AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Milli Eğitim Bakanlığının "Öğrenci Andı"na ilişkin Danıştay’a sunulan temyiz dilekçesi metninde kusuru bulunan bürokratların görevden alınmasıyla ilgili, “Bakanımızın ve bakanlığımızın oluşturduğu görüşe rağmen oradaki avukatlar tarafından bu paragraf o şekilde oraya ekleniyor. Kontrol etmesi gereken bürokratlar da bunu kontrol etmiyorlar. Bu avukatlarla ilişik kesilmiştir, bu bürokratlar da görevden alınmıştır. Sayın Bahçeli’nin bu eleştirisinin doğru olduğunu ifade ediyoruz” dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Milli Eğitim Bakanlığının "Öğrenci Andı"na ilişkin Danıştay’a sunulan temyiz dilekçesi metninde kusuru bulunan bürokratların görevden alındığını, avukatlarla ilişiğin kesildiğini belirten Ömer Çelik, “Bakanımızın ve bakanlığımızın oluşturduğu görüşe rağmen oradaki avukatlar tarafından bu paragraf o şekilde oraya ekleniyor. Kontrol etmesi gereken bürokratlar da bunu kontrol etmiyorlar. Bu avukatlarla ilişik kesilmiştir, bu bürokratlar da görevden alınmıştır. Bakanımızın görüşünün hilafına aykırı şekilde buraya yerleştiren, hem doğru olmayan hem de bakanımızı üzen bu yaklaşım, o andan itibaren bakanımız konuyu inceletmiş, hatalı bu ifadenin temyiz dilekçesinden çıkartılmasına ve temyiz sürecinin bu şekilde devam etmesine karar verilmiştir. Temyiz süreci devam edecektir. Bu hadise fark edildiği andan itibaren harekete geçilmiştir. Sayın Bahçeli’nin bu eleştirisinin doğru olduğunu ifade ediyoruz” diye konuştu.
“Oradan yansıyan görüntülerde Türkiye merkezi bir roldedir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1. Dünya Savaşı’nın 100. yılı programına katılmasına yönelik eleştirilere cevap veren Çelik, “Türkiye Cumhuriyeti olarak bu platformlarda bulunmamız önemlidir. Çünkü bir masada yoksak, hele de böyle devletlerin geçmişte taraf olduğu bir meselenin tartışıldığı, dünya tarihinin en önemli meselelerinden birisinin tartışıldığı bir programda olmazsak kendi tezlerimizi anlatamayız. Cumhurbaşkanımız oraya katılarak Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ettiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin tezlerini de anlatma fırsatı bulmuştur. Oradan yansıyan görüntülerde Türkiye merkezi bir roldedir. 1. Dünya Savaşı ile ilgili olarak Türkiye’nin tezlerinin anlatılması, Türkiye’nin orada temsil edilmesi, Cumhurbaşkanımızın orada beraber olduğu devlet başkanlarına bu tezleri anlatması için önemli ve verimli bir ortam olmuştur” şeklinde konuştu.
“Avrupa’nın güvenliğinin Türkiye olmadan sağlanması mümkün değildir”
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Avrupa ordusu çıkışının sorulması üzerine Ömer Çelik, “Avrupa ordusu fikri bundan sonra da çok tartışılacak. AB liderleri açık bir şekilde bunun herhangi bir şekilde NATO’ya alternatif olmadığını söylüyorlar. Avrupa’nın güvenliği dahil olmak üzere Balkanlar’ın güvenliği, Ortadoğu ve Kafkas bölgesi birlikte düşünüldüğünde Avrupa’nın güvenliğinin Türkiye olmadan sağlanması mümkün değildir. NATO’nun nasıl kurucu üyesiysek, Avrupa ordusu konusundaki tartışmaları da çevremizdeki güvenlik çemberini düşündüğümüzde doğrudan güçlü bir şekilde değerlendiriyoruz. Türkiye’nin içinde yer almadığı bir güvenlik konseptinin hayata geçmesi mümkün değil. Bu çatlağı da takip ediyoruz. Pek çok konuda olduğu gibi güvenlik meselesinde de Türkiye merkezdedir” ifadelerini kullandı.
