Değerli Okurlar;
Geçtiğimiz haftalarda vefât ederek, birçok bilim dalında büyük üzüntüye neden olan rahmetli ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin’, gelecek nesillere örnek teşkîl etmek adına gerçekten de en büyük hedeflerden biri olarak kabûl edilmelidir.
Gençlere yönelik sayısız konuşma metinlerinin çok az sayıda kısmı, bir nasihâtnâme örneği olarak kitaplaştırılırken; başlı başına bir ders olarak okutulması gereken mücâdele dolu yaşamı ise herkes tarafından bilinmeye lâyık bir hikâye olarak karşımıza durmaktadır.
Fuat Sezgin’in İlim Öyküsüne Dâir; Kısa Kısa…
Dünya çapında tanınmış bilim târihçilerinden Prof. Dr. Fuat Sezgin, 24 Ocak 1924 Bitlis doğumlu… ‘Süryânîce, İbrânîce, Latince, Arapça ve Almanca’ da dâhil olmak üzere; 27 dili, çok iyi derecede biliyordu. Sezgin’in bilimler târihçisi olmasında en büyük rolü; Alman Hocası ‘Hellmut Ritter’dı. Ritter, bilimlerin temelinin; ‘İslam Bilimleri’ne dayandığını söylerdi. Yabancı bir hocanın bu tespîti, onu, bu ilim dalına yöneltti.
Fuat Sezgin’in ilmî çalışmalarına yön veren Ritter, bir gün, ona; ‘Kaç saat çalışıyorsun?’ diye sordu… Sezgin de ‘Günde, 13-14 saat çalışıyorum’ diye cevap vermişti. ‘Neee?! Sezgin, bu tempoyla bilim adamı olamazsın! Eğer bilim adamı olmak istiyorsan, bunu çok daha artırmalısın’ dedi. Hocası, günde 24 saate yaklaşan sürelerde çalışırdı. Eğer günler uzun olsaydı, daha çok çalışacaktı. Fuat Sezgin de bu konuşmadan sonra çalışmalarını, günde 17 saate çıkardı. Bu durum, 70 yaşına girinceye kadar devâm etti. Yetmiş yaşından sonra, çalışmalarını bir iki saat azalttı. Son zamanlarında, günde 13-14 saat çalışmaya gayret ediyordu.
İslâm bilim târihine ilgisi, her geçen gün derinleşen Sezgin, en verimli olduğu zamanda ülkesinden sürgün ediliyor; 1960 darbesinden sonra işsiz kaldığı için aldığı çağrı üzerine Almanya’ya geçmek zorunda kalıyordu. Sezgin, Almanya’da sürgünde, bu ülkede yapamayacağı büyük bir devrime imzâ attı; tam 18 ciltlik İslâm bilim târihi kitabı yazdı. Fuat Sezgin’in, genelde İslâm medeniyeti, özelde ise İslâm ilim târihi konusundaki Avrupa-merkezci önyargıları yerle bir etmesi, zihinsel bir devrim oldu. Ancak bizim ülkemizde değer görememişti! Son yıllara kadar…
Amerika’yı ilk olarak Müslümanların keşfettiğini yazan Sezgin, bu yazısını kabûl etmeye başlayanların da olduğunu dile getirerek; ‘İslâm coğrafyası üzerinde, 26 yıl çalıştım ve fikirler geliştirdim. Amerika’yı Kolomb’dan önce Müslümanların keşfettiğini de kitabımda yazdım’ diyordu…
Prof. Dr. Fuat Sezgin, şöyle devâm ediyordu; ’Bakın, şu kadar söyleyeyim; bu olay, coğrafya târihini bilmeyen insanlar için çok mühîm gözüküyor. Ancak benin içim mühîm olan; bütün coğrafya, coğrafya ilminin ve bu dünya haritalarının nasıl gelişmiş olmasıdır. Ben, 26 sene, aralıksız İslâm coğrafyası üzerine çalıştım. Bunu, 6 cilt hâlinde yazdım. Başladığımda, ben de Avrupalılar gibi ve bugünkü Müslümanlar gibi elimizde bulunan bütün bu haritaların Avrupalılar tarafından yapıldığını zannediyordum. Dünyaya hâkim olan inanç, buydu. Bu, İslâm dünyasında da şimdi hâkim olan bir düşünce...’
Tüm ömrünü söz konusu alanlar dâhilindeki eşsiz çalışmalarına adayan Sezgin’in eserleri, onlarca yıl önce Arapçaya, İngilizceye, dünyanın belli başlı dillerine çevrilmişti ama büyük çoğunluğu, Türkçeye henüz çevrilmiş değil! O yüzden de şöyle demekten kendini alıkoyamamıştı; ‘İslâm medeniyetinin büyüklüğünü, kendi insanımıza anlatmak, Batılılara anlatmaktan çok daha zor!’ Gerçek bir âlim daha aramızdan ayrıldı… Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir! Kendisini, rahmet ve saygı ile anıyoruz…
Esen kalın…
SEFA YAPICIOĞLU