102. YILINDA; ‘KUTÜ’L- AMARE’ ZAFERİ

Hakan Dalay

 

Değerli Okurlar;

Geride bıraktığımız 29 Nisan târihi, ‘Kut’ önlerinde; İngilizlerin târihteki en utanç verici yenilgilerini Türklerin elinden tadışının tam 102. yıldönümüydü…

İçinde bulunduğumuz son birkaç yıldır, daha önce Târih ilmi ile ilgili olanlar dışında hakkında pek bir şey bilinmeyen Kûtü’l- Âmâre Zaferi, sevindirici bir gelişme olarak oldukça öne çıkmaya ve kulaktan kulağa yayılma başladı. Genel anlamda Târih bilinci açısından, özelde ise millî değerlerimizin her birinin, bir diğerinden ayrı ya da aşağıda tutulmadan hak ettiği mevkîi bulması yönünden, son derece olumlu bir gelişme olarak yorumlanmalıdır diye düşünüyorum.

Gerçekten de haklı bir gurur tablosu sergileyen ve kuvvet almak maksadı ile geçmişimize dönüp bakmamızı sağlayan bu nâdîde zafer, aslında tam olarak nasıl gelişmişti? Ana hatları ile bunu yanıtlamaya çalışalım…  

 

Kûtü’l- Âmâre Zaferi

 

Kûtü’l- Âmâre, Bağdat’ın güneyinde, 6.500 civârında kişinin yaşadığı bir kasabaydı… ‘General Charles Townshend’ komutasındaki İngiliz Tümeni (Hint taburları da vardı), Bağdat’a ilerlemeye çalışırken; 23 Kasım 1915’te, ‘Selmân-ı Pak Muharebesi’ni kazanamayarak geri çekildi ve Kût kasabasına sığınmak zorunda kaldı. Osmanlı Devleti’nin yeni kurulan VI. Ordusu komutanlığına atanan ‘Mareşal Von Der Goltz’un emriyle; Irak ve havâlîsi komutanı ‘Miralay (Albay) Sakallı Nurettin Bey’in kuvvetleri, 27 Aralık 1915’te Kût kasabasını kuşattı. Böylece 29 Nisan 1916’ya kadar sürecek olan ‘Kût Kuşatması’ başlamış oldu…

İngilizler, Kût’u kurtarmak için birkaç kez ‘General Aylmer’ ve ‘General Gorringe’ komutasında hücûma geçtiyse de başaramayarak geri çekildi. İşte bu çatışmalardan, 16 Ocak 1916’da ‘Şeyh Saad Muharebesi’nde geri çekilme emri veren IX. Kolordu Komutanı Sakallı Nurettin Bey, görevinden alındı ve yerine ‘Enver Paşa’nın kendisinden bir yaş küçük amcası; ‘Mirliva Halil Paşa’ getirildi. Yâni daha sonra paşalığa yükselecek olan Sakallı Nurettin’in Kûtü’l- Âmâre kuşatmasındaki varlığı, yalnızca yirmi gün sürmüştü... Bu târihten üç ay sonra, 19 Nisan 1916’da Mareşal Von Der Goltz, Bağdat’taki karargâhında tifüsten ölünce yerine Halil Paşa getirildi. Yalnızca on gün sonra, 29 Nisan 1916’da ise General Townshend, diğer 13 general, 481 subay ve 13.300 er ile Kût’ta yaşanan açlık nedeniyle Osmanlı kuvvetlerine teslim oldu.

Halil Paşa, VI. Ordu’ya yayınladığı mesajda şöyle demişti:

‘Târih, bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülâta uğrayacaktır! İşte Türk sebâtının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi; Çanakkale'de, ikinci zaferi ise burada görüyoruz...’

1952 yılına dek Türk Ordusu tarafından bayram olarak kutlanan Kûtü’l- Âmâre Zaferi, bu târihten sonra programdan çıkarılmış; unutulduğu gibi unutturulmasına da neden olunmuştur! Bu konuda, İngilizlerin ‘ricâ’ görünümlü yoğun talepleri ise târihin tozlu sayfaları içinde yer alan bir muammâ olarak kalmıştır. Herkesin Kûtü’l- Âmâre’den bu bağlamda da bir ders alması dileğiyle…                    

Esen kalın…

 

SEFA YAPICIOĞLU