NASIL İYİ KAVRULUYOR MUYUZ ÇEVRESİZLER!
Ali Eyce yazdı
‘Of anam, yandım anam, banıldım babam, bu ne sıcak dayı?’ dediğimiz sıcaklar geldi mi?
Hafta sonu Avrupa’dan kalkıp Anadolu’ya misafir oldu.
Gidici de değil, bir iki hafta sürecek, Ağustos ayında daha da artabilecek bir misafirlik.
Avrupa’da sıcaklardan ölenlerin sayısı her gün artarak devam ediyor.
Biz de dilerim o kadar olmaz ama sıcaktan bunalıp kendisini bırakın işe, normal hayata daha vermekte güçlük çeken insanlarımız oluyor.
Sıcaklığa bağlı yüksek tansiyonlar oluşuyor.
Kavurucu sıcaklarla baş edebilmek için tek çareniz var. Ya karada klima altında oturacaksınız, ya da su içinde deniz de, denizin kıyısında duracaksınız.
Bunlar günümüzün bilinen gerçekleri.
Bir de bugün dahi bilinmemekte ısrar edilen, dün zaten hiç bilinmediği için şaşırtan iklim değişiklikleri.
İki ay önce Haziran’da bir yerlere kar yağıp, soğukta dururken, Temmuz da bir yerleri su basıp, sel yağmurları görürken bu yaz ne zaman gelecek diyenimiz de, bu sıcaklar ne böyle diyenlerimiz kadardı.
Dünya değişiyor kelimesinin sosyal, kültürel ve bilimsel anlamda kullanmak güzel geliyor da, dünya değişir kelimesini dünyada insanın yaşamasının daha zorlaştığı anlamında kullanmak maalesef o kadar iyi gelmiyor.
10 yıl, 20 yıl önce ülkelerde çevreci aktivist adını verdiğimiz insanların çevreyi koruyabilmek için azınlıkta dahi olsa yaptıkları çağrıların, bugün ki sonuçları bunlar.
Dünya’yı hoyratça barınmak için, yemek için, içmek için, daha rahat yaşamak için, lükse taşımak için mücadele eden insanoğlunu daha ne gibi değişik kötü sonuçlar bekliyor onu artık bilim insanları da bilemiyor.
Bilim kurgu filminde olduğu gibi dünya insanları, dünyanın içinde bir fanus cam içinde yaşayabilme şansını ne zaman bulurlar onu ben de bilmiyorum.
Kendimizde dahil bütün canlıları yok ederek, onların yok olmasını izleyerek, cansızlık adına ne varsa onun özentisi içinde kalarak şeklini, şemailini değiştirdiğimiz dünyanın elbette ki insanlığa keseceği bir kötü fatura olacaktır.
Düne kadar bahçesindeki ağaçtan erik yerken, şimdilerde balkonundaki küçük saksı da, küçük toprakta, küçük çiçeğini sulayarak ömrünü geçiren insanlığa verecek ders elbette ki olacak.
Kapitalist sistem içinde, bir yarıştır giden alma, verme, yapma, satma işleminin tabi ki bir de kaybetme seçeceği olacaktır.
İki ülkenin savaşmasıyla üretimde yok olan tarım topraklarının dünyayı açlık riskiyle baş başa bırakması da insanlık adına bir derstir.
İnsan ne yaparsa kendine yapar?
İnsanlar dünya da ne yaşarsa onun da sebebi kendileridir?
Biraz çevreci, biraz daha çevreci olmanız için daha ne işaretler almamız gerekiyor bilemiyorum.
Yaşam için son işaret ‘DUR’ görünmeden!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.