“Bu mesele dışarıdan bir saldırı ile gerçekleşmemiştir”
Hakkari’de yaşanan mühimmat patlamasına ilişkin Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına da cevap veren Çelik, “O konuyu yakından takip ediyoruz. Bu tip durumlarda bakılan şey şu; görgü tanıkları dinlendi, silahın kendisinde bir sorun olmadığı görüldü, mühimmatta bir sorun olmadığı görüldü. Depolama arızası ile ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığı görüldü. Bunlar ilk inceleme sonuçları. Bu namlular operasyonlardan önce test ediliyor. Bu top da yakın zamanda Karapınar’da test edilmiş ve ‘göreve elverişlidir’ raporu verilmiş. Bu mesele dışarıdan bir saldırı ile gerçekleşmemiştir. Sosyal medyada bununla ilgili pek çok spekülasyon çıktı. Afyon’daki mühimmat patlaması ile bir benzerlik yoktur. İdari ve askeri soruşturma devam ediyor, şeffaf bir şekilde paylaşılacak” açıklamasında bulundu.
“İnsani bir ziyaretten siyasi sonuçlar çıkartılmasını doğru bulmuyoruz”
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Kadir Mısırlıoğlu’nu ziyareti ile ilgili muhalefetin eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Ömer Çelik, “Diyanet İşleri Başkanımız Cumhurbaşkanımızın taktir ettiği bir ilim adamı ve yöneticidir. FETÖ’ye karşı, PKK’ya karşı, gençlerimizin bunların sapkın ideolojilerinden korunması konusunda son derece gayretli bir ilim adamı olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmaları sebebiyle FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerinin de hedefindedir. Bu ziyaret insani bir ziyarettir. Her insani ziyaretten siyasi sonuçlar çıkartmak, her insani ziyaretten bir ideolojik tartışma yapmaya başlarsak bunun sonu gelmez. Diyanet İşleri Başkanının kıyafeti söz konusu ediliyor. Diyanet İşleri Başkanımızın kıyafeti bellidir, o kıyafetle bu ziyaretleri yapıyor. Hasta ziyaretinin ideolojisi ve siyaseti olmaz. İnsani bir ziyaretten siyasi sonuçlar çıkartılmasını doğru bulmuyoruz. Diyanet İşleri Başkanımız, Cumhurbaşkanımız ve hükümetimiz tarafından taktir edilen bir ilim adamıdır. Bu çağrılara cevabımız bu şekildedir” dedi.
Son zamanlarda her meselenin Atatürk ile ilgili tartışmaya dönüşmesini de doğru bulmadıklarını belirten Çelik, “Gazi Mustafa Kemal ortak değerimizdir. Tarihsel kişilikleri, tarihsel liderlikleri eleştirirken saygı sınırlarını aşmak ya da desteklerken bunu bir tabu haline getirmek şeklindeki yaklaşımlara karşıyız. Her tartışmadan böyle bir sonuç çıkartmak, her olayda Atatürk ile ilgili bir tartışma zemini oluşmasını doğru bulmuyoruz” diye konuştu.
“Bu katillerin kim oldukları belli, Türkiye’de yargılayalım”
Kaşıkçı cinayetine ilişkin ABD’den gelen açıklamaların sorulması üzerine Ömer Çelik, “Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanının yaptığı şeyin yanlış bir şey olduğunu söylemek isterim. Kendisi bu delilleri neye göre değerlendirmiş? Biz kimseyi şahsen suçlamıyoruz. Meselenin örtbas edilmesi konusunda bir tutum içinde olmayacağız. Biz hakikatin peşindeyiz. Şöyle bir gayret görüyoruz; hakikatin ortaya çıkmasından ziyade belli kişilerin gündeme oturtulması, belli kişilerin gündemden çıkartılması konusunda herkes bir siyasi projeye göre davranmak istiyor. Türkiye’nin bu konuda bir siyasi projesi yoktur. Biz bir kere daha soruyoruz, dolayısıyla Amerikan Güvenlik Danışmanının değerlendirme yapacak bir seminden uzak olduğunu ifade ediyorum. Kendisinin karar vereceği bir konu değil. Bu hukuki süreçlerle, istihbari süreçlerle karar verilecek bir konu. Cumhurbaşkanımızın çağrısının altını çiziyoruz, bu katillerin kim oldukları belli, Türkiye’de yargılayalım. Bütün saygın örgütlerin insan hakları birimleri bu yargılamayı izlesinler. Uluslararası hukuk standartlarına uyan şeffaf bir şekilde bu yargılamayı yapalım. Nihayetinde Suud Başkonsolosluğu Suud toprağıdır ama Türkiye Cumhuriyeti topraklarının içindedir. Bu saldırının yapılmasını kendi topraklarımızda yapılmasından dolayı kendimize yapılmış saldırı olarak kabul ediyoruz. Bu şahısların bu eylemi işlerken nasıl bir organizasyon şeması içinde hareket ettiklerini görelim. Bunlara üst düzey bir yetkili emir vermeden bunların bu saldırıyı gerçekleştirmesi mümkün değildir. Bu katiller Suudi Arabistan yetkililerinin elinde, bu katillerden emri kimin verdiğini şimdiye kadar öğrenebilirlerdi” şeklinde konuştu.
