bırakıyor arkasında.

Bir zamanlar İzmir’in en şirin köyü, ilçesi olan Narlıdere şimdilerde İzmir’in en korkulan yerleşim yeri olmayı başardı.

Yapana bir nebze, alana bir nebze söz söyleyesim var ama en büyük sözü Narlıdere Belediyesi’ne söylemek gerekiyor.

Korkulan Narlıdere sizin eseriniz!