Seçil “Sıla Sezen Aksu’nun Tahtına Aday”
Profesyonel müzik kariyerine 90'lı yıllarda çıkardığı "Uhde" albümüyle giriş yapan "Seçil" albümde yer alan "Uhde" ve "Unutursun Gönlüm" şarkılarıyla başarılı bir çıkış yakaladı.
İlk albümünden sonra "Uhde Seçil" olarak anılmaya başlayan sanatçı, 1998 yılında "Rabbena", 2003 yılında ise "Aşkısı" albümleriyle çalışmalarına devam etti.
Merak edenler için soruyorum: Seçil kendini anlatabilir misin?
İnsanın kendisini anlatması kadar zor bir şey yoktur aslında ama kısaca anlatayım. Boğa burcuyum ve burcumun hemen hemen bütün özelliklerini taşıyorum diyebilirim. Kararlı, insanlara karşı dürüst olmaya çalışan, yalanı riyayı asla sevmeyen, doğru bildiğim hiçbir şeyden şaşmayan bir yapım vardır. Dünyadaki tek felsefem güven ama tedbirlide olurum. İnsanlara çok değer veririm ama zarar görürsem, değer verdiğim kişi karşımda ederi kadar değerlenir. Hayvanları çok seven onlar için gerektiğinde her şeyi göze alabilecek kadar gözü karayımdır. Kısacası Böyle biriyim.
Seçil nasıl bir aile de büyüdü?
2 çocuklu orta halli bir ailede büyüdüm. Babamı 16 yaşımdayken kaybettim ve daha sonrasında, annem bize hem anne ve hem de baba oldu. Annemin hiçbir şeyimizi eksik etmediği 3 kişilik bir ailede büyüdüm, babasızlığın zor olduğu yılları iyi bilirim.
Müzikal eğitiminiz nasıl başladı? Ailenizden destek aldınız mı?
Klasik bir cevap olacak belki ama küçük yaşlarda başladı müzik eğitimim. Trt İstanbul radyosu çocuk korosuyla başlayıp, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarıyla devam eden bir müzik geçmişim var. Alaylı değil okulluyum! Ve iyi ki de mesleğimin eğitimini almışım, diyenlerdenim.
Rask ve Medya gazetesinin düzenlemiş olduğu ses yarışmasında dereceye girmiştiniz. Merak edildiği için soruyorum müzik yarışmalarında adalet var mı?
Her yarışma aynımıdır! Bilemem ama izlediğim takip ettiğim birçok yarışmada adalet yok diyebilirim. Benim katıldığım yarışmada da iki dalda yarışmacıydım Türk halk müziği ve Türk sanat müziği. Ben sanat müziği dalında iddialıydım önce halk müziği yarışması yapıldı ve bana “bayanlar dalında birinci olacağım” söylendi ama birinciliği alırsam sanat müziğinde şansım olamayacağı eğer üçüncülüğü kabul edersem şansımın olacağını söylediler, ben de sanat müziğinde birincilik alabilmek için halk müziğindeki üçüncülüğü kabul ettim. Yalnız yarışma sonucunda torpil olduğunu öğrendim. Sırf halk müziğinde sesi çok kötü birini birinci yapmak için bana üçüncü olmayı teklif etmişler ve karşılığında sanat müziğinde de yine torpilli birini birinci yapmak için bu yolu seçmiş olduklarını öğrendim. Kısacası o yıllarda da torpil vardı anlayacağınız.
"Uhde" albümünüzü piyasaya sunduğunuz dönem, karşılaştığınız müzik piyasası nasıldı?
Menfaatsiz, çıkarsız, yalansız ve dolansız bir camiaydı bizimki. Bu yüzden 90’lı yılların sanatçılarının kıymeti şimdilerde biliniyor. Dostluk kardeşlik vardı, kıskançlık diye bir şey yoktu. “Ego” deseniz o da hiç birimizde yoktu. İyi ki 90’larda albüm yapmışım ve o zamanların vefasını yaşadım.
"Uhde" şarkısıyla Fransa'da uluslararası klip yarışmasında birincilik ödülünü aldınız. Uluslararası başarınız ülkemizde nasıl yankılandı?
