Türkiye korona nedeniyle sokağa çıkma yasağı yaşarken, kendini bilmez, haddini bilmez, Allah’ı tanımaz, vicdanın bitmiş, inancı gitmiş, gözüne perde inmiş, mezarını aramaya başlamış bir densiz, İzmir’de camiye saldırmış.
1522 yılında Kanunun döneminde yapılan tarihi Sığacık Cami’ne saldırmış.
Kimse yok diye düşünürken inanmadığı Allah’ın her yerde olduğunu da hesaba katmamış, o mezara girip, toprak olacak sözüm ona mangal yüreğiyle, caminin camlarını kırmış, tabelasını sökmüş.
Neresinde baksanız, inancımız ne olursa olsun, hepimizin utanacağı bir durum.
Sokağa çıkma yasağı varken, korunaksız olduğunu düşündüğü Allah’ın evine saldırmanın bu dünyada bir bedeli olmasa da, emin ol öbür dünyada çok ağır bir bedeli olacak.
O zaman seni ne inançsızlığın, ne de o inançsızlığı sana sağlayan aldığın bir şey varsa seni kurtaramayacak.
Kimselerin gidemediğini bildiğin camiye, kimseler yokken saldırdığına göre, senin kimseler varken saldıracak kadar cesaretin de yok.
Her yönden birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu bir dönemde, senin bu yaptığını yazmak bile biz gazeteciler için ağır geliyor.
Korona Virüsü ne ırk dinliyor, ne inanç dinliyor.
Bütün insanlığı, ölümle pençeleştiriyor.
Ama o virüs bile biliyor ki, senin gibi virüslere bulaşmanın ona yararı olmaz.
Dünya tehdit eden virüs dahi seni kaile almıyor, sana bulaşmıyorken, biz kalkıp senin gibi bir virüs yüzünden ne kendimizi rahatsız edeceğiz, ne de toplumumuzu.
İnsan olarak bilsek de, bilmesek de.
Görsek de görmesek de.
Cezanı versek de vermesek de.
Seni yine de Allah’a havale edeceğiz.
Çünkü sen onun evine zarar verdin VİRÜS!