AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, hapis cezası aldıktan sonra tahliye edilen Rahip Brunson için "ABD'nin dayatmalar karşısında onların verdiği takvimle hareket edilmesi söz konusu değildir. Suçu sabit görülerek belli bir ceza verildi ve tahliye edildi. Şu safhada yargısal aşama tamamlandı. Tüm haddini aşan ifadelere karşı başta cumhurbaşkanımız olmak üzere kimse prim vermemiştir. Yargısal akışın kendi takvimi içerisinde akması konusunda altı çizilmiştir" dedi.
Çelik'in açıklamalarından satır başları şu şekilde;
'İTTİFAK' AÇIKLAMASI
Orada bir aksama, bir sıkıntı söz konusu değil. Kendi doğal akışı içerisinde konu devam ediyor.
RAHİP BRUNSON'UN TAHLİYESİ
Eleştirileri takip ediyorum. Tek tek kim hangi eleştiriyi gündeme getirdi analiz etmeyeceğim. Genel olarak değerlendirme yaptığımızda şu net şekilde görülebilir.
Amerikan tarafının tweetlerini, mesajlarını hatırlayalım. Orada belli 'bir saat verilerek, şu gün şu saatte bırakılmazsa şu tavırları koyacağız, yaptırımlar ortaya koyacağız' diyerek pek çok açıklama yapıldı. Son derece yadırgadığımız biçimde saat verdiler. Arkasından iki bakanımıza dönük karar aldılar. Başkan yardımcısı, Türkiye'ye dönük tweetlerini sabitlenmiş tweet haline getirdi.
Bu dayatmalar karşısında onların verdiği takvimle hareket etmesi söz konusu değildir. Cumhurbaşkanımızın baştan beri tavrına dikkat edildiği zaman bu dayatmaları önemsemeyen ve Türkiye'nin kurumların kendi kararlarını vermesi konusundaki iradeleri korunması şeklinde tutum aldığı ortadadır.
Suçu sabit görülerek belli bir ceza verildi ve tahliye edildi. Şu safhada yargısal aşama tamamlandı.
HADDİNİ AŞAN İFADELERE PRİM VERİLMEDİ
O tweetler atıldığı zaman, açıklamalar yapıldığı zaman Türkiye'yi birileri tehdit etmeye kalktığı zaman Cumhurbaşkanımız tarafından prim verilmedi.
Geçmişte nasıl, bugün nasıl davranılmıştır? Bazı arkadaşlarımızın hafıza tazelemesine gitmesinde fayda vardır. Geçmişte Türkiye'de ABD vatandaşlarının, yabancıların yargılanması söz konusu olduğunda geçmişte alınan tavırlar çok ilginçtir.
Tüm haddini aşan ifadelere karşı başta cumhurbaşkanımız olmak üzere kimse prim vermemiştir. Yargısal akışın kendi takvimi içerisinde akması konusunda altı çizilmiştir.
''TÜRKİYE DAYATMALARA TESLİM OLMAMIŞTIR''
Belli dayatmalar neticesinde bu kararlar alınacak olsaydı, eş zamanlı olarak ekonomik saldırılar yapıldığı zaman Türkiye o kararları alırdı. Türkiye dayatmalara teslim olmamıştır. Milli çıkarları temelinde, Türkiye'nin egemenlik haklarının korunması temelinde hukukunu sürdürmüştür.
''TÜRKİYE GİBİ BİR ÜLKEYE KARŞI BU DİLİ HİÇ KULLANMAMALARI GEREKİYOR''
Yanlış bir tutum var. ABD'yi eleştirmek yerine eleştiriyi içeri yöneltiyorlar.
ABD yönetiminin de şuna dikkat etmesi gerekir. Bu dili hiçbir ülkeye kullanmamaları gerekir. Hele Türkiye gibi bir ülke için hiç kullanmamaları gerekir.
Şunun unutulmaması gerekir, Amerikan yönetimi şimdiye kadar ki hukuk kurallarına, demokratik dillere uymayan yanlış bir tavır ortaya koymuştur. Türkiye hiçbir taviz vermemiştir, dayatmaların ifade edildiği noktada da geri adım atmamıştır. Cumhurbaşkanımız kurumların doğal akışı içinde çalışmasını savunmuştur. Verilen karar ortadadır.
SUUDİ GAZETECİNİN DURUMU
Dış basında da bazı isimler üzerinde yoğunlaşma vardır. Bütün bunlar tabi bir iddiadır. Asla affedilmeyecek bir eylemdir. Türkiye topraklarının üstünde bu eylemin yapıldığına dair iddialar var. Bizi doğrudan ilgilendirmektedir.
Şundan herkes emin olsun. Çok yüksek bir ilgiyle, dinamizmle bu çalışmalar yürütülüyor. Eninde sonunda bu eylem nasıl olmuştur, bu şahıs nasıl kaybolmuştur? Saygın bir gazeteci nasıl ortadan kaldırılabilir? Nasıl bir eylem gerçekleştirmiştir? Ortaya çıkacaktır. Kimsenin kuşkusu olmasın. Bu meseleyi sonuna kadar takip edeceğiz ve ortaya çıkaracağız.