O zamanlarda aslında çok fazla gündeme getirmediler bu olayı. Bu yüzden çok üzülmüştüm. Ülkeme Uluslar arası klip yarışmasında birincilik getirmişim ve gazetelerde çıplak mankenlerin boy boy haberleri verilirken benim haberim sanki çok önemsiz bir şeymiş gibi küçücük haberler halinde yayınlandı. Yani çok fazla bir yankısı olmadı, bir ben hissettim o yankıyı galiba içimde.
En son 2003 yılında "Aşkısı" albümünü çıkardınız, albüm çalışmalarınızın devamı neden gelmedi?
90’lı yıllarda bir korsan belası vardı başımızda. 2000’li Yılların başında da devam etti bu bela ve firmalar artık albüm yapmamaya başladı, sanatçılara kendin yap getir çıkaralım demeye başladılar. Benim albüm çıkardığım raks firması kapanmasaydı eminim albümlerimin devamı gelirdi çünkü firmam bana çok değer veriyordu. Şanssızlığım firmamızın kapanması oldu. Şimdide albümler satmıyor çünkü internet var bu zamanda.
90'lı yılların müzik piyasasıyla günümüzün müzik piyasası arasındaki fark nedir?
Bizim müzik camiamız çok farklıydı. Kaprislerimizle işverenleri canlarından bezdirmedik hiçbir zaman. Kalıcı şarkılar yaptık biz, yıllarca okunabilecek dillerden düşmeyecek şarkılardı bunlar. Bizim zamanımızda ilk çıkış yaptığımız şarkılar hala biliniyor. Şimdi ki sanatçılar da kaprisin bini bin para, burunlarından kıl aldırmıyorlar. Kalıcı müzik yapmıyorlar ve yeni şarkıcıların çıkış şarkıları hiçbir şekilde hatırlanmıyor. İşte aradaki fark bu! Daha çok fark var ama sanırım bu kadarı yeterli, çünkü anlatmaya kalkarsam bu sayfa yetmez.
90'lı yılların sanatçılarından kimlerle görüşüyorsunuz?
Hazal’ımla çok sık görüşürüz. Jale’ciğimle, Zafer Peker’le, Bora Gencer’le ve o yıllarda kral tv ekranlarında, kliplerimizi naif bir dille sunan vj Bülent’le çok sık görüşüyorum o benim canım kankam.
90'lar geri döndü ama siz yoksunuz. Neden! Sanki o albümler çıkmadı, satış başarıları yaşanmadı, sayısız konserler verilmedi. Piyasadan dışlandınız mı?
Yok öyle bir şey sadece tv’ye çıkmıyorum ama 90’lar projelerinde yer alıyorum, sanırım siz duymuyorsunuz.
Piyasada çok az kalıcı sanatçı var? Bunun sebebi nedir?
Kısaca onlar bizler gibi değiller doyumsuzlar.
Müzik piyasasına ilk girdiğiniz dönem sanırım çok dostunuz oldu, yıllar sonra sanat camiasından kimler kapınızı çaldı?
Zaman eskisi gibi değil herkes bir yaşam savaşı içerisinde bizim zamanımızdaki gibi her gün bir araya gelemiyoruz ama yinede telefonla görüşüp ya da mesajla irtibat halindeyiz.
Kariyerinizin zirvesindeyken "Beyin İltihabı" rahatsızlığıyla gündeme gelmiştiniz. O dönem neler yaşadınız? Sanat camiasından kimler ziyaretinize geldi?
Çok kişi gelmiş ben yoğun bakımdayken hepsinin ismini saymayayım, belki unuttuğum olur kimse gönül koymasın.
Eski röportajınızda "En kötü günümde aldatıldım" demiştiniz. İhaneti ilk öğrendiğinizde neler hissettiniz, sonraki süreçte neler yaşadınız?
Bu soruya çok özür dileyerek cevap vermek istemiyorum! Çünkü o kişiye prim vermek istemiyorum.
Neşe Karaböceğ'in kalbinizdeki yerini sormak istiyorum?
