Ormanlar yanıyor....
Geleceğimiz yanıyor...
Akşam sevgili Ressam Nur Öztürk Şengüler Yengemin evine gittim.
Gerçi kendisine Yengoş derim...
Epeydir görüşemiyorduk...
Kapıyı çaldım...
Kapıyı Nur yengem açtı.Açtı açmasına lakin gözlerim Minik oğlu Metehan Baranı aradı.
Koltukta uzanmış cennet gülüşü ile bana bakıyordu.
Aramızda farklı bir bağ var.Bana Kop amca der.
Çok ama çok tatlı... Her ayrı kaldığımız da büyüdüğünü yeni yeni şeyler öğrendiğini görüyorum ve büyük keyif alıyorum.
Benimle oynamayı seviyor.
Ben de öyle tabii ki...
Bi farkla. O hiç yorulmuyor.
Odasını gösterdi oyuncaklarını ve yatağının.Hemen başucundaki kitaplar dikkatimi çekti.
Annesi ve babası güzel yetiştiriyor evladını...
Hayvan sevgisi gibi...
Kitapları alıyor içindeki hayvanları tanımaya çalışıyor.
Mutlu bir çocuk.Allahım sağlık sıhhat versin...
Salonda Nur Yengemle sohbet ederken Kıymetli eşi benimde dostum Ethem Şengüler In telefon sohbetine şahit oldum.
Anane Nevin ablamla İstanbul'a varmışlar. Köprüden geçerken Dualarda bulunmuşlar....
Bunları neden anlattım...
Sahi biz bu çocuklara nasıl bir dünya bırakıyoruz.
Evlatlarımızın sağlıklı huzurlu yetişmesi için gecemizi gündüze katıyoruz.
Tek tırnağına zarar gelmesin diye ....
Bir taraftan televizyonlarda acı acı içimiz yana yana yangın haberleri geliyor...
Sahi Biz Üzerine titrediğimiz evlatlarımıza nasıl bir dünya bırakıyoruz....
Yeni Türkü'den dinlediğim...
Lakin Söz Murathan Mungan'a Bestesi ise Manos Loizos şarkı geldi aklıma.
Telli telli telli şu telli turna
Sanma ki yaralı uçmaz bir daha
Takılmış kanadı göçmen buluta
Anlatır eski beni şimdiki bana
Sakın çıkma patika yollara
O dağlara, kırlara, o karlı ovaya
Yenik düşüyor herşey zamana
Biz büyüdük ve kirlendi dünya