AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ Derin Tarih adlı Televizyon programında Mustafa Kemal Atatürk ile Afet İnan hakkında sarf edilen sözlere ve ardından Zübeyde Hanım ile ilgili sosyal medyada paylaşılan ifadelere sert tepki gösterdi. Özdağ Atatürk’ün milli bir kahraman ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu olduğunu ifade ederek, “12 Eylül döneminde 7 yıl hapis yattığım dönemde 40'a yakın Mustafa Kemal Atatürk kitabı okudum. Büyük bir dehayla karşı karşıya kaldım. Atatürk realist bir siyaset adamıydı. Hitler'in, Mussoli'nin, Lenin'in, İran krallığının olduğu bir coğrafyada hürriyetçi bir adamdı" diye konuştu.
Milletlerin kahramanlarıyla yaşadıklarını belirten AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, "Kahramanlıktan sadece savaş meydanlarında yiğitlik yapılması anlaşılmamalıdır. Edebiyatın, insanlığın, gönül ve inanç ve dahi siyaset alanımızın da kahramanları vardır. Gazi Mustafa Kemal, Alparslan gibi, Yavuz gibi, Fatih gibi, milletimizin önemli tarihî şahsiyetlerinden biridir. Önemi, hem verdiği mücadeleden hem de yeni bir devletin ihya ve inşacısı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin banisi olmasından gelmektedir. Onu kalıcı yapan da, arkadaşlarıyla beraber, bugün üzerinde yaşadığımız ülkeyi emperyalizm canavarının ağzından alarak millete emanet etmesidir” dedi.
ATATÜRK BÜYÜK BİR ASKER, DAVA ADAMI VE SİYASETÇİYDİ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyeti Devletini başka ülkeden gelerek kurmadığını, Selçuklu ve Osmanlı bakiyesi olan büyük bir tarihin ve medeniyetin geleneklerinden beslenen bir asker, bir düşünce, bir dava ve siyaset adamı olduğunu ifade eden Özdağ, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk 57 yıllık hayatının 25 senesini Osmanlının askerî öğrencisi ve subayı olarak yaşamış, bu sürenin 13 senesi Trablusgarp, Balkanlar ve Çanakkale gibi savaş meydanlarında geçmiştir” dedi.
ATATÜRK’Ü ANMAK YETMEZ AYNI ZAMANDA ÇOK İYİ ANLAMALIYIZ
“Atatürk, iyi işler yapmış ama her tarihî şahsiyet gibi zaman zaman da eleştirilmiş olan bir büyük devlet adamıdır” diyen Özdağ, “Cumhuriyet döneminin en çok konuşulan, en çok anlatılan kişisi olmasına rağmen, aynı zamanda en az anlaşılan kişisidir; çünkü onu anlatanlar, onu anlatmak yerine ya kendi vehimleriyle yonttukları hayalî bir kişiyi anlatmışlar ya da etrafında bir dokunulmaz alan oluşturarak anlaşılmasına mani olmuşlardır. Eleştirel bir gözle anlatılmayan hiçbir tarihî şahsiyet gerçek manada anlaşılmış sayılmaz; çünkü bilinen kaidedir, eleştirilemeyen kutsallaştırılır, kutsallaştırılan da eleştirilemez. Tarihî bir şahsiyetin tek cephesini görüp öteki yönlerini görmezden gelmek doğru bir yaklaşım biçimi değildir. Atatürk, hem etrafında duvarlar örülerek anlaşılması engellenmiş, hem de ideolojik mücadelelerin aracı hâline getirilerek yanlış takdim edilmiş bir şahsiyettir. Atatürk, nevi şahsına münhasır, milletine sevdalı, yaşadığı çağın eğilimlerini iyi okuyan, itikaden Müslüman, cesur, kararlı bir devlet adamıdır. Mustafa Kemal, İmparatorluğun enkazından kurtarabildiği Anadolu’ya muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir geleceğe bağlayan köprüler kurmak istemiştir! Türkiye cumhuriyetini ilelebet payidar kılmak, Türk milletine bağımsız bir devlet armağan etmek sevdasında olan bir adamdır” şeklinde konuştu.
ATATÜRK CUMHURİYETİN BANİSİ OSMANLI’NIN SON BAKİYESİDİR
“Mustafa Kemal Atatürk, Yeni Cumhuriyetin banisi olmakla birlikte Osmanlının da son bakiyesidir” diyen Özdağ, “Mustafa Kemal’in çok üstün meziyetleri vardı, ama zaafları da vardı. Doğruları vardı, ama hataları da vardı. Cüret ve cesareti vardı, ama korkuları da vardı. Alkışlanacak, taklit edilecek yönleri vardı, ama eleştirilecek yönleri de vardı. Sert yumruğu vardı, ama müşfik bir kalbi de vardı. Çünkü o da her şeyden önce bir insandı! Böyle insani yönleriyle tanınan bir Atatürk, tabulaştırılarak toplumdan koparılmış bir Atatürk'ten bin defa daha evladır. Unutulmamalıdır ki layüsellik sadece ve sadece Allah'a aittir” dedi.
ATATÜRK HİÇBİR İDEOLOJİK EĞİLİME BAĞLI DEĞİLDİR
Türk gençliğinin, tüm tarihî değerlerden olduğu gibi Gazi Mustafa Kemal’den ve hayatından öğreneceği çok şey olduğunu belirten Özdağ sözlerine şöyle devam etti, “Bir tarihî şahsiyetin bir millet için değer olması illa bizim gibi inanması, bizim gibi düşünmesi gerekmez, bu necip millete hizmet etmesi kâfidir. Onu doğru anlamak, doğru anlatmak ve onu sevmenin hiçbir ideolojik eğilime bağlı olmadığını ortaya koymak, bir başka ifadeyle, Atatürk'e heykel bekçiliği yaparak değil, emanetlerinin bekçiliğini yaparak takdim etmek gerekir. Yani tabulaştırmaktan emanet bekçiliğine evrilen ve bir anlatım ve takdim mantığını hayata geçirme zorunluluğumuz vardır. Demokrasilerde tabular yoktur, hür ve eşit vatandaşlar vardır. Demokrasi, herkesin düşüncelerini şiddete bulaşmamak ve şiddeti teşvik etmemek, başkalarının özgürlüğünü kısıtlamamak şartıyla rahatlıkla söyleyebileceği rejimdir. Demokratik toplum eleştiri toplumudur. Her düşüncenin kendine hayat sahası bulabildiği toplumdur. Böyle toplumlarda tabulaştırılmış insanlar ve fikirler olmaz. Batılılar mitolojiden gerçek çıkarırlar. Doğulular gerçeği mitolojiye dönüştürürler. Bu ülkenin çocukları mitolojik bir gerçeğe dönüşen bir Atatürk tasavvuruyla büyüdüler. Ezberci, kalıplara sığdırılmış bir Atatürk’ü ne tanıyabildiler, ne anlayabildiler ne de fikirlerinden yetirince istifade edebildiler. Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür” bir neslin var oluşu ancak altını çizdiğimiz bu hususlarla gerçekleşecektir”