Planlanmış tatil, çocuğun okul başarısını olumlu yönde etkiliyor
Nörolog Dr. Mehmet. Yavuz, sağlıklı bir sömestr süreci için velilere, önemli açıklamalarda bulunuyor.
Yoğun bir okul dönemini daha geride bırakıyoruz. Çocukların yoğun efor sarf ettiği güz dönemi biterken, anne-babaların akıllarında pek çok soru beliriyor. Çocuklarının karne notları ile ilgili endişeli bir bekleyişte olan ebeveynler, bu dönemde endişeli bir tutum sergileyerek, bu duygularını çocuklara da yansıtabiliyorlar. Nörolog Dr. Mehmet. Yavuz, sağlıklı bir sömestr süreci için velilere, önemli açıklamalarda bulunuyor.
“Anlayış, her kapıyı açar”
Günümüzün rekabet ortamı, etkisini çocukların hayatında da yoğun bir şekilde hissettiriyor. Yoğun bir okul dönemi geçiren öğrenciler, küçük yaşlardan itibaren sınav odaklı, stresli bir şekilde geleceğe hazırlanıyorlar. Ebeveynler disiplinli bir çalışma prensibini çocuklarına benimseterek, onları geleceğe hazırlamak istiyorlar. Hatta bazen, onların birer çocuk olduklarını unutabiliyorlar. Kuşkusuz ki sırtında kendinden büyük çantalar taşıyan çocuklar için en büyük motivasyon, aile desteğidir. Anlayışlı bir tutum ile çocuklarına yönelen aileler, kısa sürede olumlu dönüşleri göreceklerdir. Çocuk, karnesinde düşük notlar olduğu için kendisini tedirgin hissetmemelidir. Unutulmamalıdır ki çocuğun hayatı, sadece okuldan ibaret değildir. Kişiliğin gelişiminde, sosyal etkenler de önemlidir. Duygusal zekası yüksek olan çocuklar, çevresi ile empati kurarak, kendisini ifade etmeyi öğrenir. Bu yüzden onlara sosyal beceriler kazandırmak, gelecekleri için en büyük yatırım olacaktır. Sömestr dönemi de okul-ev arasında sıkışan öğrenciler için en büyük sosyalleşme fırsatıdır. Bu dönem, çocukların hem akademik hem de sosyal olarak kendilerini geliştirebilmelerini sağlar.
Çocuk için programın önemi
Düzenli bir program dâhilinde geçirilecek olan tatil, çocuğun hem okul başarısına da hem de sosyal ihtiyaçlarına katkıda bulunur. Her şeyin nasıl bir dengesi olması gerekiyorsa dersler ve sosyalleşme zamanları da bir plan dâhilinde olmalıdır. İki haftalık süreç planlı bir şekilde ilerlediğinde, hem tatil bitimindeki isteksizlik ve adaptasyon süreçleri yaşanmaz, hem de çocuklar vakitlerini diledikleri etkinliklerle geçirebilirler. Bir sonraki döneme dinç başlayabilmek için dinlemenin önemi yadsınamaz. Verimli bir öğrenme sağlanabilmesi için çocuğa, dinlenmesi için de zaman verilmelidir. Gereğinden fazla ders yüklemesi ile karşılaşan çocuk, kendini dinç hissetmediği taktirde okul sürecini de verimli bir şekilde devam ettiremez.
Değişen uyku ve beslenme düzeni öğrenme gücünü düşürüyor
Çocukların okul döneminde kurulan uyku ve beslenme düzeni, tatilde de sürdürülmelidir. Tatil olduğu kurulan düzenin fazla esnekleştirilmesi, çocuğun bilişsel işlevlerini etkileyerek, öğrenme güçlerini düşürmektedir. Ayrıca çocuk, okula geri dönüşte de adaptasyon problemleri yaşayabilir. Bu durum ise motivasyon ve istikrarı, kesintiye uğratır.
Çocuk kötü karne getirdiğinde..
Okul başarısını, zekâ belirtisi olarak görmek büyük yanılgıdır. Zekâ denilen şey, sadece okul başarısı ile ölçülemez. Ebeveynler bu şekilde düşündüklerinde çocukları için endişeli hissedebilirler. Bu süreçte ne kadar gergin hissedilse de bu durum, çocuğa yansıtmamalıdırlar. Öncelikle, anlayışlı bir tutum ile çocuğun iyi olan dersleri, tebrik edilmelidir. Çocukta başarısızlık korkusu oluşmaması için ailelerin sakin bir tavırla, durumu çocukla birlikte değerlendirmeleri faydalı olacaktır. Abartılı tepkiler verildiğinde, çocuk sadece başarılı olduğu zamanlarda sevildiğine dair bir inanış geliştirebilir. Bu yüzden çocuğa kendisini kötü hissettirecek cümleler kurmaktan kaçınılmalı ve arkadaşları ile çocuk diğer arkadaşları ile karşılaştırılmamalıdır. Çocuk, sürece dâhil edildiğinde ise neden başarısız olduğunu sorgulayarak, sonraki süreçte nasıl bir plan ile hareket etmesi gerektiğine karar verir. Böylece kaygı duygusunu bir kenara bırakarak, problem çözme konusunda sorumluluk almayı öğrenir.
Çocuğun okul başarısında destekleyici bir anlayışla hareket etmek, ebeveynlerin bilmesi gereken en önemli noktadır. Arkalarında ailelerinin desteğini hisseden çocuklar, kendilerini daha rahat gerçekleştirerek, zorluklarla daha kolay baş ederler. Bir ailenin çocuğuna kazandırması gereken en temel başarı stresi yönetebilmek olmalıdır. Böylece problem çözme konusunda daha yapıcı bir tutum geliştiren çocuklar, iş yaşamında da bunu sürdürerek, stresi daha rahat bir şekilde yönetirler. Yani, önemli olan yaşanan başarısızlıklar değil, bu durumda sürecin nasıl yönetildiğidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.