Oy Dediğin Bir Pusula, Bir Mühür, Bir Zarf Değil!
Ali Eyce yazdı; Oy Dediğin Bir Pusula, Bir Mühür, Bir Zarf Değil!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleriyle ilgili karar vermesinden önce AK Parti İzmir’de istifalar arka arkaya gelmeye başladı.
AK Parti’nin İlçe Başkanları Milletvekilliği aday adaylığı için arka arkaya istifa ettiklerini açıklayıp, teşekkür mesajlarını sosyal medya üzerinden paylaşmaya başladılar.
İşin garibi sadece İlçe Başkanları istifa etmedi, ilçe başkanlarıyla birlikte çalışan tüm ilçe yöneticilerinin de istifaları istendi.
İlçe Başkanı istifa edince anormal şartlarda İlçe Başkanlarıyla birlikte yönetimin hepsinden istifa isteniyorsa işte orada bir sorun var, o sorununda kökten çözümüne gidiliyor demektir.
O yüzden kimse siyasi hedeflerinden dolayı istifa ettiğim söylemlerimde bulunmasın.
Kimin neden istifa etmesi gerektiğini, istifasının beklendiğini, istifa etmesinin daha iyi olacağını herkes az veya çok biliyor.
Gelelim milletvekilliği aday adaylığına.
Milletvekilliği aday adaylığı için istifa eden herkes milletvekili adayı olacağını ve hatta milletvekili olacağını hayal ediyor.
Buradan sonraki cümlelerim bütün siyasi partilerde, siyaset yaptığını düşünen ve siyaseten bir yerlere gelmeyi hedefleyenler için.
Dijital ortam olmadan önce seçimlerde aday gösterilecek insanları, aday gösterileceği yerlerdeki insanlara birebir sorarlardı.
‘Nasıl bilirsiniz?’ gibisinden.
Şimdi böyle bir soru yok.
Kimin nasıl olduğunu dijital ortam gösterdiği gibi, kimin siyaset yapıp, yapmadığını, siyasetin içinde çalışıp, çalışmadığını dijital ortam gösteriyor.
Sosyal medya hesaplarından özellikle, siyaseten, insana yönelik, partisine yönelik, sosyalleşmeye yönelik tek tük paylaşımları olanlar, kendilerini listelerin içinde değil dışında bile göremezler.
Ben bir partinin seçilebilecekleri belirleme yetkisini sahip olsam, adın ne arkadaş: ‘Ayşe’, ‘Ahmet’.
Girerim sosyal medya hesaplarına, sabahtan akşama siyasetin içinde olup olmadığına, insanların yanında, aralarında, iyi ve kötü günlerinde olup olmadığına bakarım.
Kendi halinde bir yaşantısı var, etliye, sütlüye karışmamışsa, işinde, gücünde ise ‘hayırlı işler’ der, ‘İşine bak kardeşim’ mesajını çizik atarak veririm.
Normal hayatında insanların içinde değilsen, insanlara dokunamamışsan, insanların iyi ve kötü gününde yanında olmamışsan, mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev dolaşmamışsan vekil olduğunda insanların vekilliğini nasıl yapabilirsin ki?
Görmediğin, göremediğin, dinlemediğin, dinleyemediğin, bilmediğin, bilemediğin, olmadığın, olamadığın, bakmadığın, bakamadığın, anlamadığın, anlayamadığın insanların vekili olmam sana hoş, insanlara boştur.
Adı üstünde milletin vekili olacaksın.
Peki.
Adaya adayı veya aday olana kadar millet seni tanımışlığı var mı?
Milletin seni görmüşlüğü var mı?
Milletin seni bilmişliği var mı?
Milletin seni dinlemişliği var mı?
Milletin yanında olmuşluğun var mı?
Milletin seninle iyi veya kötü günler yaşamışlığı var mı?
Yok mu?
Adettendir, hevestendir, şansını demektendir diye aday adayı olmanda bir sakınca yok.
Sadece hayal kurma, insanların akıllarını küçümseme.
‘Oy’ dediğin sadece bir pusula, bir mühür ve bir zarf değil!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.