İzmir’in insan sayısı bakımından en kalabalık, şehir yerleşim alanı bakımından en sıkışık, gelişim anlamından en elverişli ilçesi Buca!
Hal böyle olunca da Buca’da var olan veya olmayan her şeyin hem kişisel, hem bölgesel, hem şehirsel, hem de ülkesel anlamda oldukça yüksek değeri oluyor.
Eski Buca’nın sonunda, yeni Buca’nın ise tam göbeğinde kalan Buca Cezaevi’nin yakılmasıyla orada oluşan metrelerce boş alan şu an için Buca’nın Elmas Madeni özelliğini aldı.
Kimileri yeşil alan olmasını istemesinin, kimileri yeşil alan olsun ama biraz da yapılaşma olsun demelerin de, kimileri ne yeşili tamamen ticaret merkezi olacak şekilde projeler yapalım demesinin nedeni de bu yerin Elmas Madeni olması özelliğinden kaynaklanıyor.
Birilerine göre çok uygun şekilde, birilerine göre az uygun şekilde, birilerine göre ise hiç uygun olmayan şekilde tartışıla, tartışıla Elmas Madeni çalışmaya başlayacak.
Yeşili tartışarak, betonu tartışarak geçen günlerin sonunda milyonluk ilçenin tam ortasında merkez bankası gibi para basacak!
Elmas Madeni tamam, para basacak merkez bankası modeli de tamam.
Peki, Bucalı oranın ne olmasını istiyor?
O yerin uzağında, yakınında, karşısında oturanlar oranın ne olmasını istiyor?
Cevap alınması gereken soru bu!
Eğer Buca’yı ve Bucalıları düşünerek hareket ediliyorsa.
Orada oluşacak yeşil alana da, orada oluşacak ekonomik alana da Bucalıların ihtiyacı var.
Asıl cevabının alınması gereken soru ise buradaki ekonomik gücün kimler arasında, nasıl paylaştırılacak, Buca’nın, Bucalıların bundan kazancı ne olacak?
Değer büyük olunca dert de büyük oluyor.
Önümüzdeki günlerde ama seçim öncesi o heyecanlı koşuşturma içinde, ama seçim sonrası o yükselen günlerde hep beraber göreceği Buca’nın Elmas Madeninin son halini.
Kimlerin keyiften güldüğünü, kimlerin üzüntüden ağladığını!
Buca’nın ve Bucalının ne kadar düşünüldüğünü!