Türkiye’de Fen Bilimleri alanında ikinci kez gerçekleştirilen kongre İKÇÜ ev sahipliğinde yapıldı.
Kongreye, Türkiye'de Fen Bilimleri alanında lisansüstü öğrenim görmekte olan uluslararası misafir öğrenciler, yurt dışında öğrenim görmekte olan lisansüstü öğrenciler, Türk öğrenciler ve çeşitli üniversitelerden akademisyenler katıldı. İki gün süren kongrede, 28 oturumda 160’dan fazla bildiri sunuldu. İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Mustafa Güden, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Turan Gökçe’nin de iştirak ettiği kongre, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı, İKÇÜ Fen Bilimleri Enstitü Müdürü,İzmir Uluslararası Misafir Öğrenci Derneği Başkanı Doç. Dr. Mehmet Çevik’in açılış konuşmalarıyla başladı.
Fen Bilimlerine İKÇÜ katkısı
İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, kongrede emeği geçen herkese teşekkürlerini ilettiği konuşmasında, üniversite olarak böylesine kapsamlı bir kongreye ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Hem öğrencilerimizin farklı üniversitelerden hocalarımızla buluşmasını, hem uluslararası öğrencilerin bilgilerini paylaşmasını, hem de alanlarıyla ilgili bilgi edinmeleri açısından programa katılan hocalarımızdan yararlanmalarını oldukça önemli buluyorum.” dedi.
Genç araştırmacılara akademik katkı
Uluslararası öğrencilerin, yaptıkları araştırmaları farklı bilimsel ortamlarda paylaşmalarına, tartışmalarına ve genç araştırmacıların kendi aralarında etkileşimde bulunabilmelerine imkân sağlamayı amaçladıklarını belirten İKÇÜ Fen Bilimleri Enstitü Müdürü Doç. Dr. Mehmet Çevik de, “Lisansüstü eğitim bütün dünyada AR-GE’nin, sanayi ve teknolojide ilerlemenin başlangıcını teşkil ediyor. Dolayısıyla buradaki arkadaşlar kendi ülkelerine döndüklerinde büyük ihtimalle ya bir üniversitede görev alacaklar ya bir araştırma kuruluşunda çalışacaklar veya eğitimle ilgili alanlarda çalışmalarına devam edecekler. Bu faaliyette, genç araştırmacıların hem bir kongre tecrübesi yaşayarak akademik gelişmelerine katkı sağlamaları, hem de mezun olduklarında dünyanın sayısız ülkesine dağılacak olan bilim insanlarıyla şimdiden tanışmaları ve görüş alışverişinde bulunmaları arzu edilmektedir.” diye konuştu.
Kongrenin açılış oturumunda davetli konuşmacılardan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Mustafa Güden “Akıllı Üniversiteler”, Ege Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Alcı “Yapay Zeka” ve İbn Haldun Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi İşletme Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Çetin Ali Dönmez ise “Kripto-para Teknolojileri” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.
“Üniversitelerin yapısı bin yıldır aynı.”
‘Akıllı üniversiteler’ başlığında öğrencilere bir sunum yapan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Mustafa Güden, dünyanın dijital bir devrimden geçtiğini vurguladı. Bazılarının dijital devrimin ileride olduğunu ima ettiğini söyleyen Rektör Prof. Dr. Güden, üniversitelerin bu süreçteki gelişmeye ayak uydurmasının önemine değindi. Prof. Dr. Güden, “Aslında dijital devrim başladı. Transistorun icadı, daha sonra internet, daha sonra siber dünya ile donanım dünyasının birleşmesi… Biz zaten bu sürecin içindeyiz. Peki, bu sürecin içinde üniversiteler bugün ne yapıyor, yarın ne yapacak, ve ne tür önlemler alacak? Ben geçen milenyumun insanıyım, aranızda bu milenyumda doğan insanlar var. Aramızda büyük bir kuşak farkı var. Bu kuşak farkı muhtemelen sizin çocuklarınızda çok daha derin olacak. Üniversitelerin yapısı nedendir bilinmez ama bin yıldır aynı. Yapıya baktığınız zaman her üniversitede rektör var, üç tane rektör yardımcısı var. Biri eğitimden sorumlu, biri araştırmadan sorumlu, biri de altyapıdan sorumlu. Araştırmalar ve eğitim bölümlerde yapılıyor. Son yüzyılda araştırma merkezleri kurulmaya başlandı ki bunun öncülüğünü 1950’li yıllarda A.B.D. yaptı. Üniversitelerin üç fonksiyonu var. Bunlar eğitim, araştırma daha sonrada girişimciliktir. Üniversiteler artık burada önemli roller üstleniyor. Teknoparkları biliyorsunuz, üniversitelerdeki rafine bilginin teknolojiye dönüştürülmesidir. Teknoparkların açılma sebebi, üniversitelerde üretilen bilginin ticarileştirilmesine yönelik bir ara yüzeydir. Aslında hem üniversitelerde ki hem de sanayideki değişimi tetikleyen şey de ekonomidir.” dedi.
“Bilgi demokratikleşti.”
“Bilgi globalleşti. Biz buna bilginin demokratikleşmesi diyoruz. “ diye konuşan Rektör Prof.Dr.Güden, dijital devrimin beraberinde otomasyonu getirdiğini vurguladı. Prof.Dr.Güden, “Artık insansız fabrikalardan bahsediliyor. Örneğin dünyada bir su problemi var. Deniz tuzunun arıtılması, dünyada etkileyici inovasyon dediğimiz şey. Bu başarılırsa çok önemli bir gelişme olacak.” diye konuştu.
“İnsanla rekabet edecek bir yazılım henüz yok.”
Ege Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Alcı, büyük ilerlemeler kaydedildiğini ancak medyada konuşulan anlamda insanla rekabet etme kabiliyetine sahip, kendi algoritmasını kendisi geliştiren yazılımların henüz ortaya çıkmadığını ve bunun da pek yakın görülmediğini söyledi. Yapay zeka konusundaki araştırmaların temelini dünyaca ünlü Azerbaycan asıllı bilim insanı Prof. Dr. Lotfi Aliaskerzadeh’in Fuzzy Logic (Bulanık Mantık) adlı çalışmasının oluşturduğunu ifade eden Prof.Dr.Alcı, böyle bir çalışmanın Batılı değil de Doğulu bir bilim insanı tarafından geliştirilmesinin, Doğu’nun evreni sıfır-bir ile değil de bunların arasındaki binlerce ton ile tanımlamasından kaynaklandığını söyledi.
“Kripto paralardaki block-chain sistemini ilk kez Sahabeler kullandı.”
İbn Haldun Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Çetin Ali Dönmez ise “Kripto-para Teknolojileri” başlıklı sunumuna, kripto paralarda kullanılan block-chain sistemini ilk kez uygulayanların Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e inen vahyi, parça parça ezberleyen ve bunları çözümleyerek bir araya getiren Sahabeler olduğunu söyleyerek başladı. Kripto paraların 2008 yılında dünyada gerçekleşen ekonomik krizde insanların bankalardaki mevduatlarını kaybetmeleri üzerine bir tepki olarak ortaya çıktığını vurgulayan Dr.Dönmez, bu paraların devletler tarafından kontrol edilmediklerine dikkat çekti. Paranın tanımı itibarıyla muhasebe birimi olması, değişim aracı olması ve varlıkların biriktirilmesinin aracısı olduğunu kaydeden Dr.Dönmez, zaman içinde gelişen kripto-paraların da bu işlevlere sahip olduğunu belirtti.