Hatırlarsanız geçen hafta Gönülle kahvelerimizi yudumlarken o da yaşadıklarını anlatıyordu bana... Hani şu açık düğme, kısa etek ve yayvan konuşan asistan konusunu... Ve ben ağzım açık onu dinliyordum. Devamı bu haftaya kalmıştı.
Kaldığımız yerden ve daha da alevlenip genişleyen bu konuya bu hafta noktayı koyacağız. Ama yeterli olacak mı? Okuyup kararı size bırakıyorum...
Sinan'ın asistanı Alev gerçekten de alev almış ve alevinin dalgalarını ordan oraya savurmaya ant içmiş gibiydi sanki dedi Gönül. Neden öyle düşündün dedim ben de...
Kadın fütursuzca ve zamanlı zamansız Sinan'ı arıyordu ya... Bir de punduna getirip öğlen yemeklerinde de Sinan'ın burnunun dibinde bitivermeye başlamış. Allahtan Sinan'ın bu taraklarda bezi yok da bir de o sebepten yıpranıp zebil olmadık.
Peki bu sorunu, Alevle konuşarak veya başka bir şekilde çözmek yerine neden Alevin eşine asistan olarak, onun gibi davranarak çözmeye çalıştın...
Hah işte tam da burası çok önemli... Sen zannediyor musun ki ben bodoslama böyle bir şey yaptım. Sinan'ın şirketinde, ailelerin de katıldığı şirket yemek ve toplantılarında tanışıp arkadaş olduğum bir kişi vardı Nihan...Çok aklı başında bir kızdır... İlk önce onunla bu işi çözmeye çalıştım.
Sanki ben olayı bilmiyorum ama bunu farkeden Nihanmış gibi Alevle bunu konuştu. Çaktırmadan, bu davranışının sonucunun bir çok kişinin zarar görmesine sebep olacağını... Sinan beyin böyle bir adam olmadığını söyledi...
Ama yok... Alev hanım alevlerini bir o kadar daha savurmaya başladı. Ben de dedim ki yok bu böyle olmayacak. Demek ki aklı başında bir insanın özelliklerini taşımıyor bu Alev hanım...
Bir de neden hep biz alttan alıyoruz neden hep biz onlar yerine üzülüp büzülüyoruz neden yanlışı onlar düzelteceklerine biz düzeltmeye çalışıyoruz. Neden?..
Hayatlarında, canları istiyor diye egoistler diye yorulmadan iş yapacaklar diye kolaycacık fırsatları değerlendirecekler diye sadece güzeller diye ya da çirkinler diye insan ezmeyi başarı sayıyorlar diye efor sarfetmek istemiyorlar diye başkalarının başarılarına gıcık oluyorlar diye ellerinden iyilikten çok kötülük geliyor diye insan kullanmayı meziyet sayıyor diye kendilerini bir şey sayanlara ben de bir kez olsun onlara kendi dillerinden cevap vermek istedim.
Hayatımda ilk kez çizgimden farklı bir yol izledim dedi Gönül. Ama birisinin Alev'e artık dur demesi gerekiyordu. Beni sen de eleştirebilirsin dedi... Ama hikayenin geri kalan kısmını da dinlemelisin benden...
Belki ben de onun gittiği yoldan gittim ama kimseye zarar vermedim. Altı ay çalıştığım yerde kimseye o şekilde davranmadım. Beni izleyenler, dış görünüşüme ve Alev'in kocasına davranışıma göre beni değerlendirenler haklıydı... Peki ya hikayenin sonunu bilenler ....
Alev'in davranışlarının aynısını kocasının asistanı olarak ben de ona yapıyordum. O nasıl ki zamanlı zamansız Sinan'ı arıyordu nasıl ki gerekli gereksiz kendini yemeğe, kahveye davet ettiriyordu, evden arıyordu. Ben de çalışma hayatımda, kocasına asistanlığımla Alev'e birebir aynısını yaptım. Bir süre sonra ne oldu biliyor musun? Benimle öğle yemeğine çıkmak istedi... O benim gibi araya tanıdık birini sokmadı. Oysa ki ben o tanıdığı kişiyi araya neden sokmuştum? Kendisi rencide olmasın diye.. Ama Alev hanım bunu bile anlayamamıştı.. Neyse...
Ben de onun öğle yemeği teklifini kabul ettim. En şahane kıyafetimi en şahane makyajımı en şahane ayakkabımı giydim tabi bir de kuaför, olay tamamdır deyip buluşma yerimize gittim...
Heyecanlanmıştım. Gönül ne oldu çabuk anlat deyivermişim...
Ne olacak aynı benim gibi giyinmiş süslenmiş, anlayacağın savaş kıyafetleri giyilmiş savaş boyaları sürülmüştü. Artık olan olsundu...Geldi oturdu karşıma...
Bana anlattığı ya da konuştuklarımızı uzun uzadıya anlatmama gerek yok cancağazım ama şunları söylemek isterim...
Alev hayatında ne yaşamış olursa olsun sevgi, ilgi, anlayış bunlar ailesi tarafından az ya da çok verilmiş olsun ilk aşkından darbe yemiş olsun arkadaşlarından kazık yemiş olsun diğer insanlardan daha az imkanlarla büyümüş olsun ailesinde maddi sıkıntı yaşamış olsun hayırsız babası olmuş olsun kocasından hakettiği ilgiyi görmüyor olsun hayatında fedakarlığı hep kendi yapıyor olsun her ne olursa olsun bu bir başkasına kötülük yapmayı kötünün rolünü üstlenmesini mübahkılmaz. Kılmamalı da
Ben de Alev'e sadece şunu söyledim. Kendi derdinin acısını başkasından çıkarma. Kendi derdini ancak kendin çözebilirsin. Çözümü başkasında aradığın müddetçe senin de karşına bir çok Alev çıkar... Düşünsene Gönül bile yaktı geçti ortalığı dedim sayende... Ama sana da böyle bir şey gerekliydi yi eklemeden geçemedim.
Alev'e son söz olarak da, karşına benden beteri de çıkabilirdi seni ve aileni yakıp yıkacak büyüklükte alevler çıkartıp sizi darmadağın edebilirdi demeden edemedim...
Gönül'ün anlattıklarını dinlerken ben de neler düşündüm neler.... Kime hak verdim ne kadar hak verdim ben bile şaşırdım. Ama Gönül'e de sen neymişsin demeden edemedim. Ve bir kez daha önyargının ateşten gömlek olduğunu hatırladım.
Ama yorum yapabileceğim tek nokta var. Allah hepimizi bu tip insanlardan korusun, ateşler içinde kalmaya maruz bırakmasın. Ama Alev gibilere de akıl fikir vermeyi unutmasın. En çok da gönüllerine sevgi tohumu eksin bizimle uğraşamasınlar... Yollarında iyilikle ilerleyenler de buna devam etsinler...Bu dünya hepimize yeter...