Başlığı okuyanların ne alkışı dediğini duyar gibiyim. Kendi hayatınızın sahnesindeki alkıştan bahsediyorum. Hepimiz kendi hayatımızı yaşıyoruz. Kimimiz başrolü üstlenmişiz kimimiz yönetmen kimimiz figüranız. Ha bu arada hangi rolde olduğunun farkında olmayıp yaprak gibi oradan oraya sürüklenen de var. Hangisi mutlu hangisi huzurlu tartışılır.
Tabii şu hayatta hep yönetmen olmak, herşeyi kendi istediği gibi görmek herşey önüne hazır gelsin hazır gitsin isteyen de yok değil. Hayatıma mutluluk ışığı şurdan gelsin , aşk replikleri şurdan uçuşsun, partnerim yakışıklı olsun, mutlu son olsun ne güzel değil mi.
Yok işte böyle değil...Mutlu olmak için başrolünüzü iyi oynamanız gerekir.
Hayatta neyi yapıyorsanız iyi yapmalı ondan keyif almalısınız.
Anne misiniz, baba mısınız, yönetici mi, çöpçü mü, öğrenci mi, doktor mu, kasiyer mi yoksa muhasebeci mi.....
Hiç önemli değil. .. Önemli olan gerçekten anne misiniz, gerçekten baba , gerçekten yönetici, gerçekten çöpçü, gerçekten öğrenci, gerçekten doktor musunuz...
İnsanlar mış gibi sahne aldığı için.. Rollerini içten gelerek oynamadıkları için yönetmen olmadıkları için daha doğrusu kendi hayatlarının yönetmeni olamadıkları için mutlu olamıyor. Alkış alacakları yerde olamadıklarını görmek onları huzursuz ediyor.
Oysa o kadar basit ki alkış alacağınız yer.
O kadar kitaplar da yazıyor. Birini bile okumadınız mı? Sırrın sırrı hala nedir öğrenemediniz mi?
Size söylüyorum gerçekten çözdüm birazdan okuyacaksınız. Buyrun geliyor.
Her ne yapıyorsanız yapın hangi roldeyseniz emek verin ve sevin. Bu kadar basit. Öyle Kaf dağında falan aramayın bu basitliği. Tam da yanıbaşınızda herşey.
Gerçekten seviyorsanız, gerçekten görevlerinizi yerine getiriyorsanız, şükür sebepleriniz varsa tam da alkış alacağınız yerdesiniz demektir. Ha bir de bunların toplamı alkış alacağınız yerdesiniz de acaba alkışı duyabiliyor musunuz? Bu da size kalmış. E bunun için de kulaklarınızı dört açın.