‘23 NİSAN’IN TARİHSEL PANORAMASI

Hakan Dalay

Değerli Okurlar;

Bir 23 Nisan’ı daha geride bırakırken, TBMM’nin açılmasının üzerinden 98 yıl geçmiş olduğunu düşününce; I. TBMM’nin açılış sürecine dönemsel perspektiften kısa bir bakış atmak gereğini hissettim…  

Birinci Dönem Büyük Millet Meclisi ya da kısa adıyla Birinci Meclis, ilk defa 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanmış ve 1 Nisan 1923'te yeni seçim kararı alıp, 15 Nisan 1923'te son oturumunu yapmıştır. Birinci Meclis, yeni Türk devletinin kurucu meclisi olarak kabul edilmektedir. Birinci Meclis'in açılış günü olan 23 Nisan, Türkiye’de Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı adıyla kutlanmaktadır.

 

TBMM’nin Açılış Süreci

 

Birinci Meclis açılırken Osmanlı Hükümeti, İstanbul’da varlığını sürdürmekteydi. Birinci Meclis, halkın tepkisinden kaçınmak için açılış gününde Sultan ve Halife olan VI. Mehmet'e bağlılık yemini etmişti fakat uygulamada İstanbul Hükümeti’nden tamamen bağımsız hareket etmiş ve 1 Kasım 1922'de aldığı kararla da Osmanlı Devleti'ne resmi olarak son vermiştir. Kurulan yeni Türk devletinin yönetim şekli olan cumhuriyet, 29 Ekim 1923'te İkinci Meclis tarafından ilan edilecekti. Bu iki tarih arasında TBMM, içinde bulunduğu şartlar gereği yasama, yürütme ve yargı yetkilerini tek elde toplayan bir ihtilal meclisi görünümüne bürünmüştür.

4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi'nin ardından, Mustafa Kemal yönetimindeki Temsil Heyeti Anadolu'da idareyi fiili olarak ele almış bulunmaktaydı. Osmanlı Hükümeti, Temsil Heyeti’nin talebi doğrultusunda Mebusân Meclisi seçimlerini yapmaya karar verdi. Temsil Heyeti’nde, Mustafa Kemal'in de içinde bulunduğu çoğunluk, yeni açılacak meclisin Anadolu'da toplanmasını istiyordu fakat 28 Kasım 1919 tarihli toplantıda, Kâzım Karabekir ve Rauf Orbay’ın ısrarlarıyla yeni meclisin İstanbul'da toplanmasına karar verildi.

Yeni Mebusân Meclisi ilk kez 12 Ocak 1920 tarihinde İstanbul'da toplandı fakat seçilen milletvekillerinin önemli bir kısmı çeşitli sebeplerle Meclis’e katılmadılar. Çoğunluğunu Milli Mücadele’den yana olanların oluşturduğu Mebusân Meclisi, Misak-ı Milli beyannamesini kabul etti ve Mart 1920’de ana hatlarıyla belli olmaya başlayan Sevr Antlaşması’na keskin bir şekilde karşı çıkıldı. Mart ayının 16’sında bir İngiliz askeri birliği Mebusân Meclis'ini bastı ve Rauf Orbay başta olmak üzere bazı mebusları tutukladı. Yaşanan bu gelişme üzerine 18 Mart'ta yeniden toplanan mebuslar, yasama dokunulmazlığının ortadan kalktığı gerekçesiyle meclisi süresiz olarak tatil etti ve bir sonraki toplanmanın Ankara’da yapılmasına karar verdi.

İstanbul’da açılan Mebusân Meclisi’nin tüm üyeleri Ankara'daki meclise katılma hakkına sahipti. Bu mebuslardan Ankara'ya gelmek istemeyenlerin birkaçı istifa etmiş sayıldı ve Mebusân Meclisi’ne seçilen mebuslardan 92’si yeni meclise de katıldı. Daha sonra Mustafa Kemal’in vilayetlere gönderdiği tebliğlerin ardından yapılan seçimlerle ise Mebusân Meclisi üyeleriyle birlikte 66 seçim bölgesinden toplam 337 temsilci Ankara’daki meclise katıldı.

Yeni kurulan meclisin adı ilk önce Millet Meclisi’ydi fakat daha sonra İstanbul Meclisi üyelerine ek olarak seçilen temsilciler nedeniyle, genişletilmiş meclis anlamında, Büyük Millet Meclisi adı benimsendi. 1921'de meclisin adının önüne Türkiye sözcüğü de eklendi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi adı resmileştirildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin birinci döneminin en önemli özellikleri arasında olağanüstü şartlarda faaliyete geçmiş olması, ihtilal meclisi olması, kuvvetler birliği esasına dayanması vardır. Birinci Meclis’in başkanı olan Mustafa Kemal, aynı zamanda yürütmenin de başıydı.

Üstlendiği görevlerin yanı sıra, Birinci Meclis, demokratik ve parlamenter bir meclis olan özellikleri ile de dikkat çekmektedir. Bu özellikler, 1920'lerde Türk insanının meclis yolu ile yönetme ve yönetilme birikiminin mevcut olduğunu da göstermektedir.

TBMM’nin üzerinde hiçbir kuvvet yoktu ve hükümet kurmak gerekliydi. Böylece İstanbul Hükümeti yok sayılmıştı. Ayrıca geçici kaydıyla meclise bir başkan atamak da reddedilmiştir. Birinci TBMM güçler birliği ilkesiyle (yasama, yürütme, yargı) hareket etmekteydi. TBMM, kurucu meclis özelliğinin yanı sıra olağanüstü yetkilere sahip olan bir ihtilal meclisiydi.

 

23 Nisan, Ne Zaman ‘Çocuk Bayramı’ Oldu?

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Büyük Millet Meclisinin açılışı ile beraber Türk çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1921'de Milli Bayram olarak kutlanmaya başladı.

23 Nisan'ın Milli Bayram Addine Dair Kanun, Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açılışından tam bir yıl sonra, 23 Nisan 1337 (23 Nisan 1921) yılında kabul edildi, kanun 2 Mayıs 1337'de (2 Mayıs 1921) ise Ceride-i Resmiye'de (Resmi Gazete) yayımlanarak yürürlüğe girdi.

İki maddeden oluşan kanunun birinci maddesinde, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk yevmi küşadı olan 23 Nisan günü milli bayramdır.", ikinci maddesinde ise "Tarihi kabulünden muteber olan işbu kanunun icrasına Büyük Millet Meclisi memurdur." ifadesi yer alıyor.

Atatürk, 23 Nisan 1921'de Milli Bayram olarak kutlanmasına karar verilen 23 Nisan Bayramı'nı, 23 Nisan 1929 tarihinde çocuklara armağan etti. Böylece 23 Nisan ilk defa, 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak kutlandı.

23 Nisan, 27 Mayıs 1935 tarihinde çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile "Ulusal Egemenlik Bayramı" olarak kutlanmaya devam edildi.

Kanunun ikinci maddesinin B fıkrasında, "Ulusal Egemenlik Bayramı; 22 Nisan öğleden sonra ve 23 Nisan günü" ifadesi yer aldı.

1981 tarihli Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'da, 20 Nisan 1983'te yapılan değişiklikle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı'nın adı, "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak değiştirildi.

1979 yılında ilk olarak 6 ülkenin katılmasıyla uluslararası boyuta taşınılan bu milli bayramda, dünyanın birçok ülkesinden çocuklar Türkiye'ye gelmeye başladı. Türkiye, dünyada çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke.

Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli yeri alan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl yurt içinde ve yurtdışındaki temsilciliklerde, bütün kurumlarda ve okullarda çeşitli etkinliklerle kutlanarak milli birliğin kenetlenmiş ruhunu temsil ediyor.

        

Esen kalın…

 

SEFA YAPICIOĞLU