15 Temmuz 2016’da Türkiye tarihinde kapkara bir sayfaydı. O gece yaşananlar, ölümler, meclisin bombalanması, halkın üzerine ateş açılması, sadece bir kabus, kötü bir senaryo olsaydı keşke. Ama gerçekten yaşandı. O geceye dair bilinmeyen, açıklanamayan bir çok şey olsa da buz dağının görünür kısmı bile şu tespiti yapmaya yeterli: 15 Temmuz, tarihte kara bir leke!
Bu tarihi travmanın etkisinden tam olarak çıktığımız söylenemez. Derin yaralar ve görülür izler bıraktı. Bu hain darbe girişimini planlayan, uygulayan ve rol alan herkesten hesap sorulmalı, buna şüphe yok. Ama köklü bir devlet olarak bunu hukuk içinde, uluslararası kurallar ve teamüller çerçevesinde yapmak zorundayız.
Darbe başarılı olsaydı, yargısız infazlar, haksız tutuklamalar olacaktı. Toplumsal vicdanda onulmaz yaralar açılacaktı. Başarılı olamadı, bu devleti ve milleti ile Türkiye’nin başarısı. O halde, yaraları birlikte sarmalı ve demokrasimizi, hukuk sistemimizi güçlendirmeliydik. Yenikapı ruhu güzel bir başlangıçtı ama arkası gelmedi. Gene derin bir ayrışmanın pençesine düştük. Buna bir anlam veremiyorum.
Bir birlikte Türkiye’yiz. Birlikte güçlüyüz. Ama bu son bir yılda toplumsal ayrışmalarımız, onarılmadı aksine derinleşti. Kaş yapalım derken çıkarılan gözler, kanatılan yaralar oldu. Ben bu manzaraları görünce gerçekten üzülüyorum. Bir de şimdi, adalet mitingi ile demokrasi nöbeti yarıştırılıyor! Bu abestir.
Elinde “adalet” pankartı ile yürüyen ve 2 milyon kişi alır denen meydana sığmayan toplum kesimleri ile 15 temmuzu anmak için meydanlarda demokrasi nöbeti tutan milyonlar, birbirinin karşıtı asla değildir (!) ÖNCE BUNU ANLAMAMIZ GEREKMİYOR MU?
Demokrasi olmadan adalet olur mu, peki adalet olmadan demokrasi yaşayabilir mi? Demokrasiye de adalete de dört elle sarılmamız gerekmiyor mu?
Bunun içinde, enerjimizi, bir birimizle didişmek yerine, ayrışmak yerine, anlamaya çalışarak ve hatalarımızdan ders almak için kullanalım. Kendi ellerimizle birbirimizi ötekileştirmek yerine, yanımızdaki, yamacımızdakine elimizi uzatıp, sarılalım. Burası Türkiye, bizim, hepimizin ülkesi, buradan başka gidecek evimiz , yurdumuz yok.
15 Temmuz yıl dönümünde, tüm şehitleri, saygı ve rahmetle anıyorum.
Allah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın.
Daha fazla demokrasi ve daha çok adalet olsun. Çocuklarımız korkudan uzak, güvenle ve huzur içinde yaşasınlar Türkiye’de. Ülke olarak da bir an önce normale dönelim artık.