İzmir'de darbe girişiminin ardından kapatılan vakıf üniversitelerinin yerine tüm siyasi partilerin İzmir milletvekillerinin girişimiyle; İzmir Bakırçay Üniversitesi ve İzmir Demokrasi Üniversitesi adıyla iki yeni devlet üniversitesi kuruldu. İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper atanırken, İzmir Bakırçay Üniversitesi’ne ise halen rektör atanmadı.
Bu yıl ÖSYM tarafından hazırlanan LYS 2017 Tercih Kılavuzu’nda İzmir Demokrasi Üniversitesi’ne ait bölümler tercih formunda yer aldı. Kılavuza göre; İzmir Demokrasi Üniversitesi’nde bu yıl İktisadi İdari Bilimler, Tıp, Mimarlık ve Mühendislik fakülteleri eğitim verecek ve İktisat bölümüne 60, Mimarlık bölümüne 40, Biyomedikal Mühendislik bölümüne 20, Tıp Fakültesi’ne 30 öğrenci alınacak. İzmir Bakırçay Üniversitesi ise kılavuzda yer almadı.
Kapatılan vakıf üniversitelerinin devlet üniversitesi olması ile bu üniversitelerin akademik ve idari kadrolarının güvenlik soruşturasından geçerek devlet üniversitelerinde istihdam edilmesi için kanun tekliflerini veren CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, YÖK’ün süreci yönetemediğini belirterek hükümete yüklendi. Adalet Yürüyüşü’nün 20. gününde kapatılan üniversitelerin mağdur edilen akademisyenler, idari personeller ve öğrenciler için adalet talebini yineleyen Bakan, yaşanan mağduriyetlerin giderilip giderilmeyeceğini Başbakan Binali Yıldırım’a sordu.
ADAKADEMİSYENLER, İDARİ PERSONELLER VE ÖĞRENCİLER İÇİN ADALET!
Bakan, “İzmir'de; kampüsleri, amfileri, laboratuvarları ile eğitim kurumu olarak tasarlanmış bu binaların yine aynı amaçla kullanılmasını istedik. İzmir'de kapatılan vakıf üniversitelerinin bu kentin sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamına yaptığı katkının devamını arzu ettik. Oysa geldiğimiz noktada akademik kadrolar bilim üretmeye ve öğrenci yetiştirmeye bile devam edemiyor. Binalarımız var ancak hocalarımız KHK mağduru, ihraç edilmiş ya da okulları kapatılmış ve mağdur edilmiş” dedi ve Başbakan’a sordu: “Kapatılan vakıf üniversitelerin FETÖ/PDY ile aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olmayan akademik ve idari kadrolarının yaşadığı mağduriyeti gidermeyi düşünüyor musunuz?”
BÜYÜK HAYALKIRIKLIĞI YAŞIYORUM!
“Devlete güvenip farklı sebeplerden dolayı kapatılan o okulları tercih eden çoğu burslu okuyan öğrencilerin yaşadığı mağduriyeti gidermeye yönelik somut bir çalışmanız var mıdır?” diye soran Bakan, sözlerini şöyle tamamladı: “Kapatılan ünivesitelerde okuyan gençler, devlete güvenip o okulları tercih etmişti. Başka kentte okumanın maliyetini karşılayacak durumu olmayan veya özel sebeplerden dolayı başka şehirlerdeki üniversiteleri tercih edemeyen öğrenciler, kapatılan bu vakıf üniversitelerinde tam ya da yarı burslu eğitim almaktaydı. Bu gençler, ‘FETÖ üniversitesinin öğrencileri’ durumuna düşürüldü. Oysa o okullar vakıf okullarıydı ve vakıf üniversiteleri kamuya aittir. Bu öğrencilerin eğitim yaşamlarına kendi okullarında devam edebilmelerini sağlamak ise devletin görevidir. Kontenjan açıklamasıyla ilgili hayal kırıklığına uğradık. Bu çocuklar devlete güvenip bu okulları tercih ettiler. Şimdi anlaşılan o ki bu çocuklar kendi okullarında okuyamayacak. Bu durumdan dolayı büyük hayal kırıklığı yaşıyorum. YÖK süreci yönetemedi. Öğrencilerin umutlarını yok ettiler. On binlerce mağdur yarattılar ve öylece ortada bıraktılar.”