Panik atağa dikkat!
Panik atak, aniden ve beklenmedik şekilde ortaya çıkan, kişide yoğun kaygı,korku ve panik hissi yaratan bir ruhsal bozukluktur. Atağın kendisi kadar tekrar ortaya çıkmasıyla ilgili yaşanan korku hissi de şiddetli bir kaygı yaratır.
Panik Bozukluk;
- Tekrarlayıcı beklenmedik panik atakları ile
- Ataklar arasındaki zamanlarda başka panik ataklarının daha olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma,
- Panik ataklarının “kalp krizi geçirip ölme”, “kontrolünü yitirip çıldırma” ya da “felç geçirme” gibi kötü sonuçlara yol açabileceği inancıyla sürekli üzüntü duyma ya da
- Ataklara ve olası kötü sonuçlarına karşı önlem olarak (işe gitmeme, spor, ev işi yapmama, bazı yiyecek ya da içecekleri yeyip içmeme, yanında ilaç, su, alkol, çeşitli yiyecekler taşıma gibi) bazı davranış değişikliklerinin görüldüğü ruhsal bir rahatsızlıktır.
Panik atağı esnasında kişi kalp krizi geçirdiğini ya da felç geçirdiğini sanarak bir ölüm korkusu veya felç olma korkusu yaşar. Beklenmeden gelen bu atak kişiyi dehşet içinde bırakır.
Bazen de kendisini ve çevresini değişiyor gibi algılama,başta uyuşma karıncalanma , kontrolünü kaybetme veya çıldırma hissi yaşayabilir.
Genellikle hasta ve yakınları büyük bir korku ve panikle en yakın acil servise başvururlar. Yapılan tetkikler ve muayene neticesinde hiçbirşey saptanmaz ve hasta evine gönderilir. Çoğu kez acil servislerde ‘sakinleştirici’ iğne yapılarak durumun stresten kaynaklandığı belirtilir. Hasta o anda kısmen rahatlar fakat sonrasında ataklar tekrarlamaya başlar. Hasta her seferinde acile götürülür aynı tetkikler sürekli tekrarlanır fakat bedensel bir hastalık bulunamaz. Bazen de yanlış tanı konularak hasta, antibiyotikten nefes açıcıya, çarpıntı ilacından, tansiyon ve kalp ilacına ve vitamine kadar değişik ilaçlar ile tedavi edilmeye çalışılır, ancak bir türlü sonuç alınamaz.
Ataklar tekrarlamaya devam ettikçe, hasta, ataklar arasındaki dönemde; gergin, huzursuz ve endişeli bir şekilde her an yeni bir Panik atağının geleceğini beklemeye başlar. Bu endişeli bekleyişe “beklenti anksiyetesi” adı verilir. Atakların çoğu zaman belirsiz zaman ve yerlerde gelmesi bu kaygıyı daha çok artırır.
Ataklar sıklaştıkça, kalp krizi geçirip ölme, felç olma ya da kontrolünü kaybedip çıldırma korkuları pekişir.
Hastalar, evde kimsenin olmadığı bir zamanda kalp krizi geçirmekten ve hastaneye ulaşamadan ölmekten ya da kontrolünü kaybederek çıldırıp intihar etmekten , kendisine ya da yakınlarına zarar vermekten, başkalarının bulunduğu ortamlarda çılgınca ve garip davranışlarda bulunarak rezil olmaktan şiddetle korkarlar. Bu düşüncelerin sürekli aklına gelmesinden dolayı da yoğun bir üzüntü duyarlar.
Hastalar bir süre sonra ataklarla baş etmek ve tekrar yaşamamak için bazı önlemler almaya ,yaşam şekillerini ve standartlarını değiştirmeye başlarlar. Bazı kaçınma davranışları geliştirmeye başlarlar.
Hastaların çoğu atakların geleceği yer ve durumlardan kaçınmaya başlarlar.
Yalnız başına evde kalamaz, sokağa yalnız çıkamaz, taşıt araçlarına, asansöre binemez, dar sokak ya da köprülerden geçemez, pazar yeri, büyük mağazalar gibi kalabalık yerlere ya hiç giremez olurlar ya da ancak yanlarında birisi ile yoğun bir endişe ve rahatsızlık duyarak bu tür yerlere gidebilirler.
Hastaların, yalnız başlarına Panik Atağı geleceğini zannettikleri yerlere gidememe, o tür yerlerde kalamama durumlarına Agoragobi adı verilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.