Bankacılık sisteminin hastasıyım.
Çalışma sisteminin değil, hesap sisteminin.
Bankanın alacağı varsa, alacağının günü varsa, o gün, o saat, o dakika, o alacak öyle ya da böyle tahsil edilir, edilemezse borç hanesine büyük harflerle yazılır, yazılması fayda sağlamazsa da, diğer bütün alacaklılara uyarılarda bulunulur.
Klasik matematik hesabı gibi!
2 artı 2 eşittir 4 gibi!
Alacağına şahindir bu yüzden bütün bankalar ve bankacılık sistemi.
İş vereceğine gelince ne olur onu da bizzat yaşadığım kötü bir örnekle anlatayım.
Pazar günü Vakıfbank ATM’sini kullanarak hesabıma para yatırmak istedim.
Kartımı soktum ATM cihazına, para yatırma seçeneğini seçtim, parayı da koydum.
İşlemin yapılmasını, hesabımı para girmesini, kartın da tarafıma geri iade edilmesini yüksek teknoloji ürünü ATM’den beklemeye başladım.
Bekledim, bekledim, bekledim.
ATM’nin para aldığı bölüm açık kaldı, ATM kilitlendi.
Kartımı vermedi, paramı adeta yuttu.
Bankanın telefon sistemini arayıp, durumu izah ettim.
Banka koyma haznesi, dolasıyla para verme haznesi açık olan ATM’nin başında, telefondaki kişinin ricasını kırmayarak, bankanın yüksek rütbeli ATM güvenlik görevlisi gibi bekledim.
Dakikalar sonra ATM, bildiğiniz bilgisayarın kendisini formatlaması gibi işleme geçti ve dakikalar sonra sistemi yeniden yükleyince para alma ve verme haznesini kapatıp, sanki hiçbir şey olmamış gibi, benim paramı, kartımı içine almamış gibi başka müşterilere hizmet vermek için normale döndü.
Pazar günü bankanın kapısını kıracak, içeride olmayan insanı bulacak, duruma çare üretecek durumumuz olmadığı için ertesi günü yani pazartesi günü ilk iş günü Vakıfbank ATM’nin şubesine uğramak oldu.
Güvenlikçi arkadaş kartımızın güvenliğiyle ilgilendi ve ATM’nin arkasını açıp, kalan birkaç karttan birisi olan benim kartımı kimliğimin fotokopisini alarak verdi.
Kartımı kavuştum ama para ortada yok!
Para ne zaman yatar diye sorunca gayri ihtiyari, ‘Bugün, bilemediniz yarın, olmadı öbür gün yatar gibi yuvarlak kelimeler ettiler’
Kartın çıktığı yerde duran paraların hesaplanması, mahsuplaşması, benim paramın orada olup, olmadığını tespiti, bu tespite istinaden iade işlemenin gerçekleşmesi v.s.
Pazar günü paramı yutan ATM’nin, alıkoymasının hesabını Salı günü bankaya tekrar giderek sordum.
ATM sorumlusu genç kız, elinden geleni yaptığını, işlere yetişemediğini, işlemi bugün tamamlayıp, hesaba paranın yatacağını söyledi.
Bir tek şey söyledim, kişisel sorunun olmayan genç bankacı arkadaşa, “Benim bankanızı yatırdığım kadar borcum olsa, değil 72 saat, 1 dakika parayı geç yatırsam, benden faizini ister misiniz?’
Bunan cevabını eminin herkes gibi o da biliyordu verdi, ‘Bankacılık sistemine görev evet’ dedi.
Peki dedim, “Benim paramı ATM’nizin bozulması nedeniyle 72 saat tutmanız karşılığından bana nasıl bir faiz ödemeyi düşünüyorsunuz? ‘ dedim.
‘Bankacılık sisteminde böyle bir şey yok efendim’ dedi.
Peki dedim, ‘Bana bugün yatırdığım para kadar para verin, 72 saat sonra size geri getireceğim, üç gün paranızı kullanmama izin verir misiniz? Dedim.
‘Bankacılık sisteminde böyle bir şey de yok efendim’ dedi.
Aslında sorum genç bankacı arkadaşa değildi tabi ki, bankacılık sistemineydi ve o da sistemi gayet net anlatıyordu.
‘Alacağına şahin, vereceğine karga’
Arızanın bu boyutu tamamen matematik mantığı, diğer boyu ise ‘Paranı bugün, yarın göndereceğim’ dediğim insana karşı düştüğüm manevi değer kaybı.
Bununda robotik bankacılık sisteminin içinde olduğunu hiç sanmıyorum.