Korona virüs salgınında, bayram öncesi günlük vaka sayısı 7 binlerle girmiştik.

Bayrama girmekle, tatil beldelerine akın etmekle, iletişimimiz ve sosyalleşmenin tavan yapmasıyla birlikte, günlük vaka sayısı da hızlı şekilde artamaya başladı.

Önce günlük 500’leri bulan artış, bugünlerde 2 binlerin üzerinde artışlarla devam ediyor halde.

Dün son gelinen rakam ise korkutucu: 22 bin 236

Rakamların istatistiği yükselişi beraberinde birçok korkuyu da beraberinde getirdi.

Ağustos ayının ortası veya sonunda yeniden kısıtlamaların başlaması ihtimali gittikçe güçleniyor.

Dünya’nın her yerinde benzer yükselişler görülse de şunu kabul etmemiz gerekiyor, biz deki yükseliş normallerin üzerinde.

Çünkü bizdeki sosyalleşme, tedbirlere uymama ve aşıdan kaçma normallerin üzerinde.

Yıllar öncesinden başlayan virüsle mücadeledeki çizgimiz, zaman zaman olumlu bir seyir haline dönüşse de, virüsle mücadelede bireysel olarak kararlı ve tutarlı almadığımız, kuralları hiç saydığımız gerçek.

Turizm sektörü birkaç gün daha, birkaç ay daha canlı kalsın, ekonomik olarak çarklar biraz daha işlesin diye bazı şeylere karşı şu an ani tedbirler alınmaması, deve kuşu misali kafamızı kuma gömmekten başka bir şey değil.

Hele ki, aşı konusunda insanların korkularını ve tereddütlerini anlamak mümkün değil.

Her gün 60-70 insanın öldüğü günlük salgın seyrinde, aşılamamak için akıllarında komplo teorileri üretenler ile korkularını virüs yakalanmaktan değil, aşının milyonda bir görülen yan etkilerinde bulanların hislerini de anlamak mümkün değil.

Bu korkular ve komplo teorileri, bu tedbirsizliklerin sonucu sadece ekonomik olarak eski kısıtlamaları yaşamamıza neden olsa iyi.

Daha beteri de var!

Yaklaşık 1,5 yıldır doğru düzgün okul yüzü göremeyen, okula gidemeyen bir nesli, yine okulsuz eğitim günleri bekliyor!

Vaka sayısındaki bu hızlı artışın getireceği ilk kısıtlama ise doğal olarak açılması muhtemel olan okulların kapılarına yeniden kilit vurulmasına neden olacak.

Bizim duyarsızlığımız, kuralsızlığımız, korkumuz, dünyayı teslim edeceğimiz çocuklarımızın, hem bugünlerini, hem de geleceklerini karartmaya devam ediyor.

Sosyalleşmenin, iletişimin her anlamda önemli olduğunu bildiğimiz yenidünya düzeninde, doğru sosyalleşme ve doğru iletişimini ne olduğunu bilmeyen, bilemeyen bir nesil yetişiyor.

Okullar sadece ders yapılan, not alınan yerler olmadığı, bilimsel bir gerçek.

Çocukların kişiliklerini oluşmasına, sosyalleşmesinin güçlenmesine neden olan okulların kapalı olması, ileri zaman diliminde, psikolojik olarak çok ama çok sorumlu bir neslin de varlığının işareti.

Biraz gayret gösterirsek, bir dikkat edersek, biraz korkularımızı yenersek, biraz bu sayının yükselmesine değil, düşmesine neden olursak, kazanacağımız şey sadece yaşamamız değil, çocuklarımızın da geleceği olacak.

Okulların kapanmasına neden olmayalım!