Ömer Çelik, Fransa Dışişleri Bakanının Kaşıkçı cinayeti ile ilgili açıklamasına ilişkin ise, “Cumhurbaşkanımıza dönük ifadelerini ve Türkiye’ye dönük ifadelerini kınıyoruz. Bu kadar sorumsuz ve bilgisiz bir şekilde konuşmasını yadırgıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin davet edilmediği gayri resmi bir toplantı yapıldığı görülmüştür”
Türkiye’nin Libya Konferansı'ndan çekilmesine ilişkin soruya da cevap veren Çelik, “Biz Libya’daki tüm tarafların masada olması gerektiğini düşünüyoruz. Libya’nın daha çok müdahaleye değil, daha az müdahaleye ihtiyacı var. Maalesef Türkiye gibi Libya konusunda merkezi bir rolü olan bir ülke, Cumhurbaşkanı Yardımcımız başkanlığında bir heyet tarafından temsil edilirken şöyle bir tablo fark edilmiştir; Türkiye’nin davet edilmediği gayri resmi bir toplantı yapıldığı görülmüştür. Bu sorgulanmıştır, herkes topu birbirine atmıştır. İtalya’nın ev sahipliği istismar edilmiştir. Neticede heyetimiz bu muameleyi kabul etmeyeceğini belirterek Cumhurbaşkanımızla da istişare halinde bu konferanstan çekilmiştir” açıklamasında bulundu.
“Bütün adaylar sonunda Genel Başkanımızın katıldığı bir programla tanıtılacaktır”
Yerel seçimlerle ilgili aday belirleme sürecine ilişkin de konuşan Ömer Çelik, “Cumhurbaşkanımızın başkanlığında bir heyet bu çalışmaları gerçekleştiriyor. Büyük oranda tamamlandı sayılır. Bu hafta sonu temayüller gerçekleşecek. Bu arkadaşlarımızın içinden en uygun arkadaşlarımız aday olarak belirlenecek. Bütün adaylar sonunda Genel Başkanımızın katıldığı bir programla tanıtılacaktır” dedi.
“CHP’nin daha geniş bir yazılım güncellemesine ihtiyacı vardır”
CHP’li Öztürk Yılmaz’ın ezanın Türkçe okunmasına yönelik çıkışını değerlendiren Ömer Çelik, “CHP ezana saldıran bu şahsı disiplin kuruluna sevk ederek doğru bir iş yapmıştır. Ezana saldırmak yanlış bir ruh halinin neticesidir. Bu bir takım aydınlar tarafından da ifade edilen bir durum oldu. Maalesef bazı hastalıklar genetik oluyor, bunun tedavisi yok. CHP’nin bu şahsı disiplin kuruluna sevk etmesi ve bu şahsın sözlerine karşı olması Türkiye’nin geldiği aşama açısından, CHP’nin de böyle bir tutum alması açısından anlamlıdır. Niçin bu parti ideolojik olarak milletle kavga etmek üzere seferber edilmiş bir siyasetin peşinden koşmaktadır? Ezana karşı bu saygısızlığı yapan kişinin disiplin kuruluna sevk edilmesi iyidir. Bunun ötesinde CHP’nin daha geniş bir yazılım güncellemesine ihtiyacı vardır” dedi.
“Bahsettiği gibisinden büyük bir miktar ortada yok”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun toplanan paraların şehitlere verilmediği yönünde hükümete yönelik eleştirilerine de cevap veren Çelik, “Bahsettiği konu, vatandaşlarımızın bir kısmının sadece 15 Temmuz şehit ve gazileri değil, daha sonraki saldırılarda şehit olanlar için yaptığı yardımlarla ilgili cüzi bir miktardır. Bu miktarla ilgili olarak bunun nasıl değerlendirileceği konusunda bir vakıf kurulmak üzeredir. Bu vakıf kurulduğu zaman bunun misyonunu göreceksiniz. Bahsettiği gibisinden büyük bir miktar ortada yok. Hatta şimdiye kadar yapılan yardımlara göre son derece cüzi bir rakam. Onun da en iyi şekilde değerlendirilmesi için Aile Bakanımızın bizzat takibi ile bir vakıf çalışması tamamlanmak üzeredir” diye konuştu.