Seçimin bir kazanını, bir de kaybedeni vardır.
Bu seçime giren adaylar için geçerli. Ancak seçimin asıl kaybedenleri aday adayları oluyor sanırım.
Seçim bitene kadar, siyasetin hareketli geçiren aday adayları seçimin bittiği gün ortalıktan kayboldular.
Belki çok yoruldular ve belki de çok yordu siyaset onları.
E kolay değil. Bir şeyi isteyeceksin, istemekle kalmayıp almak için uğraşacaksın, uğraşmakla kalmayıp almak için hür türlü maddi ve manevi imkânlarını zorlayacaksın sonunda isminin önündeki aday adayı sözü bile kalkacak.
Psikologların ve eczacıların bu ara işleri yoğunlaştığını düşünüyorum. Bol miktarda ağrı kesici, sakinleştirici ve antideprasan ilaçlarını yazdığını düşünmemek elde değil.
Daha önceki bir köşe yazımda, seçimlerden aylar önce ‘Hırs’ üzerine bir yazı yazmıştım. Okuyanlar ve hatırlayanlar bilir.
Hırs insanın içinde olmalı ama asla insan olmanın önüne geçmemeli.
Dünyaya geldiğimiz andan itibaren, bir meme ve biberonla, sonrasında bir tutam çikolata veya pamuk şekere sahip olmakla başlayan hırsımız, alabildiklerimizle bize mutluluk, alamadıklarımızla bize derin üzüntülü bir hayat bırakır.
Yetişkinler de fazlasıyla olan bu hırs, onlara bazen yeni kapılar açma umudu kalmadığını düşündürecek kadar hayatlarını kilitliyor.
Seçim öncesi aday adayları da şu anda, hırsları yüzünden kilitlenmiş vaziyetteler.
Bir ay önce bir şeylerin adaya adayı olarak dolaştığı insanların sanki ona, ‘senden de bir şey olmamış’ gibi baktıklarını düşündükleri için kendilerine baskı üstüne baskı kuruyorlar.
Bırakın normal hayatı, evlerinde ve ellerinde tüm elektronik eşyaları kapatmış durumdalar sanki.
Sosyal medyada yoklar.
En son paylaştıkları, ‘Oyumuzu kullandık’ pozu.
Seçim dönemi bir kere tam çalmasına izin vermeden açtıkları telefonlarını, şimdi yüzlerce kez çaldırsanız açmaz oldular.
Aday adayı olmak iyi, aday olmakta iyi, hırslı olmakta iyi ama sonuçlarına katlanamayacak kadar hırsınız varsa, işte bu iyi değil.
Hayata dönün.
Merak etmeyin kimse size ‘Senden bir şey olmaz’ diye bakmıyor!