Gözlerimden süzülen yaşlar.
Seni sevmenin pişmanlığını,
dayanamayıp;
Yanaklarıma gözyaşı damlalarını serpiştirdi.
Elimle usulca, sola kaydırdım
sildim hepsini.
Ve isyan ettim.
Seni görebildiğim için,
Gözlerimden nefret ettim.
Kulaklarımı suçladım
Seni duyduğum için.
Bağırdım!
Keşke duymasaydım diye,
Ey aşk söyle bana!
Nedir senin esprin?
Sana gelen,
İflah olmuyor.
Eriyor, yanıyor, acı çekiyor.
Yaşayan bir canlı yerine,
Artık karamsar bir düşünce beliriyor.
Saçlara beyaz aklar düşüyor.
Yüzünde kıvrımlı çizgiler.
Sanki yol şeritlerine andırıyor.
Onlar yaşanmışlıkların izleri mi?
Ey aşk söyle bana!
Aşk da gidenler mi suçlu?
Kalması için bir tek çaba yapamayan mı?
Öylece izin mi verildi gitmesine?
Yoksa kalan kendi menfaatleri uğruna aşkı mı kullanıyordu?
Aşkı mı yozlaştırıyor?
Oyunlarına mı alet ediyor?
Bu hain kişiliksizler.
14 Şubat sevgililer günü diye kutlanıyor;
Ey aşk söyle bana!
Aşklar, sevgiler menfaat üzerineyken;
Böyle bir kutlama tezatlık verir.
Leyla ile Mecnun’un
Ferhat ile Şirin’in
Aslı ile Kerem ‘in
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın
Gerçek sevgililerin sevgililer günü kutlu olsun.
Aşk; masumiyet, temiz kalbi insanların,
mirası olarak kalmalı.