Neşe karaböcek benim kanatsız meleğim. O bir okul bana göre çok engin bir sanatçı. Bilgi olarak çok dolu ve ondan çok şey öğreniyorum. Bunca yıldır sahneye çıkarım ama hala eksik bir şeylerim varmış o eksik taraflarımı da kanatsız meleğimden öğrenip kendime katıyorum. Allah ona uzun ömürler versin bizden mahrum bırakmasın o benim annem gibi.
"Memedim Zeynep, Bendeniz, Of Aman Nalân, Sibel Alaş, Hazal, Pınar Aylin, Elif Karlı" gibi müzik piyasasına zirveden giriş yapmış olan isimleri göremiyoruz. Bunun sebebi nedir? Müzik yapımcıları eğitimli sanatçılara yatırım yapmıyor mu?
Bu saydığınız isimlerin hepsi hayatını düzgün yaşayan kaliteli sanatçılar. Magazine kötü hiçbir malzeme vermediler zamanında vermezlerde bu yüzden yapımcılar yatırım yapmazlar. Bu zamanda magazine malzeme vermiyorsanız maalesef akla bile gelmiyorsunuz, ancak ölünce gelirsiniz akıllara.
Şarkıcı İntizar, rahmetli Nuray Hafiftaş'ın sanat camiasına kırgın vefat ettiğini söylemişti. Gerçektende müzik piyasasında sadece sanatıyla var olmaya çalışan sanatçıların değerleri bilinmiyor mu? Müzik eğitiminiz olduğu halde sanırım sizde ötekileştirildiniz?
Sanat yapmak yerine özel hayatınızla malzeme olursanız yere göğe sığdırılmazsınız. Kör ölür badem gözlü olur misali değeriniz bu diyardan gittikten sonra anlaşılır ama geçmiş olsun. Gerçek sanatçılara değerini hayattayken verin de kırgın gitmesin asıl dünyaya. Mutlu gitsin. Herkese hakkını helal ederek gitsin.
Müzikal geçmişi olan bir sanatçıyken bir anda tiyatro sahnesinde bulduk sizi, bu köklü geçiş nasıl yaşandı?
Oyunculuk hep istediğim bir şeydi. Küçük yaşlarda yeteneğimi keşfetmişti rahmetli Renan Fosforoğlu. Bende yeteneğimi keşfetmesinden sonra bu yolda ilerlemeye karar vermiştim ama şartlar uygun olmadı. Kısmet 5 sene öncesineymiş. İlk önce Nejat Karakaş ve sonrasında Yalçın Özden’le çalışma fırsatım oldu. Hala da devam ediyorum oyunculuğa. Hedefim dizi ve sinema filmi ama iyi bir proje çıkarsa karşıma.
Genç meslektaşlarınıza en çok hangi konuda tavsiye verirsiniz? Başarılı bulduğunuz isimler?
Kalıcı şarkılar üretsinler her şarkıyı bu tutar deyip söylemesinler. Bir şarkı bulduklarında çevrelerine dinletsinler, çünkü “onlar halk ve düşünceleri çok önemli” .Ben önce çevremdeki insanlara dinletirdim şarkıları ondan sonra karar verirdim okumaya. Son zamanlarda çok başarılı bulduğum bir isim var o da Sıla. Sezen Aksu’nun tahtına aday bence.
Oyuncu olmak için yönetmenin yatağından geçmek gerekiyorsa, şarkıcı olmak için prodüktörün yatağına mı girilmeli! Ahlaksız teklif aldınız mı?
Ne alakası var ya! Eskidenmiş onlar, şimdilerde böyle bir şey yok. Benim prodüktörüm babam gibiydi, asla böyle bir şeyle karşılaşmadım.
Yeni bir albüm projesi için "..." müzik şirketinin yapımcısı teklifle kapınızı çalsa kabul eder misiniz?
İyi bir projeyle karşıma gelirse tabii ki kabul ederim.
Müzik dışında ilgilendiğiniz mesleğiniz var mı?
Düşüncemde bir cafe açmak var ileride. Sadece benim yaptığım yiyeceklerin olduğu bir cafe… Mutfakta çok iyiyimdir laf aramızda. (Gülüyor)
"Yeşim Salkım, Gülben Ergen ve Seren Serengil" kavgasını sormak istiyorum. Sizce kim haklı bu "İhanet" silsilesinde? İhanet belli bir süre sonra unutulabiliyor mu?
Ben bu konu hakkında çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Gülben ergen’in bende değeri çok büyüktür. Kimse, kimsenin ne yaşadığını bilemez sevgili Gülben’de yanlış bir şey yapmaz, mutlaka bir yanlış anlaşılma vardır.
Çocuklara, kadınlara ve hayvanlara yönelik şiddet ve tecavüzler endişelendiriyor mu? Ne gibi önlemler alınması gerekiyor?
Hem de nasıl. Benim de bir yeğenim var. Çocuğum yok ama bir yere gittiği zaman gözüm yolda, aklım onda kalıyor. Zaman çok kötüye gidiyor maalesef, kimsenin güvenliği yok. İnsanların gözünü aklını başka bir şey bürümüş! 3 yaşındaki çocuğun başına gelen en son olay beni benden aldı resmen. Allah hepimizin sonunu hayır etsin ve cümlemizi korusun her türlü kötülükten.
Peki aşk yok mu?
Ben sevginin olduğuna inananlardanım. Aşk gelip geçici bir duygu bence. Sevgi yıllarca bitmez ilk günkü gibi tazeliğini korur diye düşünürüm.
Hayatınızın herhangi bir döneminde depresyona girdiniz mi?
Evet, bazen olmuştur ama ben çok güçlü bir kadınım o dönemlerin üstesinden de gelmişimdir. Küçük yaşlarda hayata atılmanın verdiği şey belki beni bu kadar güçlü kılan. Yoksa yaşadığım şeyler başka birilerinin başına gelseydi ya ilaçlara bağımlı olurdu ya da intihara teşebbüs ederdi.
Dinleyicinin en çok merak ettiği: Seçil şimdi ne yapıyor?
Yeni projeleri değerlendiriyorum.
Son olarak okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?
Bu satırları sıkılmadan okuduysalar haklarını helal etsinler bana.
Yaş-Boy-Kilo: 44 - 1.63- 62
Burcunuz: Boğa.
Tuttuğunuz takım: Fenerbahçe.
En sevdiğiniz renk: Pembe.
Ne tür müzik dinlersiniz: Pop, sanat müziği.
En sevdiğiniz şarkı ve nedeni: Akşam oldu hüzünlendim ben yine. (Rahmetli babam çok güzel söylerdi bu şarkıyı)
Sevdiğiniz için neleri göze alırsınız: Eğer ihtiyacı varsa vücudumda iki tane olan organı verebilirim.
Sizi sevenin sizin için neler yapması hoşunuza gider: Değişik sürprizler hoşuma gider.
Şu an ruhunun olmak istediği yer: Rahmetli babamın yanında olmak.
İzlemekten keyif aldığın TV programları neler: Çok fazla program izlemiyorum çünkü izleyecek program kalmadı artık.
Hayatta en çok kıymet verdiğin insan: Kıymet verdiğim tek kişi yok, çok kişi var.
Hayvan besliyor musunuz: Evet muhabbet kuşlarım, Hint bülbülüm var ve birde Jako papağanım. İleride bir kedi ve birde köpek almayı düşünüyorum.
Karşı cinste hoşlandığın tip: Aradığımı 13 sene önce buldum zaten.
Aşk her şeyi affeder mi: Bilmem; duruma bağlı.
Benzetildiğiniz biri var mı: Gençken Nalan Altınörs’e benzetirlerdi.
Fobilerin – Hobilerin: Gök gürültüsünden çok korkarım, Metro’ya binemem. Eski eşyaları boyamak hobim.
En büyük hayaliniz: Dünyayı gezmek.
Beğendiğiniz ve Beğenmediğiniz huyunuz: Aşırı duygusal olmam beğenmediğim huyum her şeye ağlarım. Yufka yürekli yardımsever olmam da en sevdiğim huyum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.