Televizyon dizi yapımcılarının, senaristlerinin yeni oyuncağı, senaryosu ve geçim kaynağı ruh hastası insanların yaşadığı hayatları oldu.
Ne demek istediğimi TRT1 gösterilen Masumlar Apartmanı dizisini seyredenler bilir.
Ne demek istediğimi TV8’de gösterilen Kırmızı Oda dizisini seyredenler bilir.
Birkaç bölümünü takip etmeye çalıştım, canım sıkıldı, ruhumu sıkıldı, evde kim akıllı, kim deli, yakınımda kim bana düşman, kim değil diye düşünmeyi iten dizileri.
Birileri delirmiş, delirmiş de yaşamış, yaşamış da delirmiş, hala yaşayan varsa onları da delirtmek için yapılmış diziler.
Millet olarak zaten akıllıya değil, deliye daha çok dikkat ederiz ya, ister istemez bu şizofren dolu dizileri de seyretmeye başladık.
Yakında her birimiz dizilerde olan ve küçük aklımızla çözmeye çalıştığımız ama çözemediğimiz sorunların bizzat yaşayanı daha olursak hiç şaşırmayacağım.
Milletin acısından, milletin zekâsından, milletin ruh hastalığından pay çıkarırcasına bu dizileri yapanlar, bırakın film icabı, gerçek hayatta böyle insanlarla bir iki saat aynı çatı altında yaşamazlar.
Ama bu ruh hastası insanların hayatlarını, saatlerce evlerin içine, insanların gözlerine ve beyinlerin sokuyorlar.
Ruh hastası insan nasıl olur bilemem ama ruh hastası diziler nasıl olur onu çok iyi biliyorum, böyle olur.
İnsanın yerinde olan aklı nasıl yerinden çıkar bilemem ama böyle dizileri seyreden insanlarda ne akıl kalır, ne nizam.
Yok, mu, Türkiye’de şöyle bir başarı öyküsü, mutluluk, heyecan, yaşama gücü veren, hayata bağlayan olay.
Ya leblebi gibi kurşun atıp insanların öldürülmesine bağlı diziler, ya da fındık kadar beyni olmayan ruh hastası insanlar.
Seyrettiği diziden olumlu olduğu kadar olumsuz davranışlar da alan gençlere ne verilmeye çalışıyor acaba?
Ölümün kol gezdiği ortamda virüsle uğraşırken, ekonomik olarak salgının zararlarını gidermeye çalışırken, yani ruhu zaten sıkıntılı halde iken, ruh hastası dolu dizi ne nedir?
İnsanların ruhuna dokunmayın, deli karakterinizle siz yaşayın!
Gençlere akıllı, başarılı, hayatı seven diziler lazım.
Şizofren yapan değil!