Şunun şurasında 2023’e girmemize sayılı günler kaldı.
2023 seçimlerinin kapısının aralanmasına da.
Şimdiler de bütün siyasi partilerde büyük bir mücadele, kendini gösterme, başkasını görmeme, kötüleme, olmazsa olmazım havaları mevcut.
Kimler istifa edecek, kimler istifa ettirilecek, kimler mevcut görevlerinden devam edecek işte bunun da büyük bir savaşı var.
Görev bırakmak istemeyenler bir taraftan, görevi bırakmak isteyenler diğer taraftan, yeni oluşacak ekipler içinde görev alabilmek için bırakacak olanlarla, alacak olanlar arasında mekik dokuyanlar ise diğer taraftan.
Seçim atmosferi seçmen için sadece bir oy atmak olsa da, siyasette seçim atmosferi kelimenin tam anlamıyla taşların yerinden oynaması, her taşın ağırlığının da kendisini göstermesi gibidir.
Çok değil bir yıl, altı ay öncesine kadar varlığı veya yokluğu bir olan insanların, sanki siyasetin bütün yükünü taşımış gibi, sanki insanların dertlerine derman olmuş gibi, sanki onlarla biraraya gelip konuşmuş ve Türkiye’nin geleceğine dair fikir alış verişinde bulunmuş gibi ortaya çıkmaları ise ayrı bir olay.
Sapla, samanı birbirine karıştırmamak ise erdemli siyasetin gereği.
‘Adım hıdır, elimden gelen budur’ diyenlere yol vermek de siyasetin gereği.
‘Ben olmazsam olmaz, benden daha iyisi ancak kötüdür’ diyenleri görmek de siyasetin gereği.
Sonuç olarak birileri görünmeye çalışacak, birileri var olmaya çalışacak,, siyaseti aklı başında yapanlar ise bunların ne olduğunu, ne olmadığını görecek.
Biz basın mensuplarına düşen tabi ki doğallık gereği, kamuyounu doğru bilgilendirmek.
Bazen doğrular birilerini canını acıtabilir, hedeflerine ulaşmalarına engel olabilir ve hatta siyasi hayatını bitirebilir.
İşte bu doğruları yazdığında da kimse gazetecilerin gazeteciliğini sorgulamasın, sorgulamaya kalkmasın.
Kendini sorgulasın!
Hayırlı haftalarımız